Translate.vc / Francês → Turco / Frères
Frères tradutor Turco
10,045 parallel translation
Célébrons, mes frères, ce jour de joie!
Bugünü kutlayalım kardeşlerim!
Mon père est parti à ma naissance. Ma mère avait trois jobs, j'ai élevé mes deux frères.
Babam ben doğduktan hemen sonra gitmiş, annem üç işte çalıştı ve iki kardeş büyüttüm.
Tu as des frères et sœurs?
- Kardeşin var mı?
Nous sommes plus gros que les frères Koch. - Avez-vous entendu parler d'eux?
Koch Kardeşler'den daha büyüğüz.
Lucy est ma sœur, cela fait de ces Humanichs mes frères et sœurs.
Lucy benim kız kardeşim bu da bütün yeni Humanich'leri benim kardeşim yapar.
Tu as des héritiers pour conserver la couronne une fois mort. Tes frères.
Gittiğinde yerine geçecek varislerin var.
D'habitude les gens ne fusionnent pas avec leurs frères et soeurs non plus.
İnsanlar genelde kardeşleriyle güçlerini de birleştirmezler.
Code des frères.
Tamam, anladım.
Trois frères.
Üç erkek kardeşim vardı.
J'aurais dû laisser les frères machettes couper la tête de mon pote.
Bunu biliyorsun değil mi? Üzgünüm siz kesici kardeşlerin dostumun kafasını kesmesine izin vermeliydim.
Votre père aurait mal réagi si Thorvin Hampton lui avait dit qu'ils étaient demi-frères?
Sence Thorvin Hampton ona üvey kardeşi olduğunu söyleseydi kötü tepki verir miydi?
- Les frères Grimm?
Brothers Grimm'deki gibi mi?
Je veux dire, ils sont les frères de quelqu'un, tu vois? - Voire père?
- Yani, onlar da bazılarının ağabeyi, anlarsın ya?
Ses "pères", ses "frères", ils ont élu l'enfoiré qui a commencé ça.
Bu "babalar", bu "ağabeyler", bu işi başlatan şerefsizi yönetime getirdiler.
" Nos frères sont toujours en désaccord.
Kardeslerimizin hâlâ arasi açik.
Toi et tes frères et soeurs êtes forts, et pourtant l'attaque sur vous montre que vous n'êtes pas complètement invulnérable.
Sen ve kardeslerin oldukça güçlüsünüz. Ancak size yapilan saldirilar gösteriyor ki tamamen zarar verilemez degilsiniz.
Parce que tu es mon vrai héritage, Ryan, et j'avais besoin que tu le saches, et maintenant que tu... as admis que nous étions comme des frères, je peux mourir, en sachant que je vivrais
Çünkü sen benim mirasımsın, Ryan ve bunu bilmen gerekirdi. Ve şimdi sen kardeş olduğumuzu kabul ettiğine göre seninle yaşayacağımı bilerek ölebilirim.
Mes frères, mes soeurs...
Kardeşlerim...
Frères.
Kardeşlerim.
Nous sommes vos frères, vous sœurs...
Biz sizin kardeşleriniziz...
Je suppose que tes frères aiment beaucoup la boîte.
Sanırım kardeşlerin klübü baya seviyorlar.
Je demande à mes frères de laisser ma femme tranquille, de ne pas porter plainte contre elle, de respecter ma dernière volonté, de tout lui laisser.
Tüm kardeşlerimden karımı rahat bırakmalarını istiyorum. Ona karşı şikâyette bulunmayın. Ve son isteğime riayet edip her şeyi karıma bırakın.
Les frères de la fille sont allés le voir pour l'intimider, mais il ne lâchait pas.
Kızın ağabeyleri onu birkaç kere dövdü ama adam niyetinden vazgeçmedi!
J'aimerai pouvoir voir l'expression sur les visages de tes frères quand ils le découvriront.
Keşke bunu öğrendiklerinde kardeşlerinin suratında oluşacak ifadeyi görebilsem.
Le système correctionnel américain a été construit sur le dos de nos frères, nos pères et nos fils.
Amerikan ceza sistemi kardeşlerimizin... babalarımzın, oğularımızın sırtına yüklenmiş durumda.
On est frères.
Kardeş sayılırız.
On est pas frères.
Kardeş falan değiliz.
On est pratiquement frères, tu te souviens?
Neredeyse kardeş sayılırız, unuttun mu?
Ils disent que les frères et soeurs sont les amis que Dieu t'a donné, les seuls qui peuvent voir la personne que vous êtes réellement à l'intérieur.
Kardeşlerin, Tanrı'nın kuluna ikramı arkadaşları ve içindeki insanı hakkıyla görebilen kişiler oldukları söylenir.
Sarah Essen et neuf de vos frères ont été tués dans cette maison. Dans notre maison!
Sarah Essen ve 9 kardeşiniz burada öldürüldü.
Conduis-moi chez les frères Pike.
Beni Pike Kardeşler'e götürmen lazım.
Moi et mon gorille, on vient pour affaire. Tes frères sont là?
Ben ve evcil gorilim iş için buradayız.
Nos frères traversent l'océan en ce moment-même.
Kardeşlerimiz şimdiden okyanusu geçiyor.
Emmène-moi voir les frères Pike.
- Beni Pike kardeşlere götürmen lazım.
Ses frères l'ont récupérée.
Abileri aldı onu.
Les frères Pike?
Pike kardeşler mi?
Le problème c'est que tu voulais laisser tomber tes frères.
Sorun şu ki kardeşlerini arkada bırakıp kaçmaya çalıştın.
Je sais ce que tu as fait à tes frères.
Bridgit, kardeşlerine yaptığını biliyorum.
Je sais ce que tes frères t'ont fait subir.
Kardeşlerinin sana neler yaptığını biliyorum.
Ce sont ses frères qui l'ont conduite à ça.
Kardeşleri yaptırdı bunları ona.
L'arrivé des frères est imminente.
Kardeşlerimiz gelmek üzere.
Bienvenue, frères.
Hoş geldiniz kardeşlerim.
L'arrivée des frères est imminente.
Kardeşlerimiz gelmek üzere.
Nos frères traversent l'océan en ce moment même.
Kardeşlerimiz okyanusu geçtiler bile.
Oui, mes frères, c'est à vous.
Evet kardeşim, hepsi senindir.
Terry, voici Sam, mon petit frère du programme Grand Frères de Brooklyn.
Terry, bu Sam. Brooklyn Kardeşlerindeki kardeşim.
Vos soldats d'élite auront du mal à attaquer leurs frères d'armes. Je vais donc envoyer mes hommes à l'assaut.
Özel kuvvetlerinizin kendi halkına saldırmasının zorluğunu düşünerek sizin yerinize kendi adamlarıma operasyon yaptıracağım.
Frères, bon retour!
Kardeşlerim, hoş geldiniz!
C'étaient des frères d'armes et il avaient confiance en toi.
Onlar senin silah arkadaşlarındı ve sana güveniyorlardı.
Des frères d'armes.
Artık takım arkadaşıyız, kardeşiz, yoldaşız.
Tu es le meilleur des frères.
Dünyadaki en iyi kardeş sensin.