English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Fiance

Fiance tradutor Turco

3,832 parallel translation
Il y a 1 mois, il était fiancé avec Lily, et il était en quelque sorte, obsédé par elle. Il a du y avoir des indices.
Bir ay önce Lily'yle nişanlıydı ve ona çok bağlıydı.
Elle s'est enfuie après l'avoir fiancé au vieux Wellbotttom.
İhtiyar Wellbottom'dan sonra kıza bir haller oldu.
Celui qui était fiancé à la soeur de Spencer?
Hani Spencer'ın ablasıyla nişanlı olan.
Eva : Donc, vous êtes vous même une fiancé maintenant.
Demek artık nişanlın var.
"Fiancé" sonne bien, mais, Je ne sais pas à propos de Francis Maguire.
Nişanlı kulağa çok hoş geliyor ; ama Francis Maguire kısmını bilemeyeceğim.
J'ai juste besoin de parler un instant avec mon fiancé.
- Nişanlımla biraz görüşmem lazım.
J'ai perdu mon boulot, j'ai quitté mon fiancé et je crois que mes seins ont rapetissé de tristesse.
New York'a gelme sebebim olan işi kaybettim. Nişanlımdan ayrıldım ve bütün bu üzüntüler yüzünden memelerimin küçüldüğünden de eminim.
Je suis fiancé.
Ben nişanlandım.
Fiancé?
Nişanlanmak mı?
Attendez... son fiancé a dit qu'elle avait fait une crise de panique.
Durun... Nişanlısı panik atak geçirdiğini söylemişti.
Ce type est son fiancé.
O adam, kadının nişanlısı.
Ton super fiancé est tout seul en haut.
Naomi, yakışıklı nişanlın orda tek başına.
Euh... c'est Harold, mon fiancé.
Kendisi Harold, nişanlım.
Mais je me suis fiancé.
Ama nişanlandım.
- Le fiancé de tante Sarah.
- Sarah Halamın nişanlısı.
- Dieu merci mon fiancé est là bas, vous savez, pour garder un oeil sur lui.
- Tanrıya şükür nişanlım orada, yani, ona göz kulak olmak için.
Voici mon fiancé, Mike.
Oh, bu nişanlım Mike.
Depuis que la maman m'a dit que ton ex-fiancé te trompe tout ce à que je pense est "Pauvre Holly".
Annem nişanlının seni aldattığını anlattığından beri "Zavallı Holly" diye düşünmeden edemiyorum.
Il n'y aucun truc du parfait fiancé qui puisse arrangé ça.
Nişanlının düzeltmek için yapabileceği güzel şeyler yok.
Je suis son fiancé.
Ben nişanlısıyım.
Vous avez vu mon fiancé?
Siz nisanli'mi hic gordunuzmu?
Tu me rappelles mon fiancé.
Bana nişanlımı hatırlattın.
Si vous voulez que votre fiancé revienne, alors vous allez devoir trouver quelqu'un qui le fera.
Nişanlını geri istiyorsan bunu yapacak birini bulman gerekecek.
Laissez-moi parler à mon fiancé.
Nişanlımla konuşmama izin ver.
Je dois rentrer retrouver ma fiancé.
Üzgünüm, Eve nişanlımın yanına dönmem gerek.
Donc on va tout balancer, et ce soir toi et moi nous feront un diner "je sais absolument tout sur ma fiancé."
Bu yüzden eteğimizdeki taşları dökeceğiz, sonra da bunu akşam "Nişanlımın huyunu suyunu biliyorum." yemeğinde kutlayacağız.
J'ai été fiancé une fois moi aussi.
- Ben de bir kez nişanlanmıştım.
Mon ex-fiancé, Wayne, n'avait aucune bonnes manières.
Eski nişanlım Wayne'de görgü denen bir şey yoktu.
Tu es la fiancé de quelqu'un, et je dois respecter ça.
Başkasının nişanlısısın sen, buna saygı duymam lazım.
un huit ou plus, mon frère. Nous sommes fiancé.
- Sekiz ya da üstü olsun, kanka.
Ex-fiancé.
Hayır. - Eski nişanlım.
De mon fiancé.
Nişanlımdan.
Fiancé.
Nişanlın demek.
Ton fiancé?
Nişanlın bu mu?
Votre fiancé, ce rat, était en train de collecter des preuves.
Senin köstebek nişanlın kanıt topluyordu.
Ton père a tué ton fiancé
- Baban nişanlını öldürmüş.
Mon fiancé..
Nişanlım.
Je savais pas que t'était fiancé.
Nişanlı olduğunu bilmiyordum.
J'ai été fiancé avec votre fils.
Oğlunla nişanlıydım.
Pourquoi pas une clause empêchant tout ex-fiancé allemand nudiste de tripoter son strudel sur ton canapé?
O zaman eski Alman çıplak nişanlılar aletini koltuklara sürmesin.
On est pas fiancé.
Vanessa, biz nişanlı falan değiliz.
Son père l'a trouvé, pensant que ça appartenait à son fiancé, et il l'a tué.
Babası da bulunca, bilgisayarın nişanlısına ait olduğunu düşünmüş ve gidip adamı öldürtmüş.
Quand son père a tué son fiancé, elle a changé en quelque chose de sombre et tourmenté.
Babası onun nişanlısını öldürdüğünde, kendisi karanlık ve çarpık bir şeye dönüştü.
Et je vois que tu as amené ton fiancé.
Görüyorum ki nişanlını da getirmişsin.
Je suis ici en train d'attendre ton fiancé.
Nişanlını bekliyorum.
Chris, je te présente mon fiancé, Carl.
Chris, seni nişanlım Carl ile tanıştırayım.
Ah, le fiancé.
- Nişanlısıyım.
C'est mon fiancé.
O benim nişanlım.
Parce que je suis fiancé. Je peux partir planifier des choses. Ok.
Ben artık nişanlıyım ve düğün hazırlıklarına başlayabilirim.
Tu es juste un infect fiancé.
Sadece berbat bir nişanlısın.
- Mon fiancé?
- Nişanlım mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]