Translate.vc / Francês → Turco / Goren
Goren tradutor Turco
6,615 parallel translation
Tu assimiles cette victime maltraitée par les animaux à un rodéo.
Bu kurbanı, rodeoda şiddet gören hayvanlarla eş tutuyorsun. Oldukça akıllıca.
Donc nous allons frapper le torse pour voir si nous pouvons recréer le profil de force trouvé sur les os endommagés.
Yani zarar gören kemiklerdeki kuvvet profilini tekrar canlandırmak için üst vücuda saldıracağız.
D'autres témoins de la bagarre?
Müşterilerden kavgayı gören oldu mu?
Il y a des forces en action qui voient un grand intérêt à nous laisser faire notre travail.
Bizim sadece işimizi yapmamızda büyük bir değer gören bazı güçler iş başında.
Vous nous avez dit qu'un témoin l'avait vu lui tirer dessus.
Kardeşimi vurduğunu gören biri vardı.
Toutes les caméras axées sur l'héliport étaient hors-service.
Helikopter alanını gören bütün kameralar bozukmuş.
Elle a disparu. Vous êtes le dernier à l'avoir vue.
O kayıp, son gören kişi de sensin.
Ça fait si longtemps.
Yüzünü gören cennetlik.
On doit s'assurer que personne d'autre n'a été blessé!
Başka zarar gören olup olmadığına bakmalıyız.
N'importe qui qui me voit bouger sait que je suis un bon danseur!
Hadi ama! Hareketlerimi gören herkes harika dansçı olduğumu anlar.
Donc appelle-moi si qui que ce soit le repère, et ensuite nous pourrons naviguer dans le système de surveillance.
Bu yüzden onu gören olursa haber ver biz de kameraların etrafından dolanırız.
Tu ne l'as pas vu?
Adamı gören oldu mu?
C'était Bart qui... a vu tout ce que tu as fait.
O kişi Bart'tı... yaptığı herşeyi gören.
La journaliste qui a vu l'autre bête?
Diğer canavarı gören muhabir?
Tu dois remplacer une partie de ce contre-plaqué.
Şu zarar gören kontrplakların bazılarını değiştirmelisin.
Mais... on n'a jamais revu Emil.
Ama Emil'i bir daha gören olmadı.
Quelqu'un a vu Dell?
Dell'i gören oldu mu?
Quelqu'un t'a vue?
Buraya geldiğini gören oldu mu?
Carson dit qu'un témoin a vu cet homme mourir.
Carson, o adamın öldüğünü gören bir şahidin ortaya çıktığını söyledi.
D'autres personnes l'ont vu?
- Bunu, başka gören birisi var mı?
J'étais le seul à l'avoir percé à jour.
Çünkü bu saçmalığı gören tek kişi bendim.
Je ne comprends pas. Ces foutus satellites là-haut peuvent tout voir, jusqu'à notre trou du cul.
Anlamiyorum yukarida herseyi gören uydularimiz var,
Toi tu es du genre à rêver beaucoup. Parfois.
- Sen çok sık rüya gören tiplere benziyorsun.
Quel plaisir de te voir.
Yüzünü gören cennetlik.
Vous, vous restez ici. Quelqu'un a vu Madison ici.
Madison'u burada gören bir görgü tanığımız var.
Je veux être la première à voir ce qui ne va pas chez elle.
Bunda ne sorun olduğunu gören ilk kişi olmak istiyorum.
Max prétend qu'il était sorti se balader lors du meurtre, il nous faut donc un voisin pour en témoigner.
Max, cinayet esnasında dışarıda yürüdüğünü iddia ediyor. Onu gören bir komşuya ihtiyacımız var.
Ou que tu es un classique élitiste qui pense que si tu n'es pas allé dans une Ivy tu es en dessous?
Yoksa Sarmaşık Ligi'nden bir okula gitmeyen herkesi altında gören sınıfçı seçkinlerden misin?
Personne ne l'a revu depuis.
Yakın zamanda kendisini gören de olmamış.
Personne ne l'a vu récemment non plus.
Evet, yakın zamanda kendisini gören de olmamış.
Devrait-on déceler une pointe de jalousie?
Gören de kıskanıyorsun sanar.
Je suis le gars qui voit à travers vos conneries.
Ben senin saçmalıklarını gören kişiyim.
La famille, les amis, le respect, le jugement d'un Dieu omniscient, en estimant que ça vaut le coup?
Aileni, dostlarını, saygını her şeyi gören Tanrı'nın hükmünü ve bunun için değer diyebilir misin? Evet.
Qui a vu la tarte que j'ai mise sur le bord de ma fenêtre?
Pencere kenarında soğumaya bıraktığım turtayı gören oldu mu?
Trouver son âme sœur, une personne qui voit le monde comme tu le vois, qui rit aux mêmes choses que toi, et... qui veut les choses que tu veux.
Ruh eşini bulmak dünyayı senin gözünden gören birisi senin güldüğün şeylere gülen ve senin istediklerini isteyen birini bulmak.
Nous avons des témoins qui disent vous avoir vu à sa fête.
Seni partide gören tanıklarımız var.
En venant... Est-ce que vous avez vu des trucs?
İçinizde gelirken bir şey gören oldu mu?
Tu es le seul qui a vu du bon en moi.
Beni iyi gören tek kişi sensin.
Mais ça aurait pu venir de n'importe laquelle des 50 personnes qui vous ont vus vous parler.
Ancak sizi öyle gören diğer 50 kişi de olabilirdi.
Je pensais qu'au moins une personne aurait vu Darius et Miller Beck dans la même pièce.
Darius ve Miller Beck'i birlikte gören en az bir kişiyi... Denver'da bulabileceğimi düşündüm.
Père, vous devez savoir, un prisonnier torturé confessera n'importe quoi pour arrêter la douleur...
Baba, sen de biliyorsundur, işkence gören bir mahkum acıyı nihayet erdirmek için her şeyi itiraf eder...
Mais, tu te trompe grossièrement sur mes facultés si tu me crois assez bête pour avalez les premières effusions souffreteuses qui viennent invariablement des lèvres tourmentés.
Lâkin... işkence gören dudaklardan dökülen acı nidalarını gerçek kabul edecek kadar ahmak olduğumu sanıyorsan, kabiliyetlerimi fazlasıyla yanlış değerlendiriyorsun demektir.
D'après nous... Vous êtes la dernière personne à avoir vu Mehar Sethi en vie.
Şimdi, söyleyebildiğimiz kadarıyla, Mehar Sethi'yi canlı gören son kişi sizsiniz.
Alors Malcolm Miller était la dernière personne a avoir vu Nicholas en vie.
Yani Malcolm Miller, Nicholas Bennett'i canlı gören son kişiydi.
On a des aveux, on a un témoin qui l'a vu quitter la maison du gouverneur cette nuit-là.
Millet, elimizde itiraf, ve ayrıca onu o gece valinin evinden arabayla çıktığını gören bir görgü tanığımız var.
Le dernier à l'avoir vue en vie était un grand mec blanc.
Şöyle ki, onu hayatta gören son kişi büyük bir beyaz adammış.
L'un d'entre vous a vu Kai? - Kai?
Kai'yi gören oldu mu?
Quelques jours plus tard, deux agents du Dai Li sont sortis de nulle part et l'ont emmené Personne ne l'a vu depuis.
Bir kaç gün sonra, iki Dai Li ajanı birden bire ortaya çıkıp onu götürdüler. Bir daha onları gören olmadı.
Personne ne l'a revue depuis.
O günden beri onu gören olmadı.
Quelqu'un a vu Beifong?
Şef Beifong'u gören var mı acaba?
Toute chair frémit à cette vue.
Bunu gören tüm bedenler titriyor.