Translate.vc / Francês → Turco / Gitti
Gitti tradutor Turco
47,642 parallel translation
Comment était ta conférence sur l'énergie à Cleveland?
- Kesinlikle. Eee, Cleveland'daki enerji konferansı nasıl gitti?
Elle a tenté quelque chose et ça a mal tourné?
Harekete geçmesi gerekti de işler ters falan mı gitti?
J'étais chanceux.
Şansım yaver gitti. Hepsi bu.
Quand on en a parlé, elle est partie.
Bundan bahsettiğimiz an, gitti.
Où est-il allé?
Nereye gitti peki?
Il a foncé direct sur Anthony.
Direk olarak Anthony'ye gitti.
Ma sœur est partie, disparue, à cause de ce que vous avez fait à l'Hindenburg.
Kızkardeşim gitti, ortadan kayboldu... "Hindenburg" da yaptığın birşey yüzünden.
Où sont partis Esther, Peter, et le petit Pie?
Esther, Peter ve küçük Pius nereye gitti?
Chanceux?
Şansınız yaver mi gitti?
Chanceux!
Şansım yaver gitti!
Tu aimes ça?
Hoşuna gitti mi?
Elle est partie?
Kız gitti mi?
C'est parti.
Gitti bile.
Quand Cormac est parti à Luray, Todd l'a suivi.
Cormac Luray'e gidince Todd da peşinden gitti.
Il a été assassiné.
Cinayete kurban gitti.
Non, elle est partie.
Hayır, gitti artık.
Alors elle s'est tirée.
Sonra gitti.
Ce bâtard froussard s'est tiré.
Alçak piç kaçıp gitti.
Elle est partie.
İyi de o gitti.
- C'était comme un génie.
- Cin gibi gitti.
Tu dois bien savoir quand exactement Marcus est parti.
Oğlum, Marcus buradan tam olarak ne zaman gitti bilmem lazım.
Un vétéran a cambriolé une bijouterie sur Brentwood ce matin après que son entretien dégénère.
Bir gazi bu sabah iş görüşmesinden sonra... kuyumcuyu soydu ve güneye gitti.
Donc, il a fait plus que toi.
Yani senden daha fazla göreve gitti.
Et comme ton approche "face à face" fonctionne?
Peki birebir yaklaşman nasıl gitti?
Il est allé directement vers Anthony.
Direk Anthony'nin yanına gitti.
- Elle a été voir Flynn immédiatement.
- Direk Flynn'e gitti.
Prêt à y aller?
İyi gitti mi?
Elle est partie avec un autre gars.
O gitti, Ed, başka bir adamla.
Alors, comment ça va?
Nasıl gitti?
Flynn est parti. Au 2 Mars, 1836.
Flynn 2 Mart 1836'ya gitti.
Donc, il est allé vers un de vos associés pour essayer de vous fuir, et ça ne vous alerte pas?
Ne yani senden kaçmaya çalışırken senin iş arkadaşlarından birine gitti.
Comment ça s'est passé avec Freddy?
Dün gece Freddy ile nasıl gitti?
Que s'est-il passé avec Freddy hier?
Freddy olayı nasıl gitti?
Rien, je te l'ai dit, ça s'est bien passé.
Bir şey yok, sana dedim.İyi gitti.
Où est-elle allée?
Nereye gitti?
Ma mère était la première.
İlk annem gitti.
- Comment va ton projet citoyen?
- Vatandaşlık bilgisi ödevin nasıl gitti?
Je ne comprends pas.
- Anlamadım gitti.
- Ça te plaît?
- Hosuna gitti mi?
- Non, j'ai adoré. Je suis là pour ça.
- Hayir, hosuma gitti.
- Tes amis sont partis.
- Arkadaslarin gitti.
- Ça me plaît.
- Hosuma gitti.
Jâ € ™ avais cette super semaine de planifiée, et tout sâ € ™ empirait, alors jâ € ™ ai coupé court au voyage.
Bu hafta sonunu harika planlamıştım ve sonra her şey ardı ardına kötü gitti ve.. ... seyahatimi erken bitirdim.
Il a savouré de la voir paniquer où c'était du à son inexpérience?
Dehşet ve panik yaşamasını izlemek hoşuna mı gitti...
Le signal est désactivé.
Sinyal gitti.
Son homme de main est allé le rejoindre au Lodge, c'est un bar.
Adamı onunla Lodge'da buluşmaya gitti. Bir bar.
- Il est parti.
- Gitti.
Reddington et Dembe y vont.
Reddington ve Dembe peşinden gitti.
Notre première piste et Reddington m'a laissée là littéralement entourée de gardes armés.
Bulduğumuz ilk iz ama Reddington beni geride bırakıp silahlı adamlarıyla gitti.
Comment ça a été avec les affaires internes?
İç işleriyle nasıl gitti?
Pour le désensibiliser. Et ça s'est super bien passé.
Ve çok güzel gitti.