Translate.vc / Francês → Turco / Francois
Francois tradutor Turco
1,458 parallel translation
Oui, et je pense qu'un petit cadeau à François Pignon ferait bien dans le tableau! C'est tout.
Francois Pignon'a bir hediye vermek akıllıca olur!
François?
Francois?
Bonne fête, François!
Mutlu yıllar, Francois.
François Pignon?
Francois Pignon?
Ah, entrez, mon p tit François, asseyez-vous!
Sevgili Francois, otursana!
Oh, arrête, François.
Yapma Francois.
François Duguay a été tué hier soir. On l'a assassiné.
Francois Duguay dün gece öldürüldü.
François Duguay s'est fait tuer hier et vous, vous êtes en danger.
- Francois Duguay dün gece öldürüldü. Ve sen de tehlikedesin.
Il manipulait François Duguay.
Arkadaşın Francois Duguay'ı kullanıyordu.
Mais personne n'a manipulé François.
Nasıl yani, kimse Francois'ı kullanamaz.
Il vous a dit qu'lvanic était à Paris?
Sana İvaniç'in Paris'te olduğunu Francois söyledi değil mi?
- Et avec Jean-François, ça va?
Jean-Francois işle her şey yolunda mı?
- Tu me fous vraiment dans la merde.
Sıkıntı yaratma. Jean-Francois'a beni buradan aramasını söyledim.
Je suis clair comme de l'eau de roche, je m'appelle Jean-François.
Kafam yerimde benim. Adım Jean - Francois.
Je me revois encore, accompagnant le Chevalier au repaire secret de Jean-François de Morangias, où la Bête attendait sa dernière heure.
Kendimi hala şövalyenin yanında yaratığın son nefesini vermeyi beklediği, Jean-François de... Morangias'ın gizli yuvasına ilerlerken görürüm.
Jean-François avait rapporté d'Afrique une bête étrange qui avait mis bas.
Jean-François Afrika'dan garip, bir çeşit yaratık getirmiş. Sonra hayvan doğurmuş.
Oui, c'est moi, François. J'ai eu ton message en rentrant.
Benim, mesajını aldım.
C'est la Saint-François, jeudi.
- Perşembe onun doğum günü.
La Saint-François?
- Öyle mi?
Comme vous le savez, François, samedi prochain, c'est la Gay Pride.
Bileceğiniz gibi, önümüzdeki cumartesi Gay Resmi Geçit Günü.
Je comprends votre timidité, François.
Yani utanıyorsun :
Je vais vous laisser, François, mais j'aimerais bien avoir une réponse rapidement.
Bir cevap istiyorum, hemen.
Qu'est-ce que c'est que cette histoire, François?
Nedir bütün bunlar?
Est-ce qu'on peut se voir, François?
Buluşabilir miyiz?
Je t'appelle pour te dire quel soir. A demain, François!
Hangi gece olduğunu söylemek için yarın ararım.
C'est promis, François.
Söz.
François!
Çok pembe.
Je me sens mal, François.
Kötü hissediyorum.
Alors que le monde entier attendait une intervention militaire, le prèsident français François Mitterrand a atterri à Sarajevo, une ville déjà en état de siège.
Tüm dünyanın askeri müdahale beklediği bir anda Fransız lider Mitterand kuşatma altında olan Saraybosna'ya geldi.
Je fais partie de l'ordre franciscain créé par saint François.
St. Francis tarafından kurulan Franciscan tarikatındanım.
Parlez-moi de ce saint François.
Bana St. Francis'den bahset.
C'est saint François donnant son manteau aux pauvres.
Bu, St. Francis ceketini fakirlere verirken.
Et toi, François, t'as plus grande peine de cœur.
- Ve en büyük kalp ağrın. - Ben kalp doktoruyum.
- François d'Assise.
- Francis of Assisi. - Francis of Assisi.
François cherche ses lunettes de rechange.
- François babanın yedek gözlüğünü arıyor.
Tes connaissances ne serviront pas.
- Üzgünüm. Üzgünüm. Ama sana ihtiyacımız var François.
C'est à toi seul de décider.
François bu konuda kararını kendin vermek zorundasın.
Désolé, ça n'existait pas à l'époque.
- Üzgünüm François o zamanlar gözlük yoktu.
- Où est François?
- François nerede?
Où est François?
François!
Mais il est mort! - Qu'est-ce que tu fais?
- François, ne yapıyorsun?
- C'est impossible.
- François, bunu yapamazsın.
Promis. Ça va aller...
- François, her şey yolunda, tamam mı?
François, milord.
François Lordum.
- Ça signifie...
- Sus François.
- Ne perdons pas les autres.
- Ötekilere dikkat edin. Adi herifler François'i öldürdüler.
C'est celui de François.
- François'in kanı.
François?
François.
"... leurs enfants chéris Katerine, "Christophe, et François." Cher François...
Katherine, Christopher ve François'nın anne ve babası.
" Aux amis qui m'ont survécu :
Sevgili François beni kurtaran dostlarıma.
C'est mieux comme ça, François.
- Bırak öyle kalsın, François.