English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Ernest

Ernest tradutor Turco

710 parallel translation
Bravo! Il y avait beaucoup de monde à l'enterrement de ce pauvre Ernest.
- Ernest'in cenazesi epey kalabalıktı.
Tiens, avec Ernest.
Ernest ile beraberkendi sanırım.
Ce pauvre Ernest. Oh!
- Zavallı Ernest.
Il est mort, Ernest!
- Ernest mi öldü?
Dis donc Edouard... Est-ce que tu savais qu'Ernest avait une bonne amie?
Edouard, Ernest'in bir metresi olduğundan haberin var mıydı?
Et tu te prétendais l'ami d'Ernest.
Gene de onun arkadaşı olduğunu iddia ediyorsun.
Paula, tu dois dîner ici avec Ernest, vendredi.
Paula, önümüzdeki cuma Ernest'le yemeğe katılmanı istiyorum.
J'espère qu'il est plus emballé que toi!
Ernest, evlilik konusunda umarım senden daha isteklidir.
Il sera au dîner?
Ernest mi? Annenin yemeğine o da gelecek mi?
Je devrais épouser Ernest.
- Biliyorum. Ernest tam evleneceğim gibi bir genç.
Tu crois que je pourrais épouser Ernest?
Ernest'le yapabilir miyim sanıyorsun?
Je dirai tout à maman, papa et Ernest.
Anneme, babama ve Ernest'e anlatacağım.
Au sujet d'Ernest et moi.
- Ne var? Ernest ve benim hakkımda.
Je devrais écouter ça?
Aşıkların çekişmesidir işte. Aklımı kaçıracak haldeyken Ernest'i, iş konularını... baş ağrısını dinlemem gerekiyor.
Il me tarde de la voir. Ernest est là.
Onu görmek için sabırsızlanıyorum.
Ils bavardent dans la bibliothèque.
Ernest bu gece döndü. Kütüphanede konuşuyorlar.
Ce doit être Ernest.
- Carlotta. Bu Ernest olmalı.
Comment avez-vous deviné?
Ernest olduğumu nereden bildiniz?
Je reconnais les Ernest à six mètres!
Bir Ernest'i 10 metre öteden tanırım.
Ernest n'y verra rien.
Ernest hiçbir şeyin farkına varmayacak.
Mais sinon, quelqu'un comme Ernest n'a rien à savoir de ton passé. À toi d'y veiller.
Ama seversen, mesela Ernest gibi biri... geçmişte kaldığı sürece, geçmişin hakkında... hiçbir şey bilmek istemeyecektir.
Paula épouse Ernest, on prendra une maison plus petite.
Paula Ernest'le evlenince daha ufak bir yere taşınırız.
Ernest... La porte.
Ernest... kapı açık!
D'après le célèbre roman d'Ernest Hemingway
Ernest Hemingway'in meşhur romanından uyarlandı
Aussi Ernest et Paul,
- Teşekkür ederim.
Hamlet et Joe et peut-être...
- Ayrıca Ernest ve Paul, Hamlet ve Joe. Belki de...
"Autorisation spéciale, concernant Ernest J. Stazak."
- 1437 numaralı özel emir.
"Il doit rejoindre Paris, d'où son rapatriement sera"
"Er Ernest J. Stazak'ın Amerika'ya... " dönüşüne izin çıkmış ve gidişi ayarlanmıştır.
Gwendoline est en ville, n'est-ce pas? Exact!
Kardeşim Ernest'in müsrif alışkanlıkları yine başıma iş açtı.
J'ai écrit des lettres frénétiques à Scotland Yard, j'ai même failli offrir une grosse récompense.
Algy! Sevgili Ernest! Seni şehre hangi rüzgar attı?
Tu n'as rien à y faire, mon vieux.
Ben de seni herkese Ernest diye tanıştırdım.
Tu n'es pas près d'être invité.
Adının Ernest olmadığını söylemen son derece saçma.
J'en deux occasions différentes.
Şey şehirde adım Ernest, kasabada Jack.
C'est mon avis, cela tombe bien. Gwendoline! Viens avec moi.
Ve benim idealim her zaman Ernest isminde birisini sevmek olmuştu.
Quelle belle journée, Miss Fairfax. S'il vous plaît, M. Worthing, ne parlez pas du temps.
Algy'nin bana Ernest adında bir arkadaşı olduğundan bahsettiği ilk andan itibaren, sizi sevmenin kaderim olduğunu biliyordum.
C'est bien ce que je pensais. Je ne me trompe jamais.
Kastettiğin, adım Ernest olmasaydı beni sevmeyeceğin değildi, değil mi?
j'aimerais que vous me permettiez de profiter de l'absence temporaire...
Ama senin adın Ernest.
Ernest revient ce soir.
Ernest bu akşam yurt dışından dönüyor.
Le pauvre.
Zavallı Ernest.
Tu choisis ton moment! Et toi, avec Ernest!
Kendimi kötü hissediyorum demenin tam zamanıydı.
Des disputes d'amoureux!
Sen dert yanıyorsun... Sen de Ernest hakkında sızlanıyorsun.
De Graff?
Ernest DeGraff ile. DeGraff mı?
Durant votre absence, il...
Ernest, sen burada yokken, bir şey...
Je ne veux pas le voir.
Ernest'i görmek istemiyorum.
Je ne suis plus très jeune.
- Ernest, ben orta yaşlı bir adamım.
Tu aurais pu me dire que tu avais mon étui à cigarettes!
Ernest.
Cecilia, qui me considère comme son oncle par respect, ce que tu ne peux comprendre, vit chez moi, à la campagne, sous la responsabilité de son admirable gouvernante, Miss Prism.
- Ayrıca senin adın Jack değil, Ernest. - Ernest değil, adım Jack.
Et où ça, à la campagne?
Bana adının Ernest olduğunu söyledin.
Je m'en doutais.
"Bay Ernest Worthing, B4, Albany."
Et comme une attitude hautement morale n'est pas compatible avec la santé et le plaisir, quand je veux aller en ville, je prétends que j'ai un jeune frère du nom de Constant, qui vit à L'Albany,
Ernest adında. Ve küçük Cecily? Vasisi olduğum çocuk, Bayan Cecily Cardew.
Eh bien, je voulais dire autre chose.
Canım Ernest!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]