English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Flux

Flux tradutor Turco

1,328 parallel translation
- Bon flux.
- Güzel akıyor.
J'ai réinitié le flux nutritif, Rygel.
İçsel besin akışını yeniden başlattım, Rygel.
Il nous permettra de scanner des flux de neutrinos associés aux vortex.
Solucan delikleri ile ilişkili nötrino akışları taraması yapma yeteneğimiz artacak.
Les rayons gênent le flux de plasma.
Nötron radyasyonu plazma akışını aksatıyor.
Coupez le flux de plasma.
Plazma akışını kes.
C'est un flux de données comprimé, sérieusement détérioré.
Direk bir bağlantı değil, Kaptan - - sıkıştırılmış bir veri gibi gözüküyor... çok bozulmuş.
J'ai été comprimé dans un flux de données à partir du quadrant Delta.
Bir veri akışına sıkıştırıldım, ve buraya Delta Çeyreği'nden iletildim.
- Des flux de neutrons?
Nötron akımına?
La prochaine fois qu'elle envoie un flux de données, écrivez-moi un petit mot, pour que je sache comment vous allez.
Gelecek sefer veri gönderdiğinizde, bana bir not düşebilirsiniz, böylece neler yaptığını bilebilirim.
Ils sont dans les conduits... et profitent du flux bio-éthérique.
Borulardalar. Biyo-eterik akışla hareket ediyorlar.
Flux plasmagène sur auto.
Plazma akışı otomatikte.
Qu'est-ce que tu fais? - J'essaie de bloquer le flux.
Bırak, bu bana yardımcı olmuyor.
L'équilibre présent apparaît aussi dans les ongles et dans le flux du sang.
Eğitimli bir guru, tırnaklardan ve damarların nabzından kişinin dengesini ya da dengesizliğini anlar.
J'ai également imaginé que c'était peut-être un exercice de patience... auquel il se livrait, consultant dans le noir les textes des anciens, la page noble et ancestrale. Mais dans le flux de ma transe, je ne voyais plus sa douleur... mêlée au respect de la lettre des anciens.
Aynı zamanda bunun karanlıkta eskilerin metinlerine asil ve geçmiş sahifelerine danışmaktan vazgeçtiğimiz bir sabır talimi olduğunu düşündüm ama kendimden geçtiğimde artık ne acısının önemi ne de kadim deyişlere olan saygım kaldı.
Mêlant, dans le bouillon de ce flux le nom salé de la soeur. Le nom perverti d'Ana.
Yavşanotu bir kumaş ve fışkıran çamur kız kardeşimizin tuzlu adını, Ana'nın sapkın adını akan çorbaya karıştırıyor.
Il faut aller avec le flux.
Akıntıya karışmak istersin.
Je sens le flux qui me traverse.
İçimde aktığını hissediyorum.
J'ai tendance à accélérer le flux des informations en étant direct.
Doğrudan konuya girerek bilgi akışını hızlandırmak gibi... bir eğilimim vardır.
Mais ici, le courant est stable et le flux est régulier.
Fakat burada, elektrik iyi durumda. Güzel bir elektrik akışı var.
J'adore les textes, mais aussi la musique et j'adore le flux et je crois...
Sözlerini ayrı seviyorum müziğini ayrı seviyorum. Albümün akışını seviyorum.
Les détecteurs relèvent une forte émission de neutrinos accompagnée d'un flux de gravitons intermittent à trois années-lumière.
Uzun menzilli sensörler, üç ışıkyılı uzakta kesintili çekimsel akışla birlikte sıra dışı nötrino yayımı tespit ediyorlar.
Propulsion activée, flux plasmique stable.
İtiş sistemi devrede. Plazma akışı dengeli.
Non, celui-ci mesure les variations du flux sanguin dans le cerveau.
Bu öyle değil. Bu test beyindeki kan dolaşımı çeşitliliğine bakıyor.
Ça mesure le flux sanguin dans le cerveau émotionnel.
Bu test, beynin duygusal tarafındaki kan dolaşımını ölçer.
L'équilibrage du flux inter espèce est plus délicat que prévu.
Fakat ırklararası değişimi ayarlamak tahmin ettiğimden daha hassas çıktı.
Comme un flux cadencé
Deniz gibi dalgalanarak
Naissance et renaissance Flux et reflux de la force vitale
Doğum ve ölümün hepsi doğal.
Mettez-le dans la chambre à flux laminaire.
Aman Tanrım. Onu özel bir odaya almalıyız.
- Je ne sais pas. - TA à 9. - 2 litres de physio, flux maximum.
- Plakanızı hatırlayabiliyor musunuz?
- C'est bon. Le flux collatéral devrait réduire le risque de paralysie.
Kan akışı felç riskini azaltmalı.
Des questions? Comment régulez-vous le flux de positrons?
Dilityum matrisinizin pozitron akışını nasıl sağlıyorsunuz?
Des éléments perturbent le flux de matière.
Madde alışına karışmış bir şeyler var.
Le flux est restreint sans raison apparente et ça dérègle la moitié des system du vaisseau...
Billy'e arka egzoz çıkışlarını temizlemesini söyle. Evet efendim.
- Naturellement. Je déploie le flux d'amarrage maintenant.
Elbette, doklama ağını açıyorum hemen
Le vaisseau avec lequel vous avez traversé le vortex était équipé contre le flux rantath?
Solucan deliğinin içinden seyahat ettiğin şu gemi... üzerinde faz kalkanı var mıydı?
Si effectivement votre vortex avait varié dans son flux rantath, comme pratiquement tous les vortex, vous n'auriez pas survécu au voyage.
Eğer o solucan deliği en üst akış varyansında kararsız olsaydı, ki çoğu soluğan deliğinde durum böyledir, seyahatinden sağ çıkamazdın
La liquéfaction des tissus a commencé, due a une exposition du flux Rantath lors de la traversée du Vortex.
Doku sıvılaşması başlangıcı Solucan deliklerinin en üst akımlarına maruz kalmanın sonucu
Moya lui transmet des flux nutritifs.
Moya ona besin sağlıyor.
Tu vas bientôt devoir déployer le flux d'amarrage pour récupérer Crichton et Rygel.
Az sonra Doklama Ağını açmalısın, Crichton ve Rygel'i kurtarmak için.
- Nous allons déployer le flux d'amarrage.
Doklama Ağını açmak üzereyiz.
Il est intact, essaie de le récupérer avec le flux d'amarrage.
Bozulmamış görünüyor. Onu getirmeye Çalış, doklama ağını kullanarak.
COMPTEUR DE FLUX TEMPOREL Seigneur, ça remue comme un petit cul.
Rüzgardaki bayrak gibi sallanıyor.
contrôle le flux des équipements...
... tabutIarını, mezarIık aIanIarını...
Ces brûlures me font penser à un flux de tétryons. La base de données borg de Seven parle d'une technologie similaire.
Kaptan'ın Seyir Defter'i, Yıldıztarihi 54827.7.
Talyn, flux d'amarrage sur le module.
Talyn... doklama ağı, o modül üzerine
La radiation, le flux gravitationnel, les remous de ces phénomènes jumeaux...
Radyasyon, yerçekimiyle ilgili değişim, o ikiz tekilliklerin gelgite bağIı kuvvetleri...
Quelque soit son flux d'énergie il diminue rapidement.
Enerjinin sahip olduğu her neyse onu hızlıca kurutuyor
La catalepsie commence quand la vapeur entre dans le flux sanguin.
Buhar kana karıştığında katalizör görevi yapması için.
Cette stimulation s'appelle "flux électrique".
"Elektrik nehri" olarak adlandırılır.
Ces constricteurs magnétiques régulent le flux.
Bir seri manyetik sıkıştırıcıyla pozitron akmını dengeleriz.
On est dans le flux d'amarrage.
Farscape Bir'den Moya'ya, Doklama Ağıyla pozitif temas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]