Translate.vc / Francês → Turco / Disculpé
Disculpé tradutor Turco
218 parallel translation
Je ne suis pas venu pour être disculpé.
Ben buraya temize çıkmak için gelmedim.
Voilà pourquoi l'Etat-Major a disculpé Esterhazy.
Bu da genelkurmaylığın Esterhazy'yi neden savunduğunun resmidir :
J'accuse le tribunal qui a disculpé Esterhazy d'avoir couvert cette illégalité par ordre, commettant ainsi le crime judiciaire d'acquitter sciemment un coupable.
Ve son olarak Esterhazy'nin askeri mahkemesini yasadışı olayların üstünü örttüğü, bu bunun sonucunda da suçlu bir adamın beraatine sebep oldukları için itham ediyorum.
Tu seras disculpé.
Tamamen temize çıkmış olacaksın.
Nul ne sera donc disculpé sans preuve.
Hiç kimsenin kanıt olmadan temize çıkarılmaması beni oldukça memnun eder.
Johnny sera disculpé.
O zaman Johnny'n temize çıkar.
Si Wiecek est disculpé il obtiendra le sursis,
Eğer Wiecek aklanırsa, affedilecektir.
Vous pourriez en sortir disculpé.
Bu arada şunu söyleyeyim siz tam af elde edeceksiniz.
Je vais enfin être disculpé!
O halde temize çıktım.
Mais après interrogatoire, la police l'a disculpé, puis libéré.
Ama sorgulamadan sonra adamın ilgisiz olduğuna karar verip onu serbest bırakmışlar.
Wes Baxter était notre principal suspect, mais il a été disculpé durant l'enquête.
Wes Baxter öncelikli şüpheliydi,... ama soruşturmadan aklandı.
Quand vous l'aurez fait, je serai disculpé et vous pourrez chercher le vrai coupable.
- Evet, efendim. Ve bunu yaptığınızda, siz beni muhtemelen şüpheliler arasından çıkaracaksınız, ve asıl işinize bakacaksınız yani gerçek katilin bulunmasına.
Il semblerait que pendant un temps, on ait soupçonné un Anglais, qui a cependant été disculpé.
Anlaşıldığı kadarıyla... bir ara bir İngiliz vatandaşından şüphelenildi... ama şimdi o temize çıktı.
On fera appel devant la Cour suprême, et vous serez disculpé.
Temyize başvuracağız ve orada serbest kalacaksın.
Quand je serai disculpé, il sera trop tard.
Serbest kaldığımda çok geç olacak.
J'ai été disculpé.
- O suçtan temize çıktım.
Une fois disculpé, on ne pourra pas te poursuivre.
Bir kere aklandın mı, bir daha asla aleyhine dava açılmaz veya suçlama olmaz.
Une semaine aprés le procés, j'ai découvert que pendant le procés, un de nos enquêteurs avait découvert une preuve, qui aurait disculpé l'accusé, et que M. Krasny avait enterrée.
Davadan bir hafta sonra öğrendim ki... dava sırasında... araştırmacılarımızdan biri... yargılanan adamı kurtarabilecek bir delil bulmuştu... ve Bay Krasny bu delili saklamıştı.
GOOFY DISCULPÉ DES ACCUSATIONS D'ESPIONNAGE
Goofy Casusluk Suçlamalarından Aklandı
Pourquoi m'a-t-on disculpé?
Niye Amanda'nın ölümünden temize çıkmıştım?
Le FBI et la DEA m'ont disculpé de toutes les accusations.
FBI ve narkotik şubesi hakkımdaki tüm suçlamaları düşürmüş.
Si je suis disculpé, rappelez-moi de changer la nourriture, ici.
Eğer göreve geri dönersem Bullock, buradaki yemeklere bir el atmamı bana hatırlat.
Il a été disculpé quand on a retrouvé le vrai coupable.
Temize çıktı ve sonra bunu yapan adam yakalandı. Fakat...
La présidente l'a disculpé, Henry... et l'a appelé le héros du jour.
Başkan onu ve mürettebatını akladı, Henry ve bizzat kendisi kahraman ilan etti.
Tu es disculpé, on te réintègre- -
- Temize çıktığın zaman...
On n'est jamais disculpé d'un truc comme ça.
- Böyle bir suçlama temizlenemez.
Il a été disculpé mais condamné par le destin, il est mort aussitôt après.
Mahkemede beraat etti, ama ilahi olarak cezalandırıldı çünkü mahkemeden hemen sonra öldü.
Le conseiller d'État a disculpé le gouverneur de toute responsabilité.
Devlet Komisyonu, Vali'yi tüm suçlamalardan affetti.
Pourquoi l'admettrait-il - alors qu'il est disculpé des viols?
Asıl sorun, tecavüz suçundan sıyırırsa, neden bunları kabul etsin?
Et je crois au plus profond de mon âme qu'un homme avec des principes sera sera disculpé.
Ve ruhumun derinliklerinde bir yerde, prensipleri olan bir insanın temize çıkacağına... inanıyordum.
- La court m'a disculpé.
- Mahkemede beraat ettim.
"Tout étudiant peut faire appel d'une expulsion devant le conseil juridique de l'université... " et présenter son cas sous 48 heures pour être disculpé. "
"Her öğrenci atılmaya üniversite korulu önünde itiraz edebilir... ve 48 saat içerisinde durumuna açıklık getirebilir."
Je pensais que tu faisais partie du plan de Christine Hargensen, mais Jackie Talbot t'a plus ou moins disculpé.
Christine Hargensen'ın örgütünün bir parçası olduğunu sanıyordum... ama Jackie Talbot seni temize çıkardı.
Tu es disculpé pour l'arme.
Cinayet silahındaki kan sana ait değilmiş.
J'ai pas encore été disculpé pour la fusillade.
Heyet, vurulma olayında beni temize çıkarmadı.
J'ai été totalement disculpé.
Tüm suçlamalar düştü.
Si vous allez à l'audience et qu'ils ne le disculpe pas... Cela aparaîtra dans le dossier de Wiecek.
Eğer af kurulunun huzuruna çıkarsanız ve onu geri çevirirlerse, bu Wiecek'in siciline geçecektir.
Isoda est peut-être le responsable, mais ça ne vous disculpe pas pour autant.
Isoda bu işte yetkili olabilir ama bu sizi temize çıkarmaz.
Si personne ne te disculpe, tu n'échapperas pas à ton châtiment.
Adını temizleyecek biri olmadığına göre cezanı çekeceksin.
Pourquoi? Parce que ça disculpe Mlle Jacqueline.
Mademoiselle Jacqueline katil olamaz.
S'il disculpe Stacey, il gagne le gros lot, et il devient le héros de tous les malfrats.
Stacey'yi çıkarırsa, şampiyonluk kazanmış gibi hissedecek. Tüm pislikler için de bir kahraman olacak.
Alors va devant le tribunal. Et disculpe-toi!
Mahkemede dik dur ve kendini savun.
Votre querelle vous disculpe. C'est votre alibi.
- Bu iyi bir gerekçe.
- Parmi ces documents, un rapport du FBI disculpe entièrement
Elimizde belgeler var, bir tanesi de bir FBI raporu.
Que le désaveu que je fais ici de toute mauvaise intention me disculpe et persuade votre générosité que c'est par une flèche lancée au-dessus de la maison que j'ai blessé mon frère.
Bayım, şu topluluğun önünde bilerek bir kötülük yapmadığımı söylüyor ve hoşgörünüze sığınarak düşüncenizle beni temize çıkarmanızı diliyorum. Ben evim üzerinden bir ok attım ve kendi kardeşimi yaraladım.
Ça indiquerait qu'Anne lui a pardonné d'avoir tué son mari, et le disculpe donc de son crime.
Kocasını öldürdüğü için Anne'in onu bağışladığını böylece suçundan aklandığını gösterebilir rahatça.
Il serait entièrement disculpé!
Her şey mahvolacak.
Qu'est-ce qui te disculpe?
Seni allahın belası kancadan ne kurtaracak?
Tu veux qu'il s'avance, qu'il prenne tout sur lui, qu'il te disculpe?
Onun için bütün yılları yatacak bir basamak mısın, seni öylece bırakacaklar mı?
- Ça me disculpe?
- Sence savunulabilir miyim?
- Ça me disculpe?
- Savunulabilir miyim?