Translate.vc / Francês → Turco / Fos
Fos tradutor Turco
110 parallel translation
Tu n'as rien fait jusqu'ici.
Şimdiye kadar fos çıktın.
Vous le savez. Il va falloir m'expliquer comment, de meilleur lanceur du monde, il est devenu le plus mauvais?
Beş dakika önce gözleri alev saçarken beş dakika sonra fos çıkmasını açıklarsın belki.
Les recherches du trésor de Dongo demeurent vaines.
Meşhur Dongo hazinelerini bulmak için yapılan araştırmalar fos çıktı.
Ça passera tout seul.
Tamamen fos çıkacak.
Ce n'était pas rien.
Pek fos çıkacağa benzemiyorsunuz.
Je me permets de dissocier notre Eglise de ces religions frivoles et choquantes.
İzninizle burada araya girip bizim kilisemizi bu fos ve çirkin dinlerden ayırmak isterim.
"Moi, le prince Ludwig l'Indestruktible, " détiens fos deux amis
" Ben, Şeytani Prens Yokedilemez Ludvig, iki dostunuzu esir aldım,
Mais... si l'un de fous deux m'indiquait un moyen de... disons... d'afoir agcès à fotre reine, je kommuerais fos peines en prison à perpétuité.
Ama beyler, bana Kraliçenize erişebilmemin bir yolunu söyleseydiniz,... ölüm cezanızı, ömür boyuna çevirebilirdim.
Fos gardes mourront de leur belle mort, mais leurs fils les relaieront pour fous choyer.
Bu muhafızlar nihayetinde yaşlılıktan ölseler de, evlatları ihtiyaçlarınızı karşılayacaklardır.
- Bonsoir. Si je fois les Gorbals, je transmettrai fos Amitiés.
Eğer Bay ve Bayan Gorbals ile karşılaşırsam, selamlarınızı iletirim.
Durant fotre bref Zéjour, je veux étudier fotre Ezprit, fos Kalembours et fos Gags komiques qui parlent toujours de Pets!
Bu kısa kalışınız süresince, zekanızı, nüktelerinizi ve yellenmekle ilgili komik esprilerinizi öğrenmek için dört gözle bekledim.
Je define votre folle Angoizze à fos Fizages qui z allongent.
Uzun pisliğini çıkartırken ne kadar acı çekeceğini anlatabilirim sana.
Tu ouvres le tiroir du milieu et les autres suivent?
Ortadakini açıyorsun, fos çıkıyor. - Evet. - Belki.
Le plan Vanessa a foiré.
Vanessa fos çıktı.
C'est un rigolo.
Adam fos.
- et son traiteur l'a lâchée.
Catring şirketi fos çıkmış ve...
Espèce de one-hit wonder.
Fos çıktın.
Toi aussi tu déconnes.
- Sen de fos çıktın, kızım
- Si! Vous êtes tous complètement jetés.
- Bence hepiniz fos çıktınız.
Adieu l'alibi de Winfield.
Winfield'ın şahidi fos çıktı.
C'était une fausse alerte.
Ama fos çıkmıştı.
Là, c'est peut-être différent.
Evet, ama bu seferkinin de fos olduğu anlamına gelmiyor.
Toute la théorie du Falafel Hut était fausse.
Sanırım senin Felafel teorin fos çıktı.
Ce qui signifie qu'aucun d'eux ne va pondre un oeuf. Quoi?
Yani bunların hepsi fos çıktı.
D'abord, les trafiquants, ensuite, l'amant.
Önce uyuşturucu satıcılarını suçladı. O fos çıkınca,... -... sevgilisi var dedi.
Le témoin oculaire l'a laissé tomber.
Şahit fos çıktı.
Abumchuk, c'est du baratin.
Abumchuk fos çıktı.
Elle n'a rien trouvé non plus.
Orası da fos çıktı.
- Les preuves étaient faussées!
Kanıtın fos olduğundan haberim bile yoktu!
Je les comprends pas et ils marchent jamais.
Onlara hiç kafam yatmıyor! Hepsi de fos çıkıyor!
L'adresse de l'expéditeur ne correspond à rien.
İade adresi de fos çıktı.
Mais si le capitaine pose problème,
Ancak kaptan fos çıkarsa, o zaman alarmı çalıştırıp duyuracak demektir.
L'entreprise que j'ai achetée, les affaires que j'ai commencées, ça a foiré.
Satın aldığım şirket, kurmaya çalıştığım yeni iş fos çıktı. - Ne?
Peut être un peu au tessus de fos moyens.
Sizi biraz aşabilir.
Le canon s'est révélé être un pétard mouillé.
Sarışın bomba biraz fos çıkmaya başladı.
Les chefs savent.
- Patronlar fos olduğunu biliyor.
Cette transaction doit se terminer ce matin... et je te tuerais de mes propres mains.
Bu anlaşma fos çıkarsa seni kendi ellerimle öldürürüm.
Rien!
Fos!
Qu'est-ce qui fait qu'un universitaire ou un groupe d'universitaires fera des progrès révolutionnaires alors que d'autres échoueront?
Bir akademisyene ya da bir grup akademisyene diğer akademisyenler fos çıkarken devrim yaptıran şey nedir?
- C'était plus une queue de poisson.
- Biraz fos çıktı.
Tu as déjà été sûr de quelque chose qui finalement était faux?
Hiç gerçekten emin olduğun bir şeyin fos çıktığı oldu mu?
Pour mes serments, mes croyances, j'en suis réduit à néant.
Söylediğim ya da inandığım her şey fos çıktı.
Plouf!
- Tabii Virge. Foş diye!
- Plouf!
- Foş diye yüzmeye!
( "frog" pour "Fox" )
Bir 20th Century Foş yapımı :
Va à Fosse-sur-Mer.
Fos-sur Mer'e git.
Aucune coordination, ce con!
Adam fos çıktı!
Elle pouvait plus retenir sa respiration.
Daha fazla nefesini tutamıyordu ve foş!
Youpi...
Foş, foş, foş.
Pigé?
Foş!
Plouf!
Foş!