English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Filé

Filé tradutor Turco

10,786 parallel translation
Il a filé.
- Kaçıyor.
Un idiot nous a filé les 1800 qu'on demandait, Et Boom, on était à la porte des grands.
Enayinin biri istediğimiz 1800 doları ödemeyi kabul etti ve bum, bum, bum artık işe başlıyorduk.
Le mec t'as filé un ticket de caisse?
Hadi ya, adamdan fiş almış mıydın?
Si j'avais réfléchi, je lui aurais filé la weed. Et tu te serais démerdé toi-même, avec le Fight Club Asiatique.
Akıllı olsaydım, otu ona verirdim,... ve Asyalı dövüş kulübüyle senin uğraşmanı sağlardım.
- Il a filé. - Je t'avais averti, patron.
- Demedi demeyin patron.
Mais elle a filé.
... ama puf diye ortadan kayboldu.
Bulger m'a filé 20 000 pour que je la boucle.
Bulger, susmam için bana 20 bin dolar ödedi.
David, mon petit frère, était censé rester avec moi, mais il a filé en douce deux semaines plus tard.
David'in... Şey yani kardeşimin burada kalması gerekiyordu. Ama iki haftadan sonra, o da, gidenleri aramaya gitti.
Elle m'a filé de la dope.
Uyuşturucu verdi, tamam mı?
Ta nana t'a filé un B.À.T.?
Dur, sevgilin sana izin verdi mi?
On lui file une carte?
Adama kartımızı verelim mi?
On file plein de cartes.
Bir sürü kart dağıtıyoruz.
Il me file 9 000 $ pour une seule chatte.
Bu adam bana fahişenin teki için 9.000 dolar para verecek.
File-moi le fric.
Kasayı boşalt hemen.
Tout, file-moi tout.
Hepsini. Hepsini ver.
File-moi cette bague!
- Ver şu yüzüğü dedim sana.
Rien à branler, file-moi ça.
Anana başlatma şimdi. Ver şu yüzüğü dedim sana.
Rien à battre, file-la-moi.
Umurumda değil. Ver şu yüzüğü.
Le temps file.
Zaman akıyor.
Je file un coup de main.
Yardıma geldim.
Je vous file 50 dollars.
Elli papel veririm.
Tenez, je vous file... 241 dollars. Prenez-les. Je bosserai dur.
Hatta ben size... 241 dolar vereyim.
Un type qui marche au crack file pas 200 $. Il suce des bites pour 20.
Keşler adama iki yüz dolar vermez, yirmi dolara sakso çekerler.
File ça à Kevin, pas à moi.
Hayır. Onu Kevin'a ver, bana değil.
Mais me file jamais un sac plein de fric en public.
Ama bana halka açık yerde para vermeyin.
Si on file tout de suite, ils ne nous verront pas.
Şimdi çıkıp kaçarsak bizi görmezler.
Comme un blanc-bec qui file droit
Yasalara uymaktan başka bir şey bilmem hayatta
- Je file. Pardon.
- Nasılsın?
- D'accord, file-moi ça.
- Öyle olsun. Ver bakalım.
Alors, je prends tout ça et je file.
Şunları alıp gideceğim.
Tout va bien. Je file sous la douche.
- Ben bir duş alacağım, olur mu?
La file peut être longue en cette saison.
- Bu zamanlarda sıra çok uzun oluyor. - Evet, kesinlikle.
On a acheté le Passe Platinum, ça fait coupe-file.
Hayır, kaynak yapmak için platin kart aldık da biz.
Brad nous aidait beaucoup avec la file, la classe, l'association de parents.
Brad hakkında çok iyiydi şeritte bize yardımcı vb sınıfta, PTA ve içinde.
Vos enfants ne sont pas là, alors vous devez refaire le tour jusqu'au bout de la file.
Tamam?
File. Vite.
Çabuk!
Uh, ouais, uh, Emily Faut que je file à ce rendez-vous.
Emily, toplantıya yetişmem lazım.
Je file!
Ben kaçtım!
Vitesse dangereuse. Changements de file dangereux. Vous êtes un danger public.
Tehlikeli hız, tehlikeli şerit ihlali tehlikeli her şey.
Il y a une file de taxis officiels à l'extérieur.
Dışarıda resmi taksi durağı var.
Tapette, file mes clés.
Hey, ödlek! Anahtarlarımı alayım, lütfen!
File-moi la Guard Key.
Bana Koruyucu Anahtarı ver.
On livre les caisses au King, il nous file des outils spéciaux pour le braquage!
Şimdi arabaları King'e götüreceğiz. King de bize özel aletler verecek soygunu yapmamız için.
Il l'a prise par-derrière en file au bal.
Mezuniyette, arka sırada yapmışlardı.
- File comme le vent.
- Rüzgâr gibi git gel.
John, si tu es venu parler de ton héritage, mets-toi en file derrière Wozniak.
John, eğer miras hakkında bir şey duyduysan.. Wozniak'ın ardından sıraya girmelisin.
- Non. C'est fou, comme ça file.
Hayır, kum saatten akıyor.
Brenner, sois gentil, file.
Peki Brenner, bir iyilik yap ve çık, tamam mı?
- Il t'a file beaucoup d'argent.
Çok yetenekli bir adam. Ve sana çok para teklif etti?
- Vous êtes en file?
- Kuyrukta mısınız? Sağ ol. - Siz geçin.
L'alcool est gratuit? C'est quoi, cette file?
Orada bir şey mi veriyorlar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]