English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Dock

Dock tradutor Turco

209 parallel translation
J'ai une chambre 24 Dock Street.
- Eski mahallemde... ... Rıhtım boyu, 24 numara.
Emmène-le par Dock Square.
Onu Rıhtım Meydanı'ndan getir.
- Regardez ce dock.
- Şu rıhtıma bakın.
Vous, allez au dock du Gouverneur. Et vite!
Kalanınız Vali'nin rıhtımına devam edin.
Nous n'atteindrons pas son dock avant demain matin.
İskelesine yarın sabahtan önce varamayız.
Amène-les au dock.
Rıhtıma doğru.
Vous avez entendu parler de Dock Tobin?
Hiç Dock Tobin ismini uydun mu?
Dock Tobin.
Dock Tobin.
Des types comme Johnny Beggs et Dock Tobin...
Johnny Beggs, Dock Tobin ve diğerleri.
Viens serrer la main de ton oncle Dock Tobin.
Gel de, amcan Dock Tobin'in elini sık.
Dock, deux personnes m'accompagnent. Elles ont marché longtemps.
Dock, yanımda iki kişi var, bütün gün yürüdüler.
Les voilà, oncle Dock.
İşte geldiler, Dock Amca.
Je m'appelle Dock Tobin.
Adım Dock Tobin.
Regarde ça, oncle Dock.
İzle bunu, Dock Amca.
Elle est à moi, Dock.
Kadın benim, Dock.
Dock, j'aimerais te parler.
Dock, seninle şu tarafta konuşmak istiyorum.
Là oû je vis, tout le monde connaît mon passé, et ce que je faisais quand j'accompagnais Dock.
Yaşadığım yerde, herkes beni tanıyor eskiden bu ihtiyarla birlikteyken yaptıklarımı.
- Dock, tu le crois?
- Dock, ona inanıyor musun?
Ecoute le vieux Dock et tu sauras...
Sadece ihtiyar Dock'u dinle ve işin sırrını çöz.
Tu m'as entendu, Dock?
Beni duyuyor musun, Dock?
C'est ton tour, Dock!
Seni öldürmeye geliyorum, Dock!
Ecoute-moi, Dock!
Beni dinle, Dock!
Lassoo est une ville fantôme et toi aussi, Dock, un fantôme.
Lassoo bir hayalet kasabası ve sen de öylesin, Dock, bir hayalet.
Je vais t'arrêter, Dock.
Seni öldüreceğim, Dock.
Oui. 21 White Dock Street.
Evet. 21 White Dock Sokağı.
On a tout d'abord pensé à un sauvetage depuis le dock spatial. Jusqu'à ce qu'il soit lui aussi arraché à la l'orbite terrestre.
Eğer Uzay Limanı da yörüngeden kurtulmasaydı, onunla bir kurtarma denemesi yapılabilirdi.
Dock numéro 2, tenez-vous prêts.
2 No.lu güvertede hazır olun.
Dock numéro 2, au travail.
2 No.lu Güverteden Operasyona.
Salle de commande, ici dock N ° 2.
Operasyon Odasından 2 No.lu Güverteye.
Nous occupons les 2 côtés du dock inférieur. Votre lieutenant est mort.
Alt güvertenin iki tarafını da tuttuk ama korkarım kaptanınız öldü.
On signale que le dock va être détruit.
Limanın soyulduğu bildirildi.
Ryan est étendu sur le dock, abattu.
Ryan iskelenin ortasında yatıyor, vurularak öldürülmüş.
Arrivée au space-dock dans 2 heures. Très bien.
Uzay rıhtımına yaklaşık 2,1 saat sonra yanaşmış olacağız.
Prêt à entrer au dock.
Yanaşma manevrasına hazırız.
- Dock, à vous le contrôle.
Rıhtım, kumanda sizde.
Amiral... nous sommes en dock.
Amiral, yanaşma işlemi tamamlandı.
Une alerte jaune au dock?
Köprü, ben kaptan. Rıhtıma bağlı gemide sarı alarm mı verilir?
On pourrait rester aux Goon Docks.
Goon Dock'tan ayrılmamız gerekmez.
Dysfonctionnement de la console. Data, ce vaisseau est sorti du spatio-dock il y a moins d'un an.
Ve hesaplarıma göre maksimum warp hızında bile... eve dönmek 300 yıl sürecek!
Si l'Enterprise n'était pas sûr, il n'aurait pas quitté le dock.
Haklı olduğuna inanıyor. Bundan hiç şüphem yok.
- Il a des amis à Oscar's Dock, et chaque fois qu'il y va, ils lui en donnent.
- Oscar's Dock'ta arkadaşları var. Sırtına balıkları yükleyip eve göndermedikleri bir tek gün bile yok!
Bien sûr! "Dock of the Bay"!
"Sahil İskelesi!" Elbette!
"Quoi qu'il en soit, Murphy a engagé John Kinney et ses hommes " pour l'aider à traquer le Kid'et son gang. "
Ne ise. " Murphy, John Kinney'i ve Dock Eye'den bir grup, Billy the Kid ve çetesini yakalamak için tutmuş.
Nous l'appâtons vers le dock, et on le balance comme l'autre.
Sadece bir. Onu bataklığa çekip, Diğerleri gibi dışarı boşaltacağız.
Rendez-vous au dock dans 30 minutes.
Bir sonraki randevumuz 30 dakika sonra..
Le dock.
Bataklık.
Il ya une valve d'air de sauvegarde au dock. Si nous...
Orada yedek hava valfi var.Eğer biz...
Nous avons dû percuter le dock.
Rıhtıma girmeliyiz.
Il est attaché à mon dock.
Tekne benim iskelede duruyor.
Les Nippons, s'ils ne veulent pas laisser entrer de la laitue chez eux, ils la laissent pourrir sur le dock et quand ils l'inspectent, ils décident qu'elle n'est pas propre à la consommation.
Salatalık tarlasına girerlerse bu ülkede kalmak istemeyecekler ; fakat araştırmaya hazır olana kadar rıhtımda kalmalarına izin verilecek. Böylece hepsi çürümeye terk edilecek. Araştıracak bir şey kalmayacak.
L'Endeavour a quitté le dock.
Endeavour limandan ayrıldı kaptan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]