Translate.vc / Francês → Turco / Flushing
Flushing tradutor Turco
71 parallel translation
La commission de l'ONU sur la Palestine est arrivée à Flushing Meadows et prépare à présent la recommandation finale.
Birleşmiş Milletler Filistin Komisyonu Flushing Meadow'a ulaştı. Ve şimdi toplantı için son önerilerini hazırlıyorlar.
Sa Sainteté ne reconnaît pas la décision de quelques messieurs âgés de Flushing Meadows, se qualifiant eux-mêmes de Nations Unies.
Efendimiz, Birleşmiş Milletler'in kararlarını kabul etmiyor.
Je pars faire une conférence à Flushing.
Ben gidiyorum. Vlissingen'de konferans vereceğim.
J'ai eu six enfants et la 3e s'appelle Maria... mais cette Marie serait parmi nous à Flushing, afin de vous protéger contre Christine, spécialiste de beauté et sorcière!
Altı çocuğum var ve üçüncüsünün adı Maria ama Christine adındaki güzellik uzmanı cadı yüzünden Meryem, seni korumak için aramıza geliyor, öyle mi?
Achetez à Flushing.
Mükemmel yerler var.
De quel coin de New York viens-tu, mon garçon? - Flushing.
New York'un neresindensin, evlat?
On vient de Flushing, dans le Queens à New York.
Biz Alaskalı değiliz, Flushing'liyiz, ki Flushing Queens'de, o da New York'dadır.
"Had left the flushing..."
"... kızarmış... "
Y a des toilettes à Flushing Meadows.
Hararet Çimenleri.
Elle a dit qu'il était coureur cycliste... et qu'au club de cyclisme à Flushing, il y a eu un service pour lui... et il y avait des fleurs sur le guidon de son vélo...
Onun bir bisiklet yarışçısı olduğunu söyledi. Bisiklet Kulübü onunla çok ilgilenmiş... Bisikleti çiçeklerle falan süslemişler.
Mon plongeon hebdomadaire
Flushing'e yapılan haftalık hac...
Elle ne quitte jamais Flushing.
O asla Flushin'in dışına çıkmaz.
Il va la bannir de Flushing.
Onu Flushing'den kovacak.
Je me suis jurée de quitter Flushing dès que je pourrais.
Olabildiğince çabucak Flushing'i terk etmeye yemin ettim.
Mon père vient de Flushing.
Babam da oralıydı.
Il habite à Flushing.
Flushing'inde yaşıyor.
Ma soeur est secrétaire chez Bulova *, les sanitaires.
Kız kardeşim Flushing'de sekreter.
Vous avez peut-être perdu l'accent, mais nous savons toutes les deux que vous êtes une Grecque de Flushing, dans le Queens, dont le père gérait un fast-food.
Aksanın artık kalmamış ama sen Flushing Quenns'ten Yunan bir kızsın. Babanın da bir lokantası vardı.
Bienvenue chez Burgers coulant.
Flushing Burgers'a hoş geldiniz.
On a un problème. Rendez-vous au Burger coulant,
Bir sorunumuz var, benimle "Flushing Burgers" da buluş.
Tu te souviens quand tu es venue chez Flushing Burger Et que tu m'as fait un discours sur le fait que je pouvais mieux faire.
Flushing Burger'e gelip nasıl daha başarılı olabileceğim hakkında konuştuğunu hatırlıyor musun?
Elle a été horrible avec toi chez Flushing Burger.
Flushing Burger'da sana çok kötü davrandı.
Peut-être que je peux avoir une réduction au Flushing Burgers. Ouvrir des paquets de chips, faire un guacamole pour ouvrir l'appétit.
Belki Flushing Burgerler'den indirimli olarak büyük boy burgerler alıp banmak için bir sos yapabilirim.
Vois si l'un des destinataires de cet e-mail vient de Flushing. Compris.
- Bak bakalım, o e-postayı alanlar arasında Flushing, Queens'te oturan biri var mı?
On a trouvé de la sciure sur son torse. La sciure d'un arbre présent uniquement à Flushing. Et?
Gövdesinde Flushing, Oueens'e özgü bir ağaca ait talaş tozu bulduk.
Tu es le seul de l'équipe de lutte qui vient de Flushing.
- Ne olmuş? - Takımda olup da Flushing, Queens'te oturan tek çocuk sensin.
La caméra infrarouge de l'hélicoptère pourrait nous aider à le dénicher dans Flushing Meadows.
Belki helikopterdeki kızıl ötesi kamera bize onun Flushing Meadows'un neresinde olduğunu gösterir.
Vladimir n'a pas mordu à l'hameçon.
Hedef Flushing'in güneyine döndü.
La cible a tourné à droite à Flushing. Ils sont à 4 km du périphérique.
Jack, 4 km sonra Brooklyn – Queens ekspres otoyolunu besleyici bir hat var.
Quelque chose cloche. Ils se sont arrêtés, mais la voiture roule encore sur Flushing.
Kesinlikle durdular ama benim takip ettiğim araç hala Flushing'in güneyine ilerliyor.
Pas complètement, mais il semblerait qu'il soit dans le Queens près de Flushing Meadow Park.
- Tam değil, ama sanki Queens Meydanı ile Flushing Meadow Park civarında bir yerde.
- Dans un bar de Flushing.
Nerede? Flushing'de bir barda.
- La moitié de Flushing.
- Flushing'in yarısı.
De Flushing.
Ürkmüş gibi duruyor.
Coups de feu au 326 Greentree à Flushing.
Flushing'teki 326. Greentree sokağında silah sesi.
Baz Black, Flushing.
Baz Black, Flushing'de yaşıyor.
Je suis la cousine de Chewey... de Flushing.
Ben Chewey'in kuzeni. Flushing'den.
Flushing, whaou... pourquoi avoir fais tout ce chemin jusqu'ici?
Bu kadar uzakta ne arıyorsun?
Centrale 10-13, coups de feu au 344 Flushing Avenue.
Merkez. 10 - 13. 344 Flushing Caddesi'nde silah ateşlendi. Polis!
À Flushing, c'était les Dragons Verts qui établissaient les règles.
Ve Flushing'de, tüm kuralları Yeşil Ejderler koyardı.
Avec Chinatown prêt à craquer, Flushing récupérait les centaines d'arrivants Chinois.
Çin mahallesinin dikişleri patlayınca Flushing, her ay yüzlercesi gelen Çinlilere memleket olmuştu.
Pourquoi doit-on aller à Flushing?
Flushing. Neden oraya gitmemiz gerek?
Ces types sont tous clandestins et ils bâtissent des empires.
Flushing'de şimdi kaçak göçmenler var ve imparatorluklar kuruyorlar.
Il y a pas mal de grabuge à Flushing qui implique quelqu'un auquel le FBI s'intéresse, un certain Paul Wong.
Flushing'de bir sürü kötü şey oluyor bazıları Bürodaki şüpheli kişileri de içeriyor bu olayların. Paul Wong?
Sans manquer de respect à ces flics, mais s'ils ont un problème à Flushing, c'est leur problème.
Mavili çocuklara saygısızlık etmek istemem ama eğer bu insanların Flushing'deki insanlarla bir sorunu varsa bu onların sorunudur.
Tu pensais à la rive gauche de Flushing?
- Memnun oldum.
Marie, parmi nous... à Flushing?
Meryem bizimle Vlissingen'de mi?
- C'est quel quartier, ça?
- Flushing.
On ne le trouve qu'à Flushing, dans le Queens.
- Kayın söğüt ağacı.
Notre tueur y vit peut-être.
- Flushing, Queens'te rastlanan bir ağaç türü.
Le flic de Flushing dont je vous ai parlé.
- Sana dediğim adamla çalışıyordum.