English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Esplanade

Esplanade tradutor Turco

77 parallel translation
Il y aura un gala sur l'esplanade.
Eğlence yerleri var.
Ensuite, vous suivrez l'esplanade jusqu'au côté nord du parc.
Sonra, parkın kuzeyine kadar meydanı takip edin.
Il me ramena chez moi, mais il me conduisit d'abord... près de la clairière des Chênes.
Beni eve götürdü. Ama önce başka bir yere götürdü. Esplanade Caddesi'nin sonunda Dueling Oaks yakınında bir yere.
De l'Esplanade à Canal Street... comme si elle avait à ses trousses une bande de loups.
Sanki bir Sibirya kurdu sürüsü tarafından takip ediliyormuş gibi, Esplanade'den Canal Street'e kadar yürüdüm.
Retrouvez-moi sur l'esplanade principale tout de suite.
Bayrak direği bölgesinde tören alanında buluşalım hemen.
Et voici l'hélicoptère du président qui atterrit sur l'esplanade, à l'est du Capitole.
Ve işte Başkanın helikopteri, Deniz Kuvvetleri Helikopteri Bir Numara... Hükümet Binasının doğu kıyısının doğusundaki meydana iniyor.
- Esplanade du Trocadéro, vers 6 h.
Trocadero Meydanı'nda. 6 civarında.
La nuit s'étend dans la solitude... d'une esplanade immense.
Gece sonsuz bir boşluğun yalnızlığının üzerinde yatıyor.
Regagne l'esplanade, contourne l'Edifice par la gauche... entre dans la cour de droite. Tu trouveras le lieu dont tu as besoin.
Ön bahçeye geri git, büyük yapıyı soluna al sağındaki dikdörtgen avluya gir, aradığın yeri bulacaksın.
Esplanade-2, c'est près de Coney Island.
Coney adasının kodu daha farklı.
J'ai fait pipi sur l'esplanade.
Sahaya çişimi yaptım.
Une pizza chorizo et double fromage au 828, Esplanade.
Büyük boy pepperoni ve ekstra peynirli istiyorum.
Appartement 405.
Adres 828 Esplanade apartman 405.
Apparemment, Berger était très lié avec sa directrice de campagne, une certaine Susan Wilkins.
Şimdi, görünüşe bakılırsa, Berger'in kampanya yöneticisi ile özel bir ilişkisi varmış. Susan Wilkins, 825 Esplanade.
On va retourner sur l'esplanade.
Sahil yoluna geri gideceğim.
Esplanade, second niveau.
Alış veriş caddesi.
Allez à l'Esplanade. A 9 heures
Esplanade'ye git, saat dokuzda.
Ils se croyaient supérieurs à moi, parce qu'ils habitaient une baraque dans les quartiers chic.
Her zaman benden iyi olduklarını düşünürlerdi, çünkü Esplanade Bulvarı'ndaki o kahrolası malikanelerinde oturuyorlardı.
Il est né sur la plantation de l'Esplanade.
Esplanade Çiftliği'nde doğmuş.
J'ai de bonnes nouvelles pour l'esplanade.
Riverfront Meydanı'yla ilgili güzel haberlerim var. - Perşembe günü hâlâ geçerli mi?
300 000 dollars de l'Esplanade te seront livrés à domicile.
Kordon Boyundan 300 bin yeşil dolar evine kadar götürülüyor.
Depuis que Ralphie lui rapporte le fric de l'Esplanade... on dirait que j'ai chié dans mon froc vu comme il m'évite.
Ralphie ona Kordon Boyu "scarole'ünü" getiriyor diye Tony donuma ettiğimi sanıyor.
Il pense que pour l'Esplanade, ils ont pris des risques.
Risk açısından Kordon Boyu işinin iyi yürütülmediğini düşünüyor.
Du nouveau sur le projet Riverfront à Newark?
Newark'taki Riverfront Esplanade projesiyle ilgili bir gelişme var mı?
Le chantier de l'Esplanade démarre.
Kordon boyu için temel atmak üzereler.
Après des décennies de préparation... le Musée des sciences et des transports... et la Riverfront Esplanade vont enfin voir le jour.
Yıllar süren planlamadan sonra temeli atılan Newark Bilim ve Tırcılık Müzesi ile Nehir Kıyısı Kordonu. Merhaba Ralphie. Girsene.
Cette putain d'esplanade, enfin!
Bak, şu kordon boyu.
Tommy Angeletti. Il a un chantier à l'Esplanade.
Tommy Angeletti kordon boyunda demir döşüyor.
Paulie, l'Esplanade va nous rapporter des millions.
Senin bahsine karşı kordon işinden gelecek milyonlar.
ça marche si bien grâce à l'Esplanade. On partage l'Esplanade.
O mülk Kordon yüzünden değerli ve Kordon işinde ortağız.
Cet enfoiré a fermé l'Esplanade.
Yaşlı keçi Kordon'u kapattı.
Et maintenant, l'Esplanade.
Kordon.
Bonne nouvelle, pour l'Esplanade.
Kordon'la ilgili iyi haberlerim var.
Je devrais savoir autre chose à propos de l'Esplanade?
Kordon'la ilgili bilmem gereken başka bir şey var mı?
Des problèmes sur le chantier de l'Esplanade?
Kordon şantiyesindeki sorunlar yüzünden.
On a examiné les recettes... pour l'imperméabilité sur l'Esplanade.
Adamım Kordon'daki yalıtım için kestikleri faturaları inceledi.
D'abord Johnny sait comment mettre en péril l'Esplanade.
Johnny önce Kordon'daki emlak işini öğrendi, şimdi de bunu.
Ralph est le seul à pouvoir gérer l'Esplanade?
Kordon işini idare edecek Ralph Cifaretto'dan başka adam yok mu?
On partage l'Esplanade, Tony.
Kordon'u paylaşıyoruz, Tony.
Le problème, c'est que je vais perdre du fric, si l'Esplanade ferme.
En önemlisi, Esplanade kapanırsa... -... para kaybedeceğim.
Son putain de portefeuille ne dépend pas de cette satanée Esplanade, bon sang!
Onun cüzdanı Esplanade'a bağlı değil, lanet olası!
J'ai besoin du fric de l'Esplanade pour acheter cette maison.
- Bu evi alacaksam Esplanade'ın dağılması gerekiyor.
On continue la routine à l'Esplanade, comme si de rien n'était?
Şimdi hiçbir şey olmamış gibi Esplanade işimize geri mi dönelim?
Feu à volonté, faites-en une esplanade.
Her şeyi ateşleyin. Orayı otoparka çevirin.
Vous avez votre esplanade.
T - bolt, otoparkınız hazır.
Cogérant de Game Trader, galerie de l'Esplanade.
Alışveriş merkezinde video oyunları satıyor.
On est sur l'Esplanade, face au bureau du shérif.
Ama Esplanade Çarşısı Şerif ofisinin karşı sokağında.
L'Esplanade.
Esplanade.
Tous les midis, Grace regardait avec pitié les anciens esclaves se regrouper sur l'esplanade jalonnée de chiffres mystérieux, sous le balcon de Mam. Comme si rien n'avait changé à Manderlay.
Her öğlen vakti, sanki Manderlay'de hiçbir şey değişmemiş gibi, eski kölelerin, Hanım'ın balkonu altındaki gizemli numara ve işaretlerin üzerinde toplanmalarını içi burkularak seyretti Grace.
Elle habite au 825, Esplanade. C'est là qu'on a buté Berger.
Berger'i orada haklamıştık patron.
Une maison sur l'esplanade.
Kordonda bir evi var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]