Translate.vc / Francês → Turco / Dressing
Dressing tradutor Turco
162 parallel translation
Ils ont mis... mon corps dans le dressing room.
Cesedi giyinme odasına koydular.
Et, ce soir, tu as laissé la lumière du dressing allumée.
Odanın ışığını açık bırakmışsın.
On aurait notre propre dressing, une salle de bains personnelle notre propre domestique.
Kendine ait giyinme odan, kişisel banyon kendi hizmetçin olur.
Je me demande comment vous allez expliquer que l'arme qui a tiré cette balle dans la terre se soit retrouvée ce soir dans le dressing de Mme Goodland.
Nasıl açıklayacağınızı bilmiyorum, efendim, topraktaki bu mermiyi ateşleyen aynı silah nasıl oldu da, bu gece Bayan Goodland'in tuvalet odasına girdi?
Mais voyez plutôt ce magnifique dressing...
Ama önce su harika giyinme dolabini göstereyim.
Je l'ai mise dans le dressing.
Dolaba koydum. Ayağıma takılıyordu.
J'ai toujours voulu une maison blanche avec un dressing - room.
Tek istediğim giyinme odası olan beyaz bir evdi.
Blanche avec un dressing - room.
Beyaz, giyinme odası olan.
Notez : "Dressing - room."
Yaz : giyinme odası önemli.
De l'argent... un dressing - room.
- Biraz da para. Giyinme odası.
Ça doit être Ie dressing de Madame.
Burası madamın soyunma odası olmalı.
Un grand dressing.
İçeri girilebilen dolap.
Parce que Melle Nicola Anders, supermodèle, membre de la "Screen Actors Guild", a obtenu dans son contrat que tous les Mike'n'Ikes à la cerise soient retirés de sa corbeille à bonbons, ainsi que des instructions strictes pour que dans chaque pièce où elle entre il y ait sept paquets de cigarettes à sa disposition- - dont trois ouverts ; qu'elle ait un Jacuzzi personnel à moins de 80 pas de son dressing room ;
Çünkü Bayan Nicola Anders SAG kartı olan süper model kontratında bütün vişneli Mike ve lke'ların şeker kavanozundan çıkarılmasının yanında kesin olarak girdiği her odada 3 pakedi açık olmak üzere özel yedi paket sigara bulunmasını, artı özel jakuzi ve soyunma odasının ona en az 5 metre olmasını her seyahatinde dadısının da onunla birinci mevkiide uçması gerektiğini söylüyor.
Mon dressing, avec mes fringues.
Gardrobum, kıyafetlerim.
Je prendrai le dressing du couloir.
Koridorun sonundakini kullanabilirim.
Vivement que Donna vide son dressing.
Donna'nın koca kıyafetlerini dolaptan çıkarmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
Cela ne suffisant toujours pas, ils transformèrent une pièce entière en dressing.
Bunlar da yetmeyince bütün odayı gardroba dönüştürmek zorunda kaldılar.
Elle passait ses journées dans le dressing, contemplant ses vêtements.
Günlerini giysi odasında geçiriyor, giysilerine bakıyordu.
Il laissa vide la pièce qui avait servi de dressing, pendant un long moment.
Boş giysi odasına uzun süre elini sürmedi.
De temps en temps, il aurait pu rappeler cette inconnue, qui avait pleuré dans le dressing, en regardant les vêtements que sa femme avait laissé.
Zaman zaman giysi odasında eşinin bıraktığı elbiselere bakan kadını anımsayacaktı.
DRESSING ELLE ET LUI
ONLARlN SO YUNMA ODASl
A t'elle trouvé ton dressing ok?
Soyunma odanı kolayca bulmuş mu?
Mon bon ami, mon cher ami Paul Anka est revenu... et je dois préparer le plum strudel spécial pour son dressing room.
İyi dostum, Paul Anka geri dönmüş... ve kulisi için O'na özel erikli bir meyve turtası yapmam lâzım.
Ce que tu as vu en entrant dans le dressing-room était innocent.
Soyunma odasına girdiğinde gördüğün masumca birşeydi.
On your right, the dressing.
Sağda soyunma odası.
130, 131, 132... J'avoue que c'est un super dressing.
130, 131, 132... imrendim doğrusu, burası bir elbise mağazası sanki.
Et de l'herbe, pas celle qu'on fume, par terre jusqu'au dressing.
Ve çimen... diğerlerinden farklı türden... ama dolaptaki tüm ayakkabıları temiz.
Elle vous l'a donné dans le dressing?
Yardım etmen için seni odasına aldı mı?
Parce que d'après Timmy, vous l'avez viré du dressing.
Çünkü Timmy'nin söylediğine göre, sen onu yatak odasında görmüş dolaptan çıkartmışsın.
Il a mis le feu à une page de magazine sur Al Roker, et il s'est enfermé dans le dressing room.
Al Roker'ın kartondan silüetini ateşe verip soyunma odasına kapanmış.
J'ai pris ses fringues dans un dressing et je l'ai fait sortir en sous-vètements et je l'ai fait parler.
elbiselerini soyunma odasından almış.. ve dışarıya iç çamaşırlarıyla çıkıp, benimle konuşmasını sağlamışım.
C'est mon dressing ici.
Burası benim gardırobum.
Avec un supplément de dressing, s'il vous plait.
Yanında da salata sosu lütfen.
Et voici le dressing de mon épouse.
Ve burası karımın giyinme odası.
Chaque chambre a un grand dressing.
Her odaya kolayca ulaşılabilir.
- L'unique robe Valentino de sa mère qui vient de disparaître du dressing.
- Annemin dolabından çalınan Valentino'nun tıpkısının aynısı.
Oui, elle fait souvent le vide dans son dressing, et l'Activan a quelques effets sur sa mémoire.
Evet, giysi dolabını her zaman temizler. Aldığı yatıştırıcı da hafızasını yanıltabilir.
Quand ma deuxième femme m'a quitté, j'ai changé son dressing en bar à cigare.
İkinci karımdan ayrıldığımda, sigara bağımlısı olmuştu.
- La clim', un dressing.
- Havalandırma, geniş gömme dolap.
Un dressing.
Geniş gömme bir dolap.
Je vais l'appeler Mini Jenna et le loger dans mon dressing.
Ona küçük Jenna adını vereceğim. Ve soyunma odamda yaşatacağım.
Un dressing...
Geniş bir gömme dolap...
Si c'est pour l'histoire du dressing, je n'y peux rien.
Eğer soyunma odasıyla ilgiliyse yapabileceğim hiçbir şey yok.
Un dressing dans chaque chambre.
Her odada bir dolap var.
Une chambre d'ami devenue un dressing-room / salle de sports.
Hayır burası gömme dolap / ev fitnes merkezine dönüştürdüğüm boş bir oda.
- Si tu dis oui, je te donnerai le dressing.
- Eğer şimdi evet dersen gömme dolabı sana vereceğim.
Dans le dressing des filles.
Kızların soyunma odasında mı? !
Il y a une salle de jeu au sous sol une cave à vin et, Amanda, il y a un dressing
Bodrumda bir oyun odası ve bir şarap mahzeni var. Ayrıca Amanda, dolap koymak için de epey boşluk var.
Tu pourrais avoir le dressing que tu voulais tant.
İstediğin kıyafeti alabilirsin demek oluyor.
Les filles jouent dans ton dressing.
O ve Celia senin dolabında hep oynuyorlar.
À propos... j'ai d'autres vestes dans le dressing.
Bana onu hatırlatıyor.