English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Expansion

Expansion tradutor Turco

545 parallel translation
Une série de courts-métrages pour mettre la population en garde contre une menace nationale en expansion :
Amerikan halkını uyarmak için sunulan kısa filmler serisi. Gelişen ulusal bir tehdide karşı uyarmak için :
cité industrielle EN pleine expansion
AMERİKA'NIN EN HIZLI BÜYÜYEN SANAYİ KENTİ
En tant que représentant de sa Gracieuse Majesté, le roi William, je vous fais part, chers et loyaux sujets, du grand intérêt de sa Majesté pour l'expansion de votre communauté.
Büyük majesteleri, kral William'ın onurlu temsilcisi olarak söylediklerini size aktarmak isterim. Kral sadık vatandaşlarına, majestelerinin ilgilerini toplumumuzun iyiliği dileklerini gönderiyor.
Cette force impressionnante est causée par l'expansion soudaine de vapeur d'huile comprimée.
O korkunç kuvvetin içten yanmalı dizel motordan kaynaklandığını söylüyordum.
Avec ce projet d'expansion, nous nous présenterons, avec tout notre bureau, aux prochaines élections devant nos concitoyens, certains que, cette fois encore, ils ne nous refuseront pas la fidélité qui nous permet depuis des années de nous présenter
Bu genişleme projesi sayesinde, biz ve tüm idari heyetimiz bir dahaki seçimlerde, vatandaşlarımızın önüne alnı ak çıkacaktır ve halkımız, yıllardır kent meclisinde çoğunluğu oluşturmamızı sağlayan o güveni bizden esirgemeyecektir.
Je dénonce formellement le conseiller Nottola, que vous voudriez faire élire adjoint, comme principal responsable d'un groupe d'affairistes qui veulent orienter l'expansion de la ville vers des terrains et zones leur appartenant.
Şu anda yeni yapı sorumlusu olarak seçeceğiniz Vekil Nottola'nın ahlaksız bir iş adamı grubunun önemli isimlerinden olduğunu ve kentin, kendi sahibi olduğu arsalar üzerinde genişlemesini istediğini belirtiyorum.
Tu fais corps avec un univers en expansion, et tu en fais partie, un univers aimant, joyeux, glorieux et harmonieux.
Sen, devamlı genişleyen, seven, neşe dolu, muhteşem ve uyumlu bir evrenin... birisin ve bir parçasısın.
Contribuer à l'expansion démographique, quelle horreur!
Şu an tek ihtiyacımız olan şey, bir nüfus patlaması.
Personne n'est contre l'expansion.
Kimse abarttığımızı söyleyemez!
Nous avons 1000 planètes et continuons l'expansion.
1.000 gezegenimiz var ve genişliyoruz.
Le président du conseil économique espère que ce sera le début d'une nouvelle ère d'expansion des échanges mondiaux, et d'un nouvel esprit de coopération entre l'Est et l'Ouest.
Ticaret kurulu başkanı, konuşmasında bu anlaşmanın dünya ticaretinde yeni bir genişleme çağı ve Doğu ve Batı arasında yeni işbirliği olanakları açma umudunu ifade etti.
Ce soir, je voudrais étudier la question de la législation sociale du 18e siècle... son rapport avec la structure hiérarchique de la société post-renaissance... et son impact sur l'avenir de l'organisation paroissiale dans une économie agraire en expansion.
Bu akşam, 18. yüzyıl sosyal yasama konusunu irdeleyeceğim : Rönesans sonrası toplumun hiyerarşi yapısıyla ilgisi ve genişleyen tarım ekonomisinde kilise örgütünün geleceğine etkisi.
Que révèlent les lois de réglementation douanière contemporaines et les restrictions de devises dans une économie d'expansion industrielle moderne?
Mevcut gümrük mevzuatı ve para kısıtlamaları modern, genişleyen endüstri ekonomisine ne kadar uygun?
En examinant les sorties papier, nous avons découvert une nouvelle théorie de la gravitation et la confirmation de la théorie de l'expansion de l'Univers.
Son birkaç saati Colossus'un çıktılarını incelemekle geçirdik. Yeni bir yerçekimi kararlığı bulduk. Ayrıca Eddington'ın Genişleyen Evren Teorisi'nin doğruluğu da ispatlandı.
Ca signifie une expansion d'au moins 200.000 hectares.
- Ne? En az 200.000 hektarlık genişleme demek.
Passez-la sur l'ordinateur pour le contraste d'expansion.
Hadi şunun büyümesini görelim. Ekrana ver.
Notre pays est en pleine expansion. Les chiffres le prouvent.
Ülkemiz hızlı bir ekonomik kalkınma içinde, rakamlar bunun ispatı.
Le marché du Rock est en pleine expansion.
Rock'n'roll piyasası şu an şaşılacak hızda büyüyor.
"Les chasseurs sont en expansion en Amérique et ils sont déjà à leur premier sommeil en Perse."
Sir Thomas Browne'nun ilginç bir cümlesi var ; "Amerika'daki avcılar ilk uykularını çoktan İran'da uyumuştu."
Le coefficient d'expansion de ceci, la fréquence de cela.
Şunun genişleme etkisi, bunun frekansı gibi şeyler.
Le désert californien aride et inhabitable loge des communautés en pleine expansion.
... verimsiz ve yerleşime izin vermeyen Kaliforniya çölü, gelişen model toplulukların yer alacağı bir mekana dönüştürülecek.
Quelle expansion!
Çok başarılı.
Ce sont des merveilles que nous avons accomplies à La Havane. Et il n'y a pas de limites à notre expansion.
Havana'daki başarılarımız harika, bundan sonraki başarılarımızın sınırı yok.
Stabilité, expansion et profits de l'entreprise planétaire assurés.
Gezegen girişimi için denge, büyüme ve kar sağlıyor.
Que l'expansion est finie, que le blé disparaît, que les tempêtes de poussière sont plus intenses, que les gens se battent et se tuent, et qu'il y a des enfants malades.
Filmimde iyileşme sona eriyor. Otlar sönüyor. Kum fırtınaları daha da kararıyor.
- L'univers est en expansion.
- Evren genişliyor.
- L'univers est en expansion?
- Evren genişliyor mu?
Tu es à Brooklyn! Brooklyn n'est pas en expansion!
Biz Brooklyn'deyiz ve Brooklyn de genişlemiyor!
Notre petit commerce prend de l'expansion.
İşletmemiz henüz ufak çaplı. Fakat büyüyeceğiz.
Elles nous ont permis de découvrir que notre univers était en expansion.
Onları kullanarak Evren'imizin genişlediğini keşfettik.
Mais les amas en expansion n'atteindront pas ces températures... et n'engendreront pas de telles réactions.
Fakat büyüyen küçük yapılar Güneş gibi termonükleer reaksiyonlar üretemeyerek ısı ve ışık kaynağına dönüşemediler.
Nous pensons que l'histoire de l'univers... commence avec une explosion qui provoqua l'expansion de l'espace.
Evrenin tarihi konusunda günümüzdeki teori bir patlamayla uzayın genişlediği yönünde.
On peut visualiser ça avec un quadrillage... qui suivrait le tissu de l'espace en expansion.
Bu süreci genişleyen uzaya iliştirilmiş üç boyutlu bir uygulama ile canlandırabiliriz.
Ces galaxies, qui appartenaient au tissu de l'espace... nous montraient que l'univers lui-même est en expansion.
Uzayın yapısına bağlı bir şekilde, dıştaki hızlı galaksiler evrenin genişlemesini takip ediyordu.
Les observations de Milton Humason... astronome et ancien muletier... démontrèrent que l'univers est en expansion.
Milton Humason'un zahmetli incelemeleri sonucu astronom ve eski katır sürücüsü evrenin genişlemesini tespit etti.
Mettons que l'univers soit en expansion.
Evrenimizin genişlediğini düşünelim.
Le décalage vers le rouge des galaxies lointaines semble indiquer... qu'on est au centre d'un univers en expansion... et qu'on y occupe une place privilégiée.
uzak galaksilerin kırmızı değişimi Humason'ın genişleyen bir evrende çok özel bir konuma sahip olduğumuzu ifade ettiği çalışmalarını doğruluyor.
Mais si l'univers est en expansion, qu'il soit incurvé ou non... sur chaque galaxie, les observateurs voient la même chose... toutes les galaxies les fuient... comme s'ils avaient commis un terrible impair intergalactique.
Ancak evren genişliyorsa dördüncü bir boyut olsun olmasın galaksilerden görülen kesin durum şu : Galaksiler korkunç bir galaksiler arası sosyal kaos içerisinde birbirinden uzaklaşıyor.
Ils ne croient ni à l'expansion de l'univers, ni au big-bang.
Büyük Patlama ve genişleyen evren konularında şüpheciler.
Si nous admettons l'existence du big-bang... et l'idée que l'univers est en expansion... qu'existait-il avant cela?
Büyük Patlama sonrasında genişleyen evren teorisi doğru olsa bile öncesinde ne oldu?
On sait que l'univers est en expansion depuis le big-bang... mais on ne sait pas si cette expansion continuera indéfiniment.
Şüphesiz evren Büyük Patlamadan beri genişliyor ancak tabi ki bu sonsuza kadar büyümeyeceğini göstermez.
Si la quantité de matière est en deçà d'un certain seuil... alors la gravitation au sein des galaxies en récession... sera trop faible pour arrêter l'expansion... et l'univers fuira éternellement.
Eğer evrende belli bir seviyenin altında madde varsa uzaklaşan galaksilerin karşılıklı çekimi genişlemeyi durdurmak için yetersiz kalacak ve bu süreç sonsuza kadar sürecek.
Mais s'il y a plus de matière qu'on en voit... si elle est cachée dans des trous noirs... ou dans des gaz interstellaires invisibles... la cohésion de l'univers sera maintenue. L'univers entrera dans une série de cycles... une expansion sera suivie d'une contraction... un cosmos succédera à l'autre, dans un univers sans fin.
Ama kara deliklerde ya da galaksilerin arasındaki görünmeyen sıcak gaz bulutlarında bizim algımızın ötesinde madde bulunuyorsa bu Hinduların kozmosun döngülerle açılıp kapanarak sonsuz evrenler yaratması senaryosunu doğrulayan bir tablo.
Certains se demandent... ce qui se produit dans un univers oscillant au niveaux des sommets... à la transition entre la contraction et l'expansion.
Bir grup bilim adamı dinamik evrende kasılma ve genişleme süreci arasındaki geçişte ne olduğunu inceliyorlar.
Vivons-nous dans un univers en perpétuelle expansion... ou dans un univers où les cycles se succèdent à l'infini?
Sonsuz büyüme içindeki bir evrende mi yaşıyoruz devamlı bir döngü içinde miyiz?
Les radiotélescopes détectent des quasars situés... à des milliards d'années-lumière... qui suivent le tissu de l'espace en expansion.
Radyo teleskopları milyarlarca ışıkyılı uzaklıkta uzayla genişleyen kuasarları saptayabiliyor.
Des filaments de la géante rouge... forment un disque en expansion... gravitant autour de l'étoile à neutrons.
Kırmızı devden kurtulan yıldız maddesi bir sarmaşık gibi sıcak nötron yıldızının ağırlık merkezine sarılır.
Toute étoile se trouve dans un état d'équilibre... entre les forces d'expansion... et la gravitation.
Bütün yıldızlar, maddenin kaçmasını sağlayacak itme gücü ve maddeyi bir arada tutan çekim kuvveti arasındaki gerilimle yaşamlarını sürdürür.
On cherche l'épanouissement de son être... la compréhension, l'appréhension de son être... le face à face, l'exploration, l'expansion de son être.
Hepimiz kendimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz... kendimizi anlamaya, kendimizle iletişim kurmaya... gerçekliğimizi kabul etmeye, kendimizi araştırmaya ve genişletmeye çalışıyoruz.
Notre affaire n'avait plus les moyens financiers de son expansion, comme disait M. Paul.
# Bay Paul'ün dediğine göre... #... şirketin büyüklüğüne karşın, gelişmek için gerekli finansa ulaşılamamış.
Nous, services techniques responsables de la reconstruction, nous avons le devoir de soutenir cette expansion.
Şehrin inşa sorumlusu olan bizler, bu mucizeye kendi payımıza düşen katkıyı yapmalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]