Translate.vc / Francês → Turco / Extension
Extension tradutor Turco
506 parallel translation
C'est une extension de la ligne.
Paralel hat.
Il faut des poids pour tenir la jambe en extension.
Aşağıda tutmak için ağır bir şey lazım.
On dirait deux patineurs sur glace qui font les reins cassés, une jambe en extension.
Burada iki kayakçı var. Buz gösterisindekiler gibi. Arkaya eğilmişler.
Il est en extension.
- Evet. Şu anda askıda.
L'extension de l'aérodrome couvre une grande surface.
Yeni hava sahası bir çok yeri kapsıyor.
La peur provoque l'extension du Crispeur le long de la colonne vertébrale.
Korku, Ürperteç'in omurgaya yayılmasına sebep oluyor.
Parfois je sais, je sens qu'elle est une extension de moi.
Ama bazı zamanlar Alicia'nın bana ait bir parça olduğunu fark ediyorum.
Deux mois en extension.
Bacağım iki ay askıda kaldı.
Nous plaçons une extension... de la batterie électrisante... en contact avec le nerf... et l'autre en contact avec le muscle... ce qui cause la contraction du muscle.
Şimdi, eğer galvanik pilin bir ucunu buraya yerleştirirsek... Bir ucu sinirle diğeri de kasla temas halinde olmak üzere... Kaslarda refleks sağlarız.
Ce sont les parents de l'internée qui ont fait construire cette extension.
Kızın babası kendisi inşa etti.
CHEMINS DE FER DE LONDRES EXTENSION DE LA LIGNE
LONDRA TAŞIMACILIK - HOBBS DURAĞI MERKEZ HAT UZATMA İNŞAATI İNŞAAT SIRASINDA VERDİĞİMİZ GEÇİCİ RAHATSIZLIKTAN ÖTÜRÜ ÖZÜR DİLERİZ
En 1763 on a creusé un puits, en 1927 il y a eu le métro, et aujourd'hui une extension.
1763'te kuyu kazılıyordu. 1927'de metro istasyonu inşaatı vardı. Şimdi de genişletme çalışması.
Néanmoins, la bonne marche de nos affaires, l'extension de nos activités, nous imposent des contacts quotidiens avec ces messieurs.
Yine de, fabrikanın çıkarları bakımından... üretim sürecimizde... o insanlarla her gün mecburen... temasa geçiyoruz.
Une extension de mon propre cerveau...
- Kendi beynimin bir uzantısı bu.
Comme je vous l'ai déjà dit, Charles, les personnages d'un écrivain sont une extension de sa propre personnalité.
Daha önce de dediğim gibi Charles, Bir yazarın karakterleri kendi kişiliğinin uzantılarıdır.
Au moins 273 Américains ont été tués, et 492 blessés, au cours d'une opération où 3o ooo soldats américains et sud-coréens ont pénétré profondément en territoire laotien, l'attaque la plus importante depuis l'extension du conflit.
30,000 Amerikan, Kamboçya ve Güney Kore askerinden oluşan öncü kuvvetin, dün Laos'un Hill 98 ve Whalesback bölgelerine girdiği,... en az 273 Amerikalı'nın ölü, 492sininse yaralı olduğu belirtildi. Gerçekleşen saldırının, savaş alanı genişlediğinden beri yapılan en şiddetli saldırı olduğu söyleniyor.
Pointe ton arme comme si c'était une extension de ton bras... et garde les deux yeux ouverts.
Silahı sanki kolunun uzantısıymış gibi doğrult ve her iki gözünde açık olsun.
Son extension entière, excepté quelques parties très petites, est couverte d'une forêt primitive dense et élevée,
Küçük alanlar hariç, tamamen yoğun ve ilkel orman örtüsüyle kaplı ;
"Après Tout, je suis presque l'extension vivante... " Des anciens juges.
"Yine de, ben eski yargıçların... yaşayan bir uzantısı gibiyim."
Il est difficile d'être la vivante extension... De la tradition. "
"Geleneğin yaşayan uzantısı olmak... çok zor."
Le télescope et le microscope conçus ici... sont une extension de la vision humaine... jusqu'à l'infiniment petit... et l'infiniment grand.
Teleskop ve mikroskobun keşfi küçükten büyüğe her alanda insan vizyonunun evrimi anlamında sembolik bir anlam taşır.
Extension.
Geril!
Extension sur la Mort. J'étais captivée.
Adınızı Sonny içeri girerken söylediğinde öğrendik.
Le nom du fichier est "commande", avec une extension.pgm.
Dosya adı "kılavuz" geliştirilmiş * PGM ( hassas güdümlü mühimmat )
A part nos réserves personnelles, les recettes liées à l'export sont consacrés à notre fondation, et à l'extension de notre prédication.
Kendi ihtiyacımızın dışında, geri kalan bütün ürünler dinimizi genişletmek için satılacaktır.
Considérez cette ville comme une extension du stationnement de la plage.
Genişletilmiş sahil parkı gibi varsay.
Bras gauche, extension maximum.
Şimdi sağa ve uzatabildiğiniz kadar sola uzatın.
Le réflexe plantaire d'extension indique une éventuelle lésion cérébrale.
Bu da beyinde olası bir lezyona işarettir. Numara yapıyor olamaz mı yani?
Attaque... vibrato... extension...
Vurgu. Vibrato. Uzatmalar.
- La banque ne t'a pas fait d'extension?
- Banka uzatma vermedi, öyle mi?
Le lanceur cherche son signal, se met en extension et c'est le lancer!
Atıcı işareti aldı, atış pozisyonuna geçti, koşucuları kontrol etti. Atıcı topu attı.
C'est une extension de ton pénis.
Penisinin bir uzantısıdır.
Est-ce que le Premier Ministre pourrait-il expliquer au Parlement pourquoi il ne veut pas réaliser le programme d'extension hospitalière?
Başbakan söz verdiği, hastaneleri büyütme tasarısına neden devam etmediğini parlamentoya açıklayacak mı?
- Extension du champ de distorsion.
- Warp alanını öne genişletiyoruz.
- Extension des boucliers.
- Genişletiliyor.
"Tu es l'extension de moi."
"Sen benim bir uzantımsın." diyebilmemizi sağlar.
Il se pourrait que vous ayez une thrombose de la prothèse... avec extension aux artères rénales et mésentériques.
Karın içi damarlarına yayılmış bir trombozunuz olabilir.
Regarde sa hauteur d'extension!
Yüksekliğe bak, Jerry, genişlemesi.
Le papier-toilette est comme une extension de ton corps.
Sanki tuvalet kağıdı vücudunun bir parçası.
"La guerre est une forme d'extension de la politique."
Felsefe değil! Savaş, diplomasinin başka araçlarla devamıdır.
- Extension antenne V.L.F., P.C. radio.
Telsiz, burası kumanda. Çok düşük frekans antenini devreye sokun. 190 metreyi geçtik.
Tu as obtenu cette fameuse extension?
Konuştuğumuz gibi, beynini yenilettin mi?
Opération d'extension de mémoire.
Hafıza katlayıcısı aktive edildi.
Extension au double.
Katlayıcı yükleniyor.
Les conseillers scientifiques du Président m'ont assuré qu'il n'y a aucun risque d'extension de l'épidémie.
Başkanın bilimsel danışmanları gelecekte bir salgın tehlikesi olmadığı konusunda bana güvence verdiler.
Faut me travailler l'extension de la jambe droite.
Bacak uzantılarını çalıştırmamız lazım.
Dans une manoeuvre de rollerblade... ce garçon de 12 ans... est tombé sur sa main droite en extension... d'où un Salter-Harris de type Il, fracture de l'extrémité... de l'humérus.
Bir paten manevrası yapmaya çalışırken 12 yaşındaki bu erkek çocuğunun ileri uzanan elinin üstüne düşmesi sonucu yakınsal pazı kemiğinde Salter Harris tip II bir epifiz kırık var.
Je viens pour une extension au nom de Robin Harris.
Robin Harris adına bir sipariş var elimde.
C'est un péché, une extension de la règle n ° 1.
Hayır, günah unsuru. Günah. Birinci kuralın bir uzantısı.
Eugene Roddenberry a même dit que son père aurait pu avoir cette idée, et que ça semblait une extension parfaite de l'univers de Star Trek et de ce qu'il peut représenter.
İki parçalı kostümleri tasarlayan Bill Theiss'di. Uhura'nın göbek deliği görünecekti. Dehşete düşüldü!
Equilibre arrière... Belle extension de jambe!
Güzel bacak açışı.