Translate.vc / Francês → Turco / Démo
Démo tradutor Turco
602 parallel translation
Rien ne vaut une démo.
Göstermek gibisi yoktur.
Je lui ai fait le coup de l'exemplaire de démo à 40 dollars.
Ondan sonra da elimdeki örnekleri ona gösterdim.
Pour que vous puissiez juger de mes qualifications et sincérité, j'ai prévu une petite démonstration qui devrait se produire au moment même où je vous parle.
Yeteneklerimi ve samimiyetimi ispat etme adına sizin için küçük bir demo patlama ayarladım. Ki şu anda sizinle konuşuyorken gerçekleşiyor olmalı.
La bombe de Juggernaut, sa soi-disant bombe de démonstration a explosé à bord il y a 20 minutes.
Yok Edici Gücün bombası sözde demo bombası 20 dakika önce güvertede patlamış.
- Hum, je fais une démo.
- Demo hazırlıyorum.
des démos, des pubs, pour te faire un peu d'argent,
demo, reklam gibi biraz para kazanmış olursun.
La démo, Tu mérites mieux que ça,
Demo işinden. Bu kadar aşağı düşmeyecek kadar iyisin sen.
- Les charges de démo sont en place.
- Komutanım patlayıcılar yerleştirildi.
Prévoyons une démonstration.
Bir demo hazırlayalım.
C'est un système de sécurité. J'ai pris cette démo chez le fabricant.
Üreticisinden ödünç aldım.
J'ai préparé une démo complète.
Tam bir gösteri için hazırlıklıyım.
Une petite démo? Un peu de rock n roll?
Haydi beyler Bubby'e şöyle güzel bir karşılama yapalım.
Je suis dans un groupe et on a une super démo.
Bu grupta çalıyorum ve inanılmaz bir demomuz var.
- Il a aimé la démo? - J'allais lui donner, quand un garde s'est pointé et a tout foutu en l'air.
- Tam kasedi veriyordum ki... güvenlikçi gelip herşeyi bok etti.
- On est venu vous parler de notre démo.
- Biz yalnızca sizinle demo kasedimizle ilgili konuşmaya gelmiştik.
Vous êtes un groupe sans contrat, et vous êtes entrés par effraction dans les studios pour qu'on passe votre démo?
Sizler sözleşmesiz bir grupsunuz..... ve radyo istasyonuna zorla girip demonuzu canlı yayında çaldırmak mı istiyorsunuz?
Explique à Milo pourquoi on devrait jouer ta démo.
Milo'ya neden kasedinizi çalmam gerektiğini açıkla bakalım.
Vous auriez passé la démo, mais il a fallu que ce gland débarque et se la joue tyran.
Pekala. Sen gayet iyiydin ama bu sikik içeri girdi ve herşeyi bok etti.
- La démo est foutue.
- Adamım demo mahvoldu ya.
- Ils auraient pas passé la démo.
- Ya ne yapsaydım? Kasedi çalmayacaktı.
Récupérer l'autre copie de la démo.
Demonun öteki kopyasını getirmek.
Une cassette de démo.
Demo kasedi.
Kayla, si t'écoutes, il me faut cette cassette de démo à tout prix.
Kayla, beni dinliyorsan.. Gerçekten o demo kasedine ihtiyacım var.
- Il a même pas entendu la démo.
- Daha demoyu bile dinlemedi.
- Alors vous avez pas entendu la démo?
- Yani siz ikiniz demoyu dinlemediniz mi?
Don Cherry fait une démo du Corridor pour Conley.
15 dakika önce çıktılar. Don Cherry Koridor'da bir gösteri yapıyor.
Elle est venue à New York dans sa plus belle robe de chez Donna Karan, blonde, coiffée à la française, avec une cassette de démo dans son sac en simili-cuir, et une lettre d'introduction du directeur de sa chaîne,
Başarılı olarak işi bırakmak için en iyi Donna Karan elbisesi içinde New York'a geldi sarı saçları tamamen Fransız kıvırcığı yapılmış ve suni deriden evrak çantasında kayıt cihazıyla birlikte yetkili müdürden alınmış bir referans mektubu vardı.
Allez Super-poulet... Vire ton croupion, ou je te fais une démo très grave.
Pekala Süperpolis, buradan defolsan iyi olur yoksa bu boku her yerine uygulayacağım.
A chaque début d " année scolaire je fais une petite démo...
Her yıl, okul açılışı gününde, bir gösteri yaparım.
Oh, ma cassette démo.
Demo kasetim!
Dirk Diggler, démo.
- Dirk Diggler'ın demosu. - Vokalleri yüksek tutun.
On n'a pas de quoi payer ces démos tant que la maison de disques ne les a pas écoutées et payées.
Demo kasetleri kayıt şirketine götürüp parasını alamadan, sana demo kasetlerin parasını veremeyiz.
Je lui fais une démo.
Bu şekilde gözünü boyarım.
Je vais faire un CD démo, comme Massive l'a conseillé.
Massive'in dediği gibi bir demo CD yaparım. Sonra da, evet.
- C'est une démo. Je suis compositrice.
- Bu demo.Ben de şarkı yazarıyım
C'était une démo.
Richard, bu sadece bir uygulamaydı.
Démo.
Uygulama.
Je me demandais... je suis en train de faire une maquette dans un studio d'enregistrement
Merak ediyordum da geçenlerde kayıt stüdyosunda demo albümü hazırlıyordum...
- Vous auriez une cassette pour nous?
Dinleyebileceğimiz bir demo kasetiniz var mı?
C'est Laura de la Pharmacie Demo.
Hi, ben Demo's eczanesinden Laura.
On pourrait faire un disque.
Bir demo çıkartabiliriz.
Elle fait son premier disque.
Şu anda müzik demo hazırlıyor.
On ne devrait pas fêter ça devant Fran et Mark.
Springsteen'e bayağı ağır konuştum. "Demo yapmayacağım" dedim.
- Croyez-moi, c'est pas évident.
- Size söylüyorum, bu demo sağlam.
J'ai mis toutes mes forces vitales dans cette démo et je sais pas quoi ajouter.
Bütün yaşam gücüm bu kasedin içinde ve başka ne diyeceğimi bilemiyorum.
Vous voulez une démo?
Hey, para babaları, kanıtlama istemediniz mi?
- Explosifs en place.
Demo hazır.
Il a essayé de nous impressionner en vantant leur capacité destructrice.
Silahların yok etme kapasiteleri hakkında demo gösterisi yaparak bizi etkilemek istiyordu.
- C'est une cassette de mon groupe.
- Benim grubumun demo kaseti.
Des maquettes.
Demo çıkarmıştım.
Une vieille maquette.
Eski bir demo.