Translate.vc / Francês → Turco / Escaladé
Escaladé tradutor Turco
1,138 parallel translation
Je parie que c'est vous qui avez escaladé l'antenne pour vous échapper.
Ve bahse girerim dışarı çıkmak için çanağa tırmanan sendin.
J'ai escaladé des montagnes en Irlande.
Sen doğmadan önce İrlanda'da dağlara tırmanıyordum.
Il a escaladé l'Everest sans oxygène.
Everest'e oksijensiz çıktı.
Mon père me l'a offerte lorsque j'ai escaladé le Mont Blanc.
Mont-Blanc Dağı'na tırmandığım zaman babam vermişti.
Quand Pétrarque a escaladé le mont Ventoux et qu'il a vu l'Europe, il a su qu'il assistait à la naissance d'une ère nouvelle.
Petrarch, Verdoun dağına çıktığı zaman ( Ç.N. Petrarch : İtalyan şair ve bilimadamı ) aşağısında tüm Avrupa onu gördü, o yeni bir çağın doğumuna tanıklık ettiğini biliyordu.
Je ne l'ai jamais escaladé, je... j'attends de voir.
Everest'e hiç tırmanmadım. Görmem gerekiyor.
Au camp du haut, nous avons déjà escaladé les 3 / 4.
Selam Roger. Yüksek Kamp'ta, zirve yolunun dörtte üçünü aşmış oluyoruz.
On passe sa vie à escalader une montagne... et quand on arrive au sommet, on réalise après toutes ces années... qu'on a escaladé la mauvaise montagne.
Bütün hayatını bir daha tırmanarak harcıyorsun aradan geçen yıllar sonra zirveye çıkınca yanlış dağa çıktığını fark ediyorsun.
Il a ouvert une grille et escaladé un mur.
Çitteki bir delikten geçip ötekine tırmandı. Yardım görmüş olmalı.
J'ai descendu l'Everest en luge, escaladé les chutes du Niagara, et le mois dernier, j'ai mis K-O Muhammad Ali.
Yarım sörf tahtasıyla Everest tepesinden aşağı indim. Niagara şelalesine tırmandım. Ve geçen ay Muhammed Ali'yi nakavt ettim.
Tu sais, le jour où j'ai escaladé ta clôture, j'ai heurté une branche, je suis tombé dans ton jardin, ton chien Yogi a rappliqué et m'a mordu deux fois les fesses.
Sizin parmaklıklardan tırmandığım zamanı hatırlıyor musun? Alnımı ağacın dalına vurmuştum ve sizin bahçeye düşmüştüm ve sizin köper Yogi evden çıkıp, beni kıçımdan iki kez ısırmıştı.
Le seul à avoir escaladé 12 des 14 plus hauts sommets.
Dünyanın en yüksek 1 4 zirvesinin 1 2'sine tırmandı.
Mais 10 ans plus tard, avec la Prohibition, vinrent un flot de films révélateurs de cette escalade de violence qui touche les grands centres urbains.
Ama on yıl sonra, İçki Yasağı şehirde tırmanan korkunç şiddeti işaret eden bir dizi filmin ortaya çıkmasına sebep oldu.
Cette crise, dont on craignait l'escalade, s'est donc résolue avec la mort de moins de 100 soldats.
Böylece kontrolden çıkmak üzere olan kriz, yüzden az ölüyle kısa sürede çözüldü.
Mieux montre qui vous fenêtre escalade dans avant de vous sauter sur.
Kimin camına tırmandığına dikkat et, yoksa fena olur.
Mais tes parents sont morts dans un accident d'escalade, les miens ont survécu à la trahison, et aux exécutions de Staline.
Ama seninkiler bir dağ kazasında ölme lüksüne sahipken, benimkiler İngiliz ihanetini ve Stalin'nin idam mangalarını gördü.
Tu aimes f aire de l'escalade?
Dağ yürüyüşünü sever misin?
Somerset escalade les meubles.
Şimdi Somerset, mobilyalara tırmanıyor.
- Bob et moi, on escalade la barricade. - Attends!
Bob ile ben barikatı aşıp tünelden kaçacağız.
ESCALADE DU CHÔMAGE
Işslzllk artıyor.
Lors d'une escalade, l'esprit est clair... Libéré des doutes.
Tırmanırken, aklın açıktır bütün kargaşalardan bağımsızdır.
Epargnons-lui l'escalade pour l'instant.
İstersen onu hemen tırmanmaya zorlamayalım.
On va sur un mur d'escalade.
Yeni bir kaya tırmanış duvarı var.
43 ans après son exploit sur l'Everest, c'est à mon tour de tenter l'escalade.
Şimdi, Everest'e büyük tırmanışından 43 yıl sonra kendi zirve denemem için hazırlık yapıyorum.
Alors quand je dis : "j'ai l'escalade dans le sang", je suis sérieux.
"Tırmanmak kanımda var" dediğimde şaka yapmıyorum.
Mais on devait d'abord franchir la face du Lhotse, une épuisante escalade de 2 jours.
Ama önce, Lhotse cephesini tırmanmak zorundaydık ve bu da iki günlük yorucu bir tırmanış olacaktı.
Au bas du sommet se présente la plus grande difficulté de l'escalade. Un mur de roche et de glace, nommé le "passage d'Hillary".
Zirvenin hemen altında tüm tırmanışın en zorlu eğimi Hillary Step olarak bilinen kaya ve buz duvarı vardır.
Leur seul espoir de paix était perdu et Lenonn était mort. Ce fut l'escalade.
Lenonn'un ölümü barış için tek şanslarını mahvetmiş ve savaşı daha da kızıştırmıştı.
On descend la montagne, on l'escalade, on la descend. On prend le radeau de sauvetage et on espère qu'ils soient encore là demain.
Dağdan ineceğiz, dağa çıkacağız, dağdan ineceğiz..... botumuzu alıp, sabah hala orada olmalarını umacağız.
Fils, tu es trop chargé pour cette escalade.
Çok fazla yüklenmişsin. Önümüzde uzun bir tırmanış var.
On l'escalade cette colline, oui ou non?
Bu tepeyi alacağız, değil mi?
Il y aura une escalade de catastrophes naturelles sans précédent dans l'Histoire de l'homme si la température moyenne continue à grimper.
Bu tür doğal felaketlerde bir artış olacak. Hem de insanlık tarihinde hiç görülmediği kadar. Bunda dünyanın ortalama sıcaklığındaki artışın rolü, çok büyük olacak.
La longueur du fil est d'environ 50 mètres, avec une puissante serre d'escalade.
Kablonun uzunluğu yaklaşık 50 metredir ve güçlü bir tutunma kıskacı vardır.
Vous faites de l'escalade?
Dağcılık yaptın mı?
Matériel d'escalade.
Tırmanış ekipmanları.
Quelqu'un a-t-il mentionné qu'Homer ne savait rien de l'escalade en montagne? Et que tout ceci est insensé?
Kimse Homer'ın tırmanış hakkında bir şey bilmediğini ve tüm bunların çılgınlık olduğunu söylemedi mi?
Avec l'escalade de la tension dans le secteur Vega... L'ensemble de la Confédération est sur le fil du rasoir.
Vega sektöründe gerilimin yükselmesiyle... şu an tüm Konfederasyon bıçak sırtında.
On se baigne, on fait de l'escalade, il y a eu un orage.
Yüzmeye ve tırmanmaya gittik. Bir gece fırtına çıktı.
L'escalade! Toutes ces acrobaties à votre âge!
Çok zor olmasına rağmen tırmandın.
Selon lui, la restructuration de la BBC aurait contribué à l'escalade de la crise dans les Balkans. Brian North lit le récit de Higgins à Srebrenica.
Brian North Jerry Higgins'in Srebrenica'dan notlarını okuyor.
J'ai oublié comment on escalade une barrière.
Bir anda çitin üzerinden nasıl geçileceğini unuttum.
Je redoute que l'escalade sexuelle précipite la fin de notre relation.
Cinsel açıdan adım atmamamın nedeni muhtemelen ilişkiyi tüketmekten korkmamdan kaynaklanıyor.
Je devrai recommencer l'escalade.
- O zaman yeniden tırmanırım.
Escalade.
Dağcı.
Les Chefs d'État-major viennent de signaler aux Soviétiques... notre intention d'escalade.
General, Komutanlar Sovyetler'i kışkırtmak yönündeki amaçlarını belirttiler.
Une escalade que je ne voulais pas signaler et que je n'ai pas approuvée.
Siz de onları kışkırtıyorsunuz. Buna izin vermedim ve bunu onaylamadım.
La question est de savoir s'il s'agit là d'une escalade voulue de leur part.
Asıl soru, uçağımıza yapılan bu saldırı Sovyetler'in ilerleyen zamanlardaki hareketlerine ipucu olabilir mi?
Je suis passionné de yoga, d'escalade, de Racketball...
Tabii ki yogaya tutkuyla bağlıyım. Kaya tırmanıcısıyım, duvar tenisi oynarım.
On peut négocier quelque chose. Avant une escalade méchante et ruineuse.
Bu iş iyice çirkinleşip daha pahalıya patlamadan bir çözüm bulabiliriz.
Il leur fallait quelqu'un qui escalade le K 2 en restant présentable.
K2'yi tırmanabilecek düzgün birine ihtiyaçları vardı.
Alors pourquoi avoir arrêté l'escalade et n'être jamais allé sur sa tombe?
Madem doğruydu, bir daha neden hiç tırmanmadın? Ya da mezarına gitmedin?