English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Elma

Elma tradutor Turco

2,851 parallel translation
Ils sont bons avec de la compote.
Elma püresiyle gidiyorlar ama.
Un camion de compote! BIENVENUE EN ISRAËL VOS IMPÔTS AU TRAVAIL
Tonlarca elma püresiyle!
Il faut que je t'explique la différence?
Elma ile armut. Gerçekten burada oturup aradaki farkı mı açıklatacaksın bana?
La Charlotte aux pommes.
İsmi elma pudingi.
Pommes, citrons, beurre...
Elma, limon, tereyağı -
J'ai pas tout prévu pour ce soir, mais on pourrait commencer par du water polo, faire une pêche aux canards et peut-être finir par de la plongée.
Bu akşamla ilgili her şeyi planlamadım ama su topu ile başlayabiliriz diye düşündüm. Suda elma kapmaca oynayabiliriz. Gece sonunda da tüple dalış falan yapabiliriz.
T'avais pas encore servi ce putain de crumble.
Elma tatlısını bile çıkarmamıştık daha. O kadar uğraştın.
Tu me passes une pomme?
- Bir elma verir misin? - Peki.
Je n'étais pas dans mon état normal, j'avais passé la journée avec une pomme dans mon pantalon.
Efendim, buzlu çayınızı içip, tükürdüğümde bütün gün iç çamaşırımda elma ile yürüdüğüm için düzgün düşünemiyordum.
Le gardien nous a préparé des spaghetti.
Üzüm ve elma suyu var ve kapı koruyucusu spagetti yaptı.
La belle affaire, moi aussi, je peux.
- Anne, bana- - - Elma mı atayım? Tabii.
J'ai attrapé une pomme blanche.
Beyaz bir elma yakaladım!
Je ne veux plus jamais sentir du jus de pomme qui bulle.
Bir daha köpüklü elma suyunun kokusunu bile duymak istemiyorum.
Peur d'un petit jus de pomme?
Birazcık elma suyundan mı korktun?
Nous verrons si ton gaz pue toujours avec mes bougies pomme cannelle.
Asıl senin zararlı gaz yöntemin, benim tarçın ve elma aromalı terapi mumlarım karşısında durabilecek mi göreceğiz.
J'ai mangé des côtelettes de porc et de la délicieuse compote!
Domuz pirzolası ve elma püresi yedim.
Si une pomme et une plume tombent...
Eğer bir elma ve tüy aynı anda bırakılırsa...
On surnomme New York, la Grosse Pomme.
New York'a Büyük Elma diyorlar.
{ \ pos ( 192,220 ) } Du Brut de Pomme?
- Bana köpüklü elma şarabı mı aldın? - Evet.
Pourquoi pas une tasse du meilleur cidre chaud de ce côté du Mississippi et une part de tarte à la cannelle qui pourrait vous faire pleurer?
Bir fincan, Mississippi'nin bu yakasının en harika sıcak elma suyu ve gözlerinizi yaşartabilecek bir dilim tarçınlı turtaya ne dersiniz?
J'apporte ce cidre.
Elma sularını getireyim.
On est connus pour être payés avec du cidre ou de la tarte.
Geçmişte elma suyu ve turta için de çalışmışlığımız vardır.
C'est une sacrée tasse de cidre.
Elma suyunun tadı felaket.
C'est une tarte aux pommes caramélisées.
Bunun ne olduğunu merak ediyorsan şekeri yakılmış elma pastası!
hein? 160 ) } c'est pommes ou oranges.
Neden seni gaza getirmesine izin veriyorsun? Onun arabaları ve bizimkiler. Elma ve portakal gibi.
Il y avait une femme. Elle criait sur un maraîcher. Elle parlait d'un chef furieux.
Pazarda bir kadın elma satıcısına bağırıp şefin deliye dönmesiyle ilgili bir şeyler söylüyordu.
- Pomme et maïs?
Mısır ve elma mı?
Prendriez-vous un verre de cidre dans mon appartement?
Dairemde biraz elma şarabı içmek ister misiniz?
La droguée était chaude, et t'aurais pu avoir l'autre avec une pomme d'amour.
Sen de elma şekerli olanı yani diğerini alabilirdin.
Tenez cette pomme.
İşte size bir elma.
Sur son blason, il y a un pommier en fleur.
Amblemi çiçek açan elma ağacı.
Elle écraserait son fils pour une pomme.
Elma için kendi yavrularını ezdi.
Quelqu'un a jeté une bonne pomme. Tu vas pas...
Bukadar güzel bi elma atılır mı?
Et je rajoute dessus des pommes fraîchement râpées.
- İçinde rendelenmiş elma da var.
Aurais-tu abusé du cidre?
Elma şarabı mı içtin sen?
Il n'y a que ça, en cidre?
Sadece bir kutu mu elma şırası vardı?
Je crois que c'était Sconesy Cidre, critique de réception de baptême.
Bayan Çörek Elma Şırası. Ünlü vaftiz ikramları eleştirmeni.
Et du cidre.
Elma şırası da al.
Dont un concours de costumes, un jeu de pommes flottantes et un Ouija.
Kostüm yarışması, suda elma yeme yarışması ve ruh çağırma tahtası dâhil.
J'en ai eu deux! J'ai mangé deux pommes entières.
İki, iki tane bütün elma yedim.
Cinq litres de cidre.
5 litre elma şarabı.
Donnez-lui des raisins ou une pomme, ou un truc dégueu qui passerait pour un bonbon.
Biraz kuru üzüm ya da elma falan verseniz. Çocuklarınızdan ne olursa artık. Hediye ver yoksa karışmam!
Je ne veux pas être la famille pomme dentifrice.
Elma ailesi olmak istemiyorum.
Tu veux quoi? Des Granola, du quatre-quarts, des chips, des pommes...
Tahıl gevreği, ufak kekler cips, elma, tart var.
Je t'ai demandé une pomme.
Bana elma getir demiştim.
- Une pomme.
- Bir elma. - Aynen.
- Rien à voir.
- Elma ile armut.
C'est qu'une pomme d'amour.
Sadece elma şekeriymiş.
- Une pomme d'amour.
- Elma şekeri.
- Un peu de pomme?
Elma?
Je crois que je vais prendre une pomme.
Yalnızca bir elma alayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]