English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Défiant

Défiant tradutor Turco

428 parallel translation
Je sentais le poids de ce regard caché me défiant de ne pas aimer ce que je lisais ou me suppliant, sans se départir de sa fierté, de l ; aimer
Gözlüğünün arkasından, okuduğumu beğenmemi istemeyerek veya kendi gururlu havasıyla beğenmem için yalvararak, beni izleyen gözlerini hissediyordum.
Mesdames et messieurs, devant les Autorités présentes, j'exécuterai des tours défiant la science.
Baylar ve bayanlar, sivil otoriteler ve askerler. Şimdi, bilimin de ötesinde bir deney gerçekleştireceğim.
De tous nos muscles, nous cognions sur le torrent, le repoussant, le défiant d'un coeur rebelle.
O da atladı hemen doğrusu. Sel gibi akıyordu su şarıl şarıl. Bizse hiç aldırmayıp azgın akıntıya, sağlam pençelerle yarıyorduk suları.
Je t'ai fait confiance en défiant les autres.
Seni işe aldığım için bana deli dediler, ama sana inandım.
En défiant le Tribunal par un geste aussi démentiel, vous espérez... plaider la folie?
Mahkemeye direnmekle eline ne geçecek? Deli olduğunu mu kanıtlamaya çalışıyorsun?
En outre, un aveugle défiant tous les chefs, ça ressemble à une énorme plaisanterie.
Ayrıca, kör bir adamın bütün büyük patronların önünde oturmasının çok iyi bir şaka olması lazım.
Et de célèbres acrobates défiant la mort sous vos yeux.
Dünyaca ünlü sanatçılar gözlerinizin önünde ölüme meydan okuyan gösteriler yapıyor.
Maintenant, je n'ai pas encore fait allusion à Sa Révérence... qui a commencé par s'imposer dans cette situation... puis a insulté mon intelligence... en prononçant 300 platitudes... et a terminé il y a juste une demi-heure en venant dans ma chambre... et me défiant à un match de lutte.
Henüz peder hazretlerinden bahsedemedim. O da kendini meselenin içine soktu. 300 klişe lafla zekama hakaret ettikten sonra nihayet odama gelip beni güreşe davet etti.
Quarante-deux jours d'acrobatie exténuante, pénible, défiant la pesanteur et ils sont toujours là.
42 gündür süren korkunç, yıpratıcı, yerçekimine meydan okuyan salınmalar. Ama hala buradalar işte. 21 cesur çift hala dans ediyor.
Il chasse les Orques partout où il les trouve, défiant les ordres de Langue de Serpent de les laisser passer.
Orkları gördüğü yerde mıhlıyor... onlara geçiş izni veren Solucandil'in emirlerine karşı geliyor.
Comme deux boxeurs se défiant du regard.
Boks maçından önce iki dövüşçünün birbirine bakması olarak düşün.
"défiant la gravité."
Ve ayaklarını yerden kes.
À un prix défiant toute concurrence.
Üstelik daha da az fiyata.
Mais nous pourrons lui offrir un prix défiant toute concurrence.
Ama ona indirimli olarak satmayı önereceğiz.
"A des prix defiant toute concurrence."
Toot Schors kadar ucuz değil belki ama sanırım fiyatını uygun bulacaksın.
Nous approchons de la position du vaisseau Defiant, qui s'est volatilisé il y a trois semaines.
Yıldız gemisi Defiant'ın son kayıtlı pozisyonuna yaklaşıyoruz. Üç hafta önce ortadan kayboldu.
Le Defiant!
Defiant!
- Verrouillés sur la passerelle du Defiant.
- Defiant'ın köprüsüne kilitlendi.
Je ne peux déterminer les coordonnées du Defiant, mais je sais qu'il s'éloigne.
Defiant'ı tespit edemiyorum ama bizden uzaklaştığını biliyorum.
M. Scott, le Defiant est en train de disparaître.
Mr Scott, Defiant. Yokolmaya başladı.
Les détecteurs du Defiant correspondent à ceux de l'Enterprise.
Defiant'ın sensörleri Enterprise'ınkilere uyuyor.
L'Enterprise pourrait connaître le même sort que le Defiant.
Defiant'a her ne olmuşsa, Enterprise'a da olabilir.
Le Defiant s'évanouit sous nos yeux et déchire les entrailles de l'Enterprise.
İçinde olduğunuz gemi kayboluyor ve bizimkinin iç sistemlerini etkiliyor.
Le Defiant vient de se volatiliser.
Defiant ortadan yokoldu.
Au cours de cette interphase, on peut connecter avec l'univers du Defiant.
Ara evre esnasında, Defiant'ın evreniyle bağlanabiliriz.
La même furie qu'avait connue l'équipage du Defiant.
Defiant'ta belli olan öfke.
Ce qui les a conduit au meurtre pourrait être contagieux.
Defiant mürettebatını öldürmeye iten neyse, bulaşıcı olabilir.
Il serait sage de nous éloigner du Defiant.
Sanırım bizimle Defiant arasına bir mesafe koymak akıllıca olur.
Il était pris dans notre rayon tracteur quand le Defiant a disparu.
Defiant devreden çıkarken nakil aracındaydı.
Nous risquons d'être gagnés par la folie dont le Defiant a été victime.
Defiant'ın mürettebatını etkileyen delilik, yakında burada da olacak.
Il y a quelques heures, le capitaine a décidé de rester à bord du Defiant afin que trois officiers puissent retourner sains et saufs à bord de l'Enterprise.
Bir kaç saat önce, Kaptan, Defiant'ta kalmak için seçildi, bunu, mürettebatın Enterprise'a dönme şansı olsun diye yaptı.
Le phaseur a traversé ce tissu spatial, et Dieu seul sait où le Defiant a été envoyé.
Fazer o alan dokusunu infilak ettirerek, Defiant'ı kimbilir nereye fırlattı.
J'avais un univers pour moi seul après que le Defiant ait été catapulté.
Defiant uzaklaşınca, tüm evren bana kaldı.
HMS Defiant.
- Buyurun? - Defiant'tan geliyorum.
Prunier Défiant le Soleil.
Güneş Oku erik çiçeği açsın!
La porte s'ouvre, en 1950, Graine de violence, en 1955, La chaîne, en 1958, A Raisin in the Sun, en 1961, Le lys des champs, en 1963, Dans la chaleur de la nuit, en 1967,
... No Way Out 1950, Cry the Beloved Country 1952, Blackboard Jungle 1955,... The Defiant Ones 1958, A Raisin in the Sun 1961, Lilies of the Field 1963,... In the Heat of the Night 1967, To Sir with Love 1967, Shoot to Kill 1988,
"LE DEFIANT" - Bienvenue à bord, commandant.
- Gemiye hoş geldiniz, Komutan.
- Le Defiant.
- Defiant.
Identification pour accès à l'U.S.S Defiant.
U.S.S. Defiant'a girmek için kimliğinizi tanımlayın.
Un problème dans la chambre intermix du Defiant.
Tam emin değilim ama Defiant'ın warp çekirdeğine bir şey oldu. 57 saniye içinde çekirdek bozulacak gibi görünüyor.
Je reçois un appel du Defiant.
Defiant'tan tehlike sinyali geliyor.
L'ordinateur n'aurait pas pu savoir que c'était Thomas, et non William, qui était monté à bord du Defiant.
Güvenlik bilgisayarının, gemiye binenin William değil de Thomas olduğunu tespit etmesi mümkün değildi.
Ils supposeront qu'il s'agit là d'un acte prémédité de Starfleet et réagiront en conséquence.
Maqui'nin Defiant'ı almasını Yıldızfilosu'nun istediğini farz edip buna göre cevap verirler.
Starfleet fera tout son possible pour vous aider à retrouver le Defiant. Mais ils ne laisseront jamais le commandement central en profiter pour lancer une invasion de cette ampleur.
Yıldızfilosu Defiant'ı aramak için işbirliği yapmak ister ama Merkez Komutanlığı'nın komple bir işgal için bu bahaneyi kullanmasına izin vermez.
A moins de ramener au commandement central des preuves de votre bonne foi et de votre volonté de nous aider à arrêter le Defiant, j'ai bien peur que rien ne puisse empêcher la guerre.
Merkez Komutanlığa, sizin iyi niyetinizle Defiant'ı durdurmaya yardım etme konusundaki kararlılığınızı kanıtlayacak bir şeyler götüremediğim sürece,... hiçbir şeyin bu savaşı engelleyebileceğini sanmıyorum.
Je peux vous aider à arrêter le Defiant et prouver notre bonne foi.
Sana, Defiant'ı durdurma ve iyi niyetimizi kanıtlama konularında yardımcı olabilirim.
J'étais responsable du chantier où le Defiant a été construit.
Defiant'ın yapıldığı tersanenin başında ben vardım.
Vous venez sur Cardassia avec moi et vous m'aidez à détruire le Defiant.
Benimle birlikte Kardasya'ya gel ve Defiant'ı yok etmeme yardım et.
C'est d'ici que je dirigerai les recherches.
Burası Defiant'ı arama operasyonunu yöneteceğim yer.
Puisque vous êtes ici pour nous faire partager votre connaissance du Defiant, commencez donc à nous parler un peu de son potentiel de défense.
Defiant hakkında teknik destek sağlamak için burada olduğunuza göre, geminin savunma yetenekleri hakkında bilgileri paylaşmakla başlamanızı öneririm.
Veuillez nous décrire l'armement dont dispose le Defiant, en commençant par les phaseurs...
Lütfen Defiant'ın fazer diziliminden başlayarak silah sistemleri hakkında bilgi verin ve...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]