Translate.vc / Francês → Turco / Gündüz
Gündüz tradutor Turco
3,886 parallel translation
Je crains que le résultat ne soit le même à la lumière du jour.
Korkarım ki sonuç gündüz de aynı olacak.
Peut-être une punition, pour ceux qui sont tombés dans l'entrainement d'aujourd'hui.
Belki de gündüz antrenmanında kaybedenlere bir ceza verilebilir.
Il fallait allaiter toutes les deux heures.
Gece gündüz fark etmeksizin her iki saatte bir emzirilmemiz gerektiğinden.
Beaucoup de nuits blanches et de tête-à-tête avec moi. Il faudra trouver des idées et prendre mes appels. Peu importe l'heure.
Geç saatlere kadar kalmak benimle birebir bir şeyler üretmek gerekecek ve fikir alışverişi yapacağız telefonlarıma bakılacak her an, gündüz veya gece.
Fabriquer du caoutchouc jour après jour.
Gece gündüz lastik üretiyorlar.
Nous travaillons si dur, jour après jour, et jamais, nous ne prenons vraiment le temps de dire à ceux qui nous entourent ce que nous ressentons.
Sadece bunu belirtmek istedim. Gece gündüz çok sıkı çalışıyoruz. Ve etrafımızdakilere nasıI hissettiğimizi..
Je l'ai croisé un peu plus tôt.
Gündüz onunla karşılaştım.
Que nous sommes désolées et s'il-te-plait continue de jour les bee gees le jour ou la nuit aussi fort qu'elle veut.
Üzgün olduğumuzu ve gece gündüz, istediği yükseklikte Bee Gees çalmaya devam edebileceğini.
Jour et nuit.
- Gece gündüz.
Il se dà © dia corps et à ¢ me à un dieu, qui à peine quelques mois aprà ¨ s sa mort, le frappa à son tour d'une maladie si terrible qu'il pria et supplia ce dieu chaque nuit de l'emporter,
Kalbini ve ruhunu annemin ölümünden sadece birkaç ay sonra böylesine ağır bir hastalığa yakalanmasına göz yuman, kendisini yanına alması için gece gündüz yalvardığı ve bağışlanma istediği bir Tanrıya verdi. Geceler boyu.
Il t'a dit de jour comme de nuit.
- Gece gündüz her zaman arayabilirsin, demişti.
A s'étriper nuit et jour.
Gece gündüz didişirlerdi.
Nous possédons le jour.
Gündüz bile bizim.
On pourrait aller se balader Daniel, toi et moi, demain, faire un truc qu'on aime.
Sadece... bilemiyorum. Belki yarın sen ve Daniel ile gündüz dışarı çıkıp daha bize göre bir şeyler yapabiliriz.
L'équipe de jour a reçu l'appel.
Gündüz vardiyası ilgilenmiş.
J'ai vu cet endroit de jour.
Gündüz vakti gördüm burayı.
Tu bois du vin l'après-midi?
Gündüz vakti ne zamandan beri şarap içiyorsun?
Depuis qu'on a des filles qui vomissent l'après-midi.
Kızlar gündüz vakti kusmaya başladığından beri.
Demande à Hughes une surveillance constante sur lui.
Hughes'tan onu gece gündüz izletmesini iste.
Tu n'essaye pas de descendre un mec en plein jours parce que tu as perdu quelques caisses de bulles
Adamın birini gündüz vakti birkaç tane şişen araklandı diye indirmeye kalkmazsın.
On est loin de quand je t'ai rencontré.
Seninle tanıştığımdan beri herşey gece ve gündüz gibi.
Comment se fait-il qu'il n'y a pas d'eau chaude pendant la journée?
Niye gündüz sıcak su akmıyor?
C'est trop exposé en plein jour.
Gündüz vakti çok açıkta kalıyor.
Wow, une fete en journée pour celebrer le 29 fevrier!
Gündüz vakti artık günü kutlayan bir parti.
Il voyage léger.
Gündüz seyahat edecek.
Voilà mon remplaçant du matin.
Gündüz elemanı geldi.
Une bonne chose que Frankie est gardé son travail du jour.
Neyse ki Frankie gündüz işinden ayrılmadı.
Elles travaillaient matin et soir.
Gece gündüz çalışırlar.
La rue est bondée pendant la journée.
Gündüz sokaklar insan dolu.
Mon Dieu, le jour je crie et Tu ne réponds pas ; la nuit, je n'ai point de repos. Pourtant Tu es saint, Tu sièges parmi les hymnes d'Israël.
Tanrım, gece gündüz sana haykırıyorum ama beni duymuyorsun, ve düşünmüyorsun.
J'ai un travail dans une crèche.
Gündüz bakım evinde bir iş var elimde.
Je lui parlerai.
- Onunla konuşurum, gündüz olunca...
J'ai envoyé des unités à leur maisons, mais il fait jour... certaines peuvent être au travail ou à l'école.
Evlerine ekip gönderdim ama gündüz olduğundan okulda ya da işte olabilirler.
Honnêtement, pendant la période bêta, je n'arrêtais pas de penser à SAO.
Dürüst olma gerekirse, beta test boyunca gece ve gündüz tek bildiğim şey SAO'ydu.
Une matinale...
Gündüz kuşağı.
Une matinale et un 20 h ne font pas bon ménage?
Gündüz kuşağı ve akşam kuşağı pek karşılaşmaz mı?
Il fait jour.
- Gündüz zaten.
Vous les gars, tout le monde, Vous devriez venir la journée des fois.
Siz millet buraya gündüz iken de gelmelisiniz.
L'impétueux négro a essayé de louer un cheval hier après-midi.
Kendini beğenmiş gündüz fenerinin teki dün öğlen at kiralamaya çalışmıştı.
Non, pendant la journée de la fête des Morts.
Hayır, sanırım festival gündüz olmuştu.
Comment était le travail temporaire?
- Geçici görev nasıldı? Gece gündüz çalıştım.
Quand vous voulez, de jour comme de nuit
Ne zaman olursa, gece ya da gündüz fark etmez.
Vous avez dit que je pouvais venir à n'importe quel moment, de jour comme de nuit?
Gece ya da gündüz, istediğim zaman gelebileceğimi söylemiştin, değil mi?
L'école a tout planifié, le jour et la nuit.
Hergün okulda gece gündüz planladım.
J'appelle ça "un matin".
Ona gündüz derim.
Millie, mets moi en relation avec le centre de contrôle de jour.
Millie, beni gündüz kuşağı kontrol odasına bağla.
Day side à cet endroit doit juste en vouloir au prime time.
Burasının gündüz kuşağı pime time'a gücenmiş.
Regarde, Tony pense que le prime time méprise Day side.
Bak, Tony prime time'ın gündüz kuşağına tepeden baktığını düşünüyor.
Gary, pourquoi ne dis tu pas à tes potes de Day Side que s'ils ont des questions à propos de l'éthique de Mackenzie, ils peuvent venir me voir.
Gary, neden gündüz kuşağındaki arkadaşlarına eğer Mackenzie'nin iş ahlakıyla ilgili soruları varsa gelip bana sormalarını istemiyorsun?
" Intérieur, Maison Blanche, jour.
"İç mekan, Beyaz Saray, gündüz."
Woo!
Bir gündüz ki haline, bir de şu haline bak.