Translate.vc / Francês → Turco / Etaient
Etaient tradutor Turco
49,975 parallel translation
Un homme qui n'a jamais cessé... d'écrire des lettres à sa fille qu'il aime même alors qu'elles lui étaient toujours retournées
Çok sevdiği kızına... mektup yazmaktan asla vazgeçmeyen biri, mektuplar her defasında geri dönse de.
Six étaient des camarades, 12 autres ont été blessés.
Yaralanan 12 kişiden altısı kendi sınıf arkadaşlarıymış.
J'ignorais que les infractions liées aux drogues étaient une affaire de sécurité nationale en Russie.
Bireysel madde bulundurma suçunun Rusya'da ulusal güvenlik meselesi olduğunu bilmiyordum.
- Ils étaient tous au bureau de vote.
- Tüm kurbanlar seçim çalışanı.
- Les rebelles étaient lourdement armés...
Neredeyse anında kıpırdayamaz hâle geldik.
On était touchés, en sang. La moitié des hommes luttaient pour survivre, les autres étaient paralysés par la peur.
Askerlerimin yarısı zar zor hayattaydı, diğer yarısıysa korkudan donakalmıştı.
Ils étaient sur la même mission.
Aynı görevdelermiş. Katalan ve MacLeish tanışıyorlarmış.
On n'avait que 19 ans, mais ils étaient déjà au-dessus du lot.
Daha 19 yaşındaydık ama işlerini biliyor gibilerdi.
Capitaine, parlez-nous du ruisseau où étaient les corps.
- Anlaşıldı. Bize cesetlerin bulunduğu dereden bahsedin.
Ils n'étaient peut-être pas assez dignes et il a pris les choses en main.
Yeterince erdemli olmadıklarını düşünüp sorunu kendi çözmeye karar vermiş olabilir. - Adresi lazım.
Je voulais vérifier où étaient rangés les trombones ici.
Ataşların nerede olduğuna bakayım dedim. Şaka yapıyor olmalısın.
Ceux qui étaient là.
O odadakiler.
Tes hallucinations étaient en rapport avec ça?
Halüsinasyonun bu muydu?
Ils étaient pauvres, à l'origine, Joana.
Fakirlikten geldiler Joana.
Mais elles étaient petites.
Ama küçüktüler.
C'étaient ses instructions.
Emir böyleydi.
Et tout ce que j'ai eu en retour... étaient des mensonges et trahisons.
Ve tüm elime geçen ; yalanlar ve ihanet oldu.
De toutes les espèces qui se sont éteintes récemment, Environ 80 % étaient insulaires.
Geçtiğimiz yıllarda soyu tükenen tüm türlerin yüzde 80 kadarı ada sakiniydi.
Où étaient-ils cachés?
- Nerede saklanıyorlar?
Je suis rentré une nuit et ils étaient partis... ma femme, mon enfant.
- Bir gece evime geldim... -... ama karım ve çocuğum gitmişti.
Ils étaient dans une sorte de parking souterrain?
Yeraltı otoparkı gibi bir yerdeler, öyle mi?
Les lumières étaient allumées.
Evin ışıkları yanıyordu.
C'étaient mes voisins.
Komşularımdılar.
Mes calculs étaient faux.
Hesaplamayı yanlış yapmıştım.
Qui étaient les autres gars?
- Evet. Diğer adamlar kimdi?
Quand Sam a compris que Walter et Tim étaient de la sécurité intérieure, il a inventé une histoire pour ne pas être arrêté.
Sam, Walter ve Tim'in İç Güvenlik'ten olduğunu anlatınca tutuklanmamak için bir hikâye uydurdu.
Trouvons qui étaient ces gens avant de trouver qui voulait leur mort et pourquoi.
Onları kimin ve ne için öldürdüğünü bulmadan önce o insanların kimler olduğunu bulmak zorundayız.
Je pensais que c'était du solide, et vos notes étaient concises...
Kesin olduğunu düşünüyordum, aldığın notlar da eksikti.
Que ces gens étaient de bons amis à moi?
Onların çok sevdiğim arkadaşlarım olduğunu.
L'un des membres du groupe avait un ennemi, les autres étaient des dégâts collatéraux.
Grubun bir üyesinin bir düşmanı vardır, diğerlerinin ölümü de ikincil hasardır.
Les gars, des infos sur les tableaux qui étaient accrochés dans le hall?
Beyler, lobide asılı olan tabloların nerde olduğunu biliyor musunuz?
L'empoisonnement des IAO, la menace vidéo sur le secteur financier, n'étaient que des ruses pour que la bourse panique pendant que le voleur retirait pour 60 millions de tableaux du mur sans qu'on le remarque.
IAO anahtar sahiplerini zehirlemek. Finans sektörüne yapılan videolu tehdit. Hepsi, hırsız kimse fark etmeden 60 milyon dolar değerindeki sanat eserini duvardan alırken borsayı meşgul etmek için yapılan bir taktikmiş.
Ces sandwiches étaient, aussi gros que ta tête.
- Neredeyse kafan kadardı.
Lynn et Emile étaient censés créer une diversion pendant que nous sécurisions la cible.
Lynn ve Emile, biz eşyayı alırken dikkati başka yöne çekeceklerdi
Ils étaient juste là. Trouvez-les.
Az önce buradalardı.
Les acheteurs étaient des flics!
Polisler geldi! Alıcılar polis!
la seule preuve que j'avais que ces attaques étaient liées était un homme avec un chapeau vert.
Elimdeki tek kanıt, bu tek tabanca saldırıların yeşil şapkalı bir herifle bağlantılı oluşuydu.
C'étaient des plaques volées.
Çalıntı plaka çıktı.
Mon frère Ricky et Frank étaient amis quand il était sous couverture.
Kardeşim Ricky ve Frank gizli görev sırasında arkadaştı.
Frank et... votre frère, ils étaient proches?
Frank, ve kardeşin yakınlar mıydı?
Ils l'étaient.
Yakındılar.
La plupart des os étaient éparpillés,
Kemiklerin çoğu da dağılmış ya da sürüklenmiş.
Ils ont été trouvés ensemble parce que pendant un certain temps, ils étaient attachés.
Belki de birbirlerine bağlı oldukları için bütün halde bulunmuş olabilirler.
C'étaient qui ces gars?
Peşindeki bu adamlar kimdi?
Et alors qu'ils étaient à moitié endormi dans les profondeurs de l'hiver, leurs jeunes sont nés.
Onlar kışın derinliklerinde yarı uykudayken de yavruları doğar.
Ils étaient dans le bateau et ils étaient à la recherche autour et aller,
Botta oturup etrafa bakınıyor, arada da şöyle diyorlardı...
On s'en est sorti parce les flics en étaient après vous.
Polisler bizim peşimizden gelmek yerine sizin peşinizden gittiği için kaçmayı başardık.
Mes yeux ne sont plus ce qu'ils étaient.
Gözlerim eskisi gibi görmüyor.
que sur leur capacité à creuser des retranchements, à construire des camps fortifiés... à mettre en place toutes les infrastructures nécessaires pour s'assurer que les frontières romaines étaient correctement gardées et protégées.
Roma sınırlarının korunmasını ve güvenli olmasını sağlama amacına yönelik sınır güçlerinin altyapısını oluşturma ve Roma sınırlarını koruma konusundaki becerileri de fark yaratıyordu.
Les moyens mis en œuvre pour préparer Commode à devenir empereur étaient sans précédent dans l'histoire romaine.
Commodus'un imparatorluk için aldığı eğitimlerin Roma tarihinde bir benzeri daha yoktu.
Ils étaient à la tête d'un système qui régissait le plus grand empire au monde. Mais il y avait des problèmes de loyauté.
Dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin başındasınız ama sadakat sorunları da var.