Translate.vc / Francês → Turco / Effort
Effort tradutor Turco
3,434 parallel translation
C'est même quelqu'un de... de... T'y es tellement agrippé, à la moindre pièce, c'est un gros effort.
Elin o kadar sıkı ki, tek kuruş daha az harcamak için ne gerekiyorsa yapıyorsun!
Nous sommes indignés par la fanatique de l'Amérique, Liz Lemon, n'a fait aucun effort pour nous tendre la main.
Amerikalı bağnaz Liz Lemon'nın bize ulaşmak için hiçbir çaba göstermemesinden ötürü çok kızgınız.
J'arrive de L.A. pour te le montrer. Fais un effort.
Bunu göstermek için ta Los Angeles'tan geldim bari bir otuz saniye baksaydın.
Parce que je suis trop occupé à me concentrer sur ma petite personne pour faire l'effort d'apprendre les noms de mes internes.
Çünkü kendi derdime o kadar düşmüşüm ki stajyerlerimin isimlerini bile öğrenmeye tenezzül etmemişim.
Il est très important pour nous, malgré la situation, de faire un grand effort pour l'accueillir comme il se doit.
Bunun hepimizin için ne kadar önemli olduğunu söylemezsem ihmalsizlik etmiş olurum. Son gelişmelere rağmen elimizden gelenin en iyisini yapıp onu mutlu evimize sıcak bir şekilde karşılamalıyız.
Oui, mais ça va demander un petit effort.
Biliyorum ama biraz uğraşmam gerekecek.
Et plus ils restent dans leur sang, plus elles y sont sensibles, donc le moindre effort peut déclencher la surchauffe.
Ve nanitler sistemlerinde çok uzun kalırsa daha hassas hale gelirler. Yani en ufak bir hareket yüklemeyi tetikleyebilir.
Dans un effort pour reconstituer ses troupes qui font face à la menace ennemie,
Düşman tehdidine karşı ordusunun birliklerini yenileyen
Eh bien, je pensait faire un effort, vu les circonstances.
Özel bir durum olduğuna bakınca biraz gayret göstereyim diye düşündüm.
Il va se goinfrer et se trouver une petite noble toute parfumée! Ça mérite bien un petit effort.
Eğer dilediğin kadar güzel yemeği mideye indirip birkaç sosyetik hanıma çakabileceksen o kadarına da katlanılır öyle değil mi?
Pourquoi faites-vous même l'effort de vivre?
Neden zahmet edip de.. yaşıyorsun?
Ça fait pas de mal de faire un petit effort et d'offrir quelque chose de gentil.
Sadece bir kıza güzel bir şeyler yapmak için biraz efor sarf etmek acıtmaz diyorum.
Je passe la tête et je te vois, du haut de tes huit ans, jouer un morceau de musique classique sans effort.
Kafamı kaldırdım ve seni gördüm. 8 yaşında klasik bir parçayı o kadar rahat çalıyordun ki.
Est-ce qu'il s'en rendait compte quand tu faisais un effort niveau maquillage?
Makyaj yapmaya çaba göstermeni takdir eder miydi?
Eh bien, merci quand même d'avoir fait l'effort.
Çabaların için teşekkürler.
Il a fait l'effort de venir te voir. Et je pense juste... à ça.
Gelip seni görmek için çabaladı, bence sadece bunu bir düşün.
On doit redoubler d'effort.
Pekala, demek ki daha sıkı çalışmamız gerekiyor.
Il semble que l'effort que nous avons fait pour convaincre Alec Sadlers au lancement de Halo était inutile.
Halo lansmanında Alec Sanders'ı değiştirme çabamız boşunaymış.
Et tu fais même pas d'effort.
Kendini kasmıyorsun bile.
{ \ cH00ffff } Tu crois que je mens en faisant un effort avec les gens?
Duyan insanlarla birlikte gayret sarf ettiğim için mi bunu umursamadığımı düşünüyorsun?
Je jure que s'il mettait autant d'effort dans son boulot que dans ces messages idiots de repondeur...
O aptal sesli mesajlara bu kadar kafa yoracağına işine odaklansa ne güzel olur!
Bon, j'étais juste momentanément sur internet pour un effort universitaire important
Bak, Sadece geçici olarak internetteyim, önemli bir akademik işim için.
Ça m'a demandé un véritable effort, mais j'ai prouvé que le nitrogène dans mon urine était aussi bon que celui de n'importe quel homme.
Benim açımdan gerçekten büyük bir sabır gerektirdi ama benim idrarımda da bir erkeğinki kadar iyi nitrojen olduğunu kanıtladım.
Il veut faire un effort pour notre mariage.
Evliliğimizi sürdürmek istiyor.
C'est une mascarade, un ultime effort pour sauver sa cliente... Et je veux qu'il soit sanctionné.
Bu bir numara, müvekkilini kurtarmak için son çabası... bu adama ceza verilmesini istiyorum.
- Accrochez-vous. Encore un petit effort.
Biraz daha dayan.
- Il ne fait aucun effort.
Deneyemez bile.
Mais tu n'as pas fait d'effort
Ama ucuza kaçmışsın.
- Vinaigre blanc, huile minérale et effort.
Beyaz sirke, mineral yağı ve biraz alın teri.
Je fais un effort là.
Çaba harcıyorum.
D'après les autorités, les recherches sont passées de la tentative de secours à l'effort de recherche, I'espoir de les trouver se réduisant.
yetkililer... öğleden sonra arama kurtarma çalışmalarının yavaşlatıldığı kayıp olan 2 kişinin canlı olarak kurtulma şanslarının azaldığını bildirdiler.
Je suis avec une personne qui fait un effort parce qu'il m'apprécie vraiment.
Benim için zor olan birisiyle birlikteyim, kabulüm. Lakin o beni seviyor.
J'aimerais proposer au Président Qu'il t'envoie toi pour l'Iran. comme ultime effort pour négocier la libération de ces journalistes.
Başkan'a son çare olarak seni İran'a, bu gazetecilerin hayatları için müzakereye göndermesini teklif etmek istiyorum.
Peut être que Keenan voulais rencontrer Reid dans un ultime effort de s'empêcher de se rabaisser.
Belki Keenan kendini son bir gayretle iflastan kurtarmak için Reid'le buluşmaya gitti.
Si dix économistes nobélisés venaient lui dire : "Il s'agit d'une urgence nationale, et nous devons remplir les caisses " en demandant un effort des 1 % les plus fortunés. "
Eğer 10 Nobel ödülü kazanan ekonomistler bu ofise gelirlerse ve "Bu bir acil durum, devlet gelirlerini arttırmalıyız..... en zenginlerden yüzde 1'den bir fedakârlık istiyoruz" derlerse ne olacak?
Quel est le degré d'effort qu'il faut pour contourner le nouveau système?
Yeni sistemi aldatmak kolay mı?
Euh, ce que je fais besoin est votre plein effort et d'attention.
Beklediğim, tüm dikkatini verip çaba göstermen.
- J'ai fait un effort, cette année.
Tamam mı? - Bu sene çabalamaya başlamıştım.
Ok, il faut que tu fasses un effort.
Biraz çaba göstermelisin ya.
- Fais un effort. - Je ne vais pas me forcer.
- Zorla acıkamam ya.
Fais un effort!
Daha çok çaba göster.
Pourquoi tu ne l'as pas dit, pendant que je faisais tant d'effort?
Ben o kadar çok çaba sarfederken, neden söylemedin?
J'apprécie votre effort.
Çok sağ olun.
Tu es intelligente tu cuisines mal, mais avec un peu d'effort, tu pourrais apprendre à être une cuisinière médiocre
Akıllısın. Kötü bir aşçısın ama biraz çabayla orta derece bir aşçı olabilirsin.
C'était un bel effort pour un premier jour.
İlk günü gayet cesur geçirdin.
Merci beaucoup d'avoir fait un effort pour être içi.
Buraya erkenden geldiğiniz için, çok teşekkürler.
Tu vois, tu n'as pas à faire d'effort quand tu te mets au lit et quand tu en sors.
Böylece yataktan inmek ya da yatağa yatmak için ekstra güç harcamana gerek kalmadı.
Oui, mais pour parler franchement, c'est un effort vain
Evet. Ancak tarafsız olmak gerekirse, boşuna çabalıyorlar.
Mais en dépit de ce qui est sans aucun doute un vaillant effort, vous ne pouvez pas y arriver seul.
Cesurca çabalarına rağmen tek başına yapamazsın.
- Fais un effort.
- Yapma ama.
Ecoute, j'apprécie le gros effort...
Beni de çok etkiledi.