English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Ferry

Ferry tradutor Turco

818 parallel translation
Je dois rencontrer ma cousine Trina au Ferry à cinq heures et demie et je ne me suis pas encore préparé.
Saat 5.30'da kuzenim Trina ile Ferry'de buluşmam gerekiyor ve daha hazırlanmadım bile.
J'ai rendez-vous avec Marcus au Ferry et je dois faire des courses.
Ferry'de Marcus ile buluşacağım ve daha alışveriş yapmam gerekiyor.
Regarde le ferry. Je n'ai rien à t'offrir parce que tu ne parais manquer de rien.
Sana verecek hiçbir şeyim yok çünkü hiçbir şeye ihtiyacın yok gibi.
Regarde le ferry. Tu es déjà une grande star.
Zaten büyük bir yıldızsın, sana verebileceğim şey çok az.
En voiture pour Dry Fork, Apache Wells, Lee's Ferry et Lordsburg!
Dry Fork, Apaçi Kuyuları Lee'nin İskelesi ve Lordsburg yolcusu kalmasın!
On sera escortés jusqu'à Lee's Ferry.
Oradaki askerler bizi iskeleye kadar götürebilirler.
Si on atteint Lee's Ferry, on sera sauvés.
Eğer iskeleden karşıya geçersek, tamamdır.
On se battra peut-ètre avant Lee's Ferry.
Sinirin, biz iskeleye varmadan evvel olası bir çatışmada işe yarayabilir.
Nous arrivons à Lee's Ferry!
Tamam, millet, Lee'nin İskelesi'ne vardık!
Je pris le ferry et lus dans le Times que Charilaos avait été cambriolé et assassiné!
Hemen çantami hazirladim ve yola çiktim. Yolda Times okurken Charilaos'un sirketinin soyuldugunu... kendisinin de öldürüldügünü ögrendim.
Je l'ai pris au Ferry Building.
Onu Ferry Building'den aldım.
Du Ferry Building à l'océan Pacifique!
Ferry Building'den dosdoğru okyanusa.
- Je prendrai le ferry de 3 h.
- Saat 3 vapuruna bineceğim.
- À quelle heure est le ferry? - 9 h.
- Gemiye giden tren kaçta?
Autour de 6 : 30... dans le Ferry sud.
6 : 30 gibi. Güney feribotu.
Vous penserez que ce n'était pas mon affaire, Leona... et je suppose aussi, mais à 6 : 30 ce jeudi... Je suis allé au Ferry Sud.
Bunun beni ilgilendirmediğini düşünebilirsin, Leona ve sanırım ilgilendirmiyordu ama yine de Perşembe günü 6 : 30'da Güney feribotuna gittim.
Descends à Oakland. Je t'attendrai au bâtiment du ferry.
Oakland'ta inip feribotu tut, seni buradaki iskelede bekleyeceğim.
Polly, au bâtiment du ferry à 10 h.
Seni saat 10 : 00'da feribot iskelesinin alt katında karşılayacağım.
Je vais prendre le ferry du matin.
Sabah feribotla geri döneceğim.
Est-ce qu'il indiquent un ferry sur le golfe?
Körfezi geçen hiç feribot var mı?
Parle-lui du ferry pour Guaymas.
Guaymas feribotunu sor.
Le ferry à brûlé et est en réparation à Guaymas.
Feribot yanmış. Guaymas'ta tamir ediliyormuş.
On voudrait prendre le ferry pour Guaymas.
Guaymas feribotu hakkında bilgi almak istiyoruz.
Dommage, il n'y a pas de ferry pour au moins deux mois.
Çok kötü. Belki iki ay daha feribot olmayabilir.
Voyons-nous demain à 9h, au ferry-boat.
Yarın sabah Lévis'e gidiyorum..... 9 : 00 vapurunda.
Vous l'avez suivie du ferry-boat jusque chez elle.
Kadını vapurdan 22 Grande Allée'ye kadar takip mi ettin? - Evet, efendim.
Vous avez rencontré le père Logan au ferry-boat.
Sabah 9 vapurunda Peder Logan'la buluşup konuştunuz. - Evet.
Nous avions manqué le dernier ferry-boat.
Adadan son vapuru kaçırmıştık.
Channel Boy mène, Picassio le suit... Harper's Ferry, en 3ème.
Kanal Oğlanı en önde, Picassio arkasından ilerliyor Harper Gemisi üçüncü.
Alors maintenant, vous allez prendre le ferry?
Bir sonraki feribotla mı gidiyorsunuz?
Nous sommes sur le ferry de Staten Island.
İşte bu Staten Island feribotu.
Comme des ferry-boats.
Bir feribot gibisin.
Le vent est froid près du ferry, mais tes mains deviennent moites.
Feribota yaklaştıkça rüzgâr soğur ama avuçların terlemeye başlar.
Va au quai 4. - Le ferry a percuté un iceberg.
Hikâye istiyorsan 4 numaralı rıhtıma gitmelisin.
Demain 10h07, le ferry, frais comme des gardons.
Yarın 10 : 07'de taze papatyalar kadar zinde olarak Sicilya feribotuna bineceğiz.
- Il y a un ferry à Presidio?
- Presidio da bir feribot yok muydu?
Voilà votre ferry, capitaine.
İşte burada Yüzbaşı, Bu sizin feribotunuz.
Ensuite ferry jusqu'à Folkestone.
oradan da feribotla kanalı geçip Folkestone vardım.
Il n'y a pas de ferry!
Feribot bile çalışmıyor!
Mais il n'y a pas de ferry.
Ama feribot çalışmıyor.
Le ferry.
Ne gezintisi? - Feribot. Yo.
Pour échapper à la cavalerie, ils se dirigèrent vers le ferry de Yellow River.
Süvarilerden kaçmak için, Sarı Nehir'deki iskeleye gitmeye karar verdiler.
D'autres Apaches avaient déjà brûlé le ferry.
Başka Apaçiler de iskeleyi yakmıştı.
Tu vas rater le ferry.
Feribotu kaçıracaksın.
Elle a dû venir par train-ferry, j'en ai conclu qu'elle avait consigné ses bagages à Victoria.
Tren ve vapurla gelmiş olmalı. Eşyalarını, Victoria İstasyonu'nda bıraktığını farkettim.
Albert Swift vit toujours de l'autre côté du ferry?
Albert Swift hala kanalın öteki yakasında mı oturuyor?
Je ne sais pas. Sur le ferry, j'imagine.
Bilmiyorum, Feribotta sanırım,
Pas de ferry pour vous.
Bu gemi sizin için çalışmıyor.
Je dois prendre le train pour Naples, puis un ferry.
Uçağa binip Napoli'ye oradan da gemiyle Ischia'ya gideceğim.
Tenez, encore un ferry qui traverse.
Bak Palisades'e giden başka bir vapur.
C'est le ferry.
O sadece kayık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]