Translate.vc / Francês → Turco / Evi
Evi tradutor Turco
18,694 parallel translation
Je suis au Texas des temps anciens, caché dans la cave pendant qu'une patrouille comanche fouille la maison au-dessus de ma tête, pour me capturer.
Eski günlerdeki Hill Country'ye dönmüşüm, mahzende saklanıyorum, bu esnada Komançi savaşçıları kafamın üstünde evi arıyorlar, beni bulmak için.
500 personnes tabassées et arrêtées, 35 églises brûlées, 30 maisons et commerces noirs dynamités pour 1 200 votes.
- Hmm. 500 kişi hırpalanıp tutuklandı, 35 kilise yakıldı, 30 zenci evi ve iş yeri dinamitlendi 1200 oy için.
C'est la baraque de Dean.
Burası Dean'in evi.
Elle est livrée à elle-même et ne veut pas rentrer, car elle pense que sa propre mère veut la faire tuer.
Sokakta bir yerlerde ama evi aramaz çünkü annesinin onu öldürteceğini sanıyor.
Tu connais bien l'île? Oui, mon père a une maison ici, donc je suis coincée ici tout l'été.
Evet, babamın burada bir evi var, yani tüm yaz buradayım.
J'adore cette maison.
Bu evi çok seviyorum.
Et ils venaient la prendre.
Ve o evi almaya geliyorlardı.
C'était bien avant que je perde la maison.
Evi kaybetmeden öncesine dayanıyor bu.
Et un soir j'ai appelé la maison, et il m'a dit que papa était parti.
Bir gece evi aradım ve babam öldü dedi.
C'est fini maintenant, vous pouvez y retourner ou vendre.
Şimdi her şey bittiğine göre, geri taşınabilirsiniz ya da evi satabilirsiniz.
Je t'ai dit qu'il habitait dans le coin, j'ai pensé que ce serait fun qu'il vienne.
Söylemiştim, evi buraya yakın. Gelmesinin iyi olacağını düşündüm.
Aussitôt sorti d'ici, vous devez contacter une maison funéraire pour choisir le cercueil de votre épouse.
Buradan çıkar çıkmaz aradığınız ilk yer karınıza tabut seçmek için bir cenaze evi oluyor.
Comment t'as trouvé le repaire? - On a reçu une info.
- Evi nasıl buldunuz?
Les Terriens ont une maison.
Dünyalıların bir evi var.
Il est temps pour les Ceinturiens d'avoir la leur aussi.
Kuşaklıların da bir evi olmasının zamanı geldi.
Courir une grande maison à Paris avait prouvé plus compliqué que j'avais jamais imaginé.
Paris'teki büyük bir evi çekip çevirmenin hayal edebileceğimden bile çok daha karmaşık olduğu ispatlanmış oldu.
Il faut qu'elle s'en aille d'ici à l'instant.
Hemen bu evi terk etsin.
Oh, il faut régler tous les détails avec le funerarium.
Şimdi bir cenaze evi ile anlaşmalar yapmalısın.
et moi je suis toujours en train de me cailler, je rajoute encore deux trois bûches dans la cheminée, pour essayer de réchauffer un peu la maison pendant que je sors.
Hala etrafta tavşan gibi geziniyorum Bu yüzden ateşe birkaç kütüğü koydum, Ve ben... ben giderken evi ısıtmak için.
- Au funérarium.
- Cenaze evi. - Harika.
Il y a pas de funérariums à Manchester?
Manchester'da cenaze evi yok mu? Hayır!
Ben parce qu'on joue que par terre avec une maison de poupée!
Bu bir bebek evi, onunla yerde oynarsın Çocuklar, orda neler oluyor?
Sandy, ma mère tenait à cette maison de poupée.
Sandy, o bebek evi anneme aitti.
On peut mettre la maison en location jusqu'à tes 18 ans.
18 yaşına gelene kadar bu evi kiralayabiliriz.
À vous de choisir le prestataire pour les obsèques.
Aynı zamanda resmi lisansı olan bir cenaze evi seçmeniz gerek.
C'est la maison d'Andrea. Celle de sa mère.
Orası Andrea'nın evi, annesinin.
Je suis navré, mais ceci est un mandat de perquisition.
Rahatsızlık için de kusura bakmayın. Bu, evi aramamıza olanak veren mahkeme emri.
Enfin, la maison de famille de mon mari.
Yani kocamın ailesinin evi için.
C'est la maison d'un soldat, Alex.
Burası bir askerin evi Alex.
On bâtirait des maisons dans les arbres.
Ağaç evi işi kurardık.
Je vous fais visiter.
Gelin size evi gezdireyim.
Votre pote des Pompes funèbres Spurlock pourra arranger ça.
Spurlock'un Cenaze Evi'ndeki kankan eminim derdini çözer.
Au beau milieu des gravats qui étaient autrefois sa maison, un jeune garçon regarde la télévision.
Eskiden evi olan yıkık dökük binanın içinde bir çocuk halen TV izliyor.
- Tu penses quoi de ta cabane? - Ma cabane?
- Oyun evi hakkında ne düşünüyorsun?
- Je crois que Salome aime sa cabane.
- Sanırım Salome bu evi seviyor.
C'est l'enterrement de Mr. Church?
Burası Bay Church'in evi mi?
Mais tu aimes cet immeuble.
Ama o evi seviyordun.
J'ai vu la maison de ville la nuit dernière.
Geçen akşam evi gördüm.
En parlant de ça. Je prends la maison de ville.
Aklıma gelmişken, evi aldım.
Park possède une propriété en bord de mer dans le New Hampshire.
Park'ın New Hampshire kıyısında bir evi varmış.
Maison, voiture, assurance.
Evi, arabayı, garantiyi.
J'ai appelé la maison à Encino mais tu n'y étais pas.
Encino'daki evi aradım ama orada değildin.
... sa maison à Brentwood où sa mère serait semble-t-il...
... evi Brentwood'da. Annesinin de orada olduğunu düşünüyoruz.
Mais, je ne veux pas que tu sois surpris quand tu verras que nous avons réagencé.
- Tamam. Ama evi yeniden düzenlediğimizi görünce şaşırmamanı istiyorum.
Tu devrais voir la maison que j'ai acheté à ma mère.
Bir de anneciğime aldığım evi görmelisin.
Ils ont trouvé la Cité Libre de Braavos et ont bâti ce Refuge.
Özgür Şehir Braavos'u buldular ve bu evi inşa ettiler.
La maison est détruite.
Şehir evi Tamamen yok edildi.
On te fera visiter.
- Evi gezdiririm size, ne dersin?
C'est fou.
Evi yıktıklarına inanamıyorum.
Sauvez-les d'une existence pénible et permettez-leur de bénéficier de la nourriture et de l'affection qui leur manquent tant...
Onlara ihtiyaç duydukları evi ve sevgiyi verebilirsiniz.
{ \ 1cH00ffff } On voudrait pas que tout foute le camp, hein?
Sedece önceden haber ver. Tüm evi yakmak istemezsin değil mido you?