Translate.vc / Francês → Turco / Granité
Granité tradutor Turco
136 parallel translation
Extra-fin, semi-extra-fin ou opaque? Granité!
Transparan mı, yarım transparan mı, yoksa opak mı?
- Ça, c'est une phrase de Rory. Et Lorelai connaît votre glace préférée? - Oui, granité chocolat mais je lui ai dit...
Evet, mesela onlarla pizza yerken, Lorelai, mantarlar tavır takındığı için pepperoni'nin mantarlara kızdığını söyleyebilir.
- Tiens, granité chocolat. - Merci. - Avec plaisir.
Sonra pepperoni'yi tutup sana fikrini sorarsa sakın gülme.
Hier soir, vers 19h30, une voiture a heurté une mère et sa fille à l'angle de Granite Boulevard et Sawyer Street.
Dün akşam 7,30 civarlarında, bir araba, Granite Boulevard ile Sawyer Caddesi arasında karşıdan karşıya geçen bir kız ile annesine çarpmış.
Appelle Granite 03.86.
Numara Granit 0386.
Je le regrette, mais pour le bien de mes enfants, je me changerais en roc.
Pekala, sert olmak hoş değil. Ama çocuklarım, bir granite dönmek zorunda kalsam da, büyüyüp adam olacak!
Mon numéro de téléphone est Granite 1466.
Telefon numaram, Granite 1466.
Granite 1466.
Granite 1466.
"Terminé" avec Granite 1466, ou encore "occupé"?
Granite 1466 ile aranı yaptın mı? Yoksa hâlâ ulaşılamıyor mu?
Granite 1466?
Granite 1466?
Granite 1466...
Granite 1466...
Granite... 1466?
Granite... 1466?
Dans le désert du péché en fusion, où des sentinelles de granite, telles des tours infernales se dressent sur son chemin.
Günahın erimiş çölünde, granit gözcüler, yaşayan ölülerin gözcü kulesi gibi yolunu kesti.
Nous appelâmes notre nouvel abri "La Maison de Granite".
Yeni yerimize "Granit Ev" adını verdik.
Montez à la Maison de Granite.
Hadi, Granit Ev'e çıkalım.
Si vous les croyez, ils auront tout le pouvoir, dans leurs belles maisons, leurs banques de granite, d'où ils volent la population du monde, sous le prétexte de lui apporter la libertè.
Onlara inanırsanız, özgürlük dağıttıkları bahanesiyle dünya halklarını soydukları o mermer evleri ve taştan bankalarıyla yönetimi tamamen ele geçirirler.
Autant l'écrire dans du granite.
Buna kesinlikle emin olabilirsin.
Je devenais fou dans leur Sodome de granite.
Taş yığını iğrenç Sodom'larında kudurmuş köpek gibiydim.
Il lui semblait qu'il appuyait son visage... contre un miroir qui reflétait sa propre image... comme s'il enfonçait sa langue... dans l'orifice rigide d'une tête de granite. "
Sanki yüzünü kedi görüntüsünü yanısatan bir aynaya yaslıyordu. sanki dilinini volkan bacasının set girişinden içeri doru sokuyordu.
Oh, je randonnais à Baker's Point pour trouver quelque granite pour ma constellation lunaire.
Bunu nereden buldun? Baker's Point'e gidip başlayacağım çalışma için granit alıyordum.
Avec deux kilomètres de granite au-dessus de leur tête.
Hemen tepelerindeki granit katmanının yaklaşık iki kilometre altındalar.
Les parois sont composées de granite...
Mağaranın duvarları granit ile payroklastik karışımı gibi....
Tu devrais voir combien de granite ça va demander.
Bunun için ne kadar granit kullanıldığı görmen gerek.
Granite. Rien de volcanique.
Granit, volkanik değil.
- Un bloc de granite. D'environ 50 cm de haut.
Büyük granit bir taş... yaklaşık olarak bir buçuk metre boyunda.
C'était notre groupe :
Grubumuzun adı Granite'di.
Granite. On était à fond sur le rock.
Rock söylüyorduk.
"Go ahead now"
Granite!
Granite Granite
Granite!
Granite! Et ce fut le moment idéal.
İşte tam o andı.
Granite!
Evet Kev.
Granite!
Granite!
Granite! Granite!
Granite!
Granite!
Bir daha!
Il y avait du granit, mais je l'ai pulvérisé.
Granite rastladım, ama kırdım.
- C'est du granite en décomposition, ce qui signifie que nous marchons vers la falaise.
- Ama bu çürümüş granit... Bu demektir ki sarp kayalıklara doğru yöneliyoruz _
Le magasin est situé sur Granite's pass.
Granite Geçidi'ndeki şu mağaza da var ya?
Le royaume des galaxies, des soleils et des atmosphères... À proximité de deux blocs de granite apparents... où la neige fondue se dépose, seule...
İki granit bloğu üzerine sulusepken karın yalnız başına biriktiği yere tünedim tehlikeli bir şekilde.
Du granite, du marbre.
Granitten, mermerden.
Si tu y mets la bonne finition, ça ressemble à du granite.
İtibarlı mimarlar kullanır.
A 10 : 37, heure du Pacifique, l'agence de gestion d'urgence fédérale a envoyé une équipe d'élite à Granite Pass, Oregon,
Saat 10 : 37'de, pacific Standard. Federal Acil Durum Yönetim Ajansı, Granite Geçiti, Oregon'a özel görev kuvveti gönderdi.
Ce que nous savons, c'est que si vous aviez dormi à Granite Pass la nuit dernière, il y a de fortes chances pour que vous remplissiez un sac mortuaire ce matin.
Bildiğimiz şey ise, eğer dün gece uyumak için Granite Geçiti'ne gittiyseniz muhtemelen bu sabah bir ceset torbasını dolduruyor olacaktınız.
Et maintenant, elle est l'unique habitante de Granite Pass, dans l'Oregon, qui n'a pas pu être répertoriée.
Ve şimdi de Granite Geçiti, Oregon'daki bulunamayan tek sakin.
Il arrive et il dit : "comment tu crois que j'ai sonné la cloche?"
Bildiğimiz şey ise, eğer dün gece uyumak için Granite Geçiti'ne gittiyseniz muhtemelen bu sabah bir ceset torbasını dolduruyor olacaktınız.
Mais aucun de nous n'y a accordé de crédit. Disparu dans un rayon de lumière...
Ve şimdi de Granite Geçiti, Oregon'daki bulunamayan tek sakin.
Je voulais du granite.
Ben granit istemiştim.
Du granite.
Granit. Evet.
Les lésions, ici, derrière la tête ont été provoquées par un objet contondant de forme cubique composé de granite.
Kafa arkasındaki izler küp benzeri... ve granit yoğunluğunda bir cisimden kaynaklanmıŞ....
Pendant qu'il purgeait sa peine, le fan-club avait fait ériger une stèle en granite qui devait peser 3 tonnes. La stèle?
- Anıt mı?
Même s'il avait été enfoui sous du granite, nous aurions dû le détecter.
Kayaların ya da toprağın altında bile olsa bulabilmemiz gerekiyordu.
Granite, syénite et gabbro.
Granit, siyanür ve gabro.