Translate.vc / Francês → Turco / Fui
Fui tradutor Turco
2,326 parallel translation
J'ai fui.
Kaçtım!
Pourquoi avoir fui?
O zaman neden kaçtın?
J'ai fui tant que j'ai pu.
Kaçtım işte! Hâlâ fırsatım varken...
Vous avez fui?
Sende mi evden kaçtın? Evet.
Je t'ai prise dans mes bras et j'ai fui.
Julia'yı alıp canımızı kurtarmak için kaçtım.
Les moines trappistes ont commencé à brasser ça après avoir fui la révolution française. Sans rire.
Ruhbanlar bunu, Fransız devriminden kaçtıktan sonra tasarlamışlar.
- Pourquoi t'as fui?
- O zaman neden kaçtın?
On sait pourquoi vous avez fui, mais on doit parler d'autre chose.
Neden kaçtığınızı biliyoruz ancak şu an sizinle konuşmam gereken konu bu değil.
Agent, je ne m'oppose pas à un peu de courtoisie professionnelle, mais votre homme a ignoré une demande de mon officier, et a fui.
Dedektif, profesyonel hoşgörüye karşı değilimdir ama adamınız memurumun makul bir talebini görmezden gelip olay yerinden kaçıyor.
Ils ont fui en courant ou quoi?
Koşarak mı kaçtılar?
Ils ont fui tous les 3 en moto.
Üçü motora bindi, kaçtı!
Si elle est maline, elle a fui le pays.
Aklı varsa ülkeden kaçar.
Et après j'ai maté ce minable, et il m'a fui du regard.
O eziğe baktım benden gözlerini kaçırdı.
- J'ai fui.
- Ama kaçtım.
- J'ai fui.
Kaçtım zaten.
A fui durant le transfert vers le centre de réfugiés.
Gözaltı merkezine nakli sırasında kaçmış.
Il n'a pas respecté la loi, a trahi sa famille et a fui notre pays.
Yasayi çignedi, ailesine ihanet etti ve vatanimizdan kaçti.
- Par où il a fui?
- Nereden kaçmış?
- Jaime a fui la ville
- Jaime şehre kaçtı.
Elle a fui pour se marier.
Sevgilisiyle kaçmış.
Price s'est évadé, a tué quelqu'un, a fui dans une des ses propriétés et a tout brûlé?
Yani Price hapisten kaçıyor, birini öldürüp kendine ait bir yeri yakıyor?
- Alors, vous avez fui. - Non.
- Ben de kaçtım.
Pourquoi n'as-tu pas fui?
Neden kaçmadın?
J'ai fui.
Ben bıraktım.
Quand mon avocat lui a tenu tête, elle a fui.
Çünkü avukatım ona karşı durduğunda ezilip büzüldü.
Il a fui.
Ve o kaçtı.
Il a fui et ce fut une vraie pagaille.
Bu kaçtı ve çok kötü oldu.
J'ai fui aussi.
Evden kaçmıştım.
Tout comme dans l'épisode du bal, il a fui, mais il est revenu la tête haute et a souri.
Tıpkı balolarının olduğu bölümdeki gibi, Önce kaçtı ama hemen sonra döndü. Başı dik sahneye çıktı ve gülümsedi.
Si vous étiez née là-bas, vous auriez fui le pays.
Siz olsaydınız siz de orayı terk ederdiniz.
Probablement le conducteur qui a fui après l'accident.
Evet ve bahse girerim kazadan sonra kaçan o adamdir.
Elle a fui la mafia russe avec 14 millions de dollars.
Şehir efsanesi sanıyordum onu. 14 milyon dolarla birlikte Rusya Mafyasından sıvıştı.
Que tu as accepté la défaite et que tu as fui?
Yenilgiyi kabul edip geri geldiğini mi?
Elle a fui sans chaussures ni dessous, et ça m'inquiète.
Ayakkabısız ve iç çamaşırsız kaçmış ve bu beni endişelendiriyor.
- Ça a fui la lumière.
- Ateşi görünce kaçtı. - Atları hazırlayalım.
Elle nous a peut-être... probablement fui.
Bizden kaçmış olabilir.
Qui, ici, n'a jamais fui?
Ama bu odadaki kim daha önce hiç kaçmadı ki?
Elles étaient prisonnières, elles ont fui.
Her nerede tutuluyor idiyseler, - kaçmışlar.
Son ex-femme, Tammy, est venue, et il a flippé et a fui.
Eski eşi Tammy geldi ve korkudan kaçtı.
Donc vous avez fui et nous avez laissés nous défendre seuls.
Yani sen de uçup bizi bir başımıza bıraktın.
Pourquoi avoir fui?
Bizden ne diye kaçtın peki?
Et il a fui quand on a pris la photo.
Bunun yanında, polislerin fotoğraf çektiğini görünce oradan uzaklaşmış.
Elle a fui dans la ruelle au lieu de vous obéir. Vous ne la faites pas inculper?
Durmasını söylemenize rağmen o ara sokakta sizden kaçmış ama herhangi bir şikayette bulunmamışsınız.
Les agents Dunham et Lee cherchent le garçon qui a fui la scène de crime.
Ajan Dunham ve Lee olay mahallinden kaçan çocuğun peşine düştü.
J'ai fui toute ma vie.
Bütün hayatım boyunca bir şeylerden kaçtım.
J'ai fui.
Kurtulmayı başardım.
J'ai fui.
Kaçtım.
Et on a fui pour rester en vie.
Daha sonra da hayatımız pahasına oradan kaçtık.
Sauf si elles ont fui.
Tabii kızlar kaçmadıysa.
J'ai fui.
Sadece oradan kaçmak zorundaydım.
Les classes A et B existent mais avec des noms différents. j'ai quitté l'école. alors j'ai fui.
En yükse puanı aldığın için iyi olduğunu mu düşünüyorsun? Aynen. Çünkü inat kaybedenlerin kullandığı mazerettir.