Translate.vc / Francês → Turco / Hansen
Hansen tradutor Turco
499 parallel translation
semblent confirmer la théorie de feu le professeur
Profesör Peter Andreas Hansen'in teorisi, onaylanmış görünüyor.
Peter Andreas Hansen, de l'observatoire Seeberg : il y a de l'air, donc de la vie sur la face cachée de la Lune.
Ayın karanlık yüzünde, bir atmosfer, hatta yaşam izleri bile olmalı.
Dites-moi, c'est Hansen le marin.
"Denizci" Hansen gelmiş.
On dirait que tu te plais bien, ici?
Burayı seviyorsun, değil mi Hansen?
HANSEN, Carl G. Alias "Le Marin"
HANSEN, Carl G. Lakabı "Denizci"
Qui a affecté Hansen au chantier?
Fakat Hansen yol ekibine nasıl girdi?
Il ont trouvé ce qu'il reste de la voiture, Hansen est mort.
Arabayı kaza yapmış olarak bulmuşlar, Hansen ölmüş.
L'évasion de Hansen prouve autre chose.
Evet ama Hansen'in kaçışı başka bir şey ispat ediyor.
On dirait bien, Mme Hansen. Allons voir ce qui se passe.
Allah allah, Bayan Hanson.
Quelle heure as-tu?
Saat kaç Hansen?
Tu vas faire équipe avec Hansan et moi.
Ben ve Hansen'le birlikte üçleyebiliriz.
Hansan, on y va.
Haydi gidiyoruz Hansen.
C'est parti, Hansan!
Haydi gidelim Hansen.
Donne-les avec les rations.
Şu mektupları da erzakla birlikte dağıt Hansen.
Hansan, avec Pop.
- Hansen, sen Baba ile kalabilirsin.
L'heure, Hansan?
- Saat kaç Hansen?
Au barrage routier.
- O ve Hansen barikattalar.
Va chercher Hansan.
Git ve Hansen'e katıl.
- Je n'ose pas te demander... - Prends-la.
- Hansen, istemekten nefret ediyorum ama...
Je m'appelle Hansen.
Adım Hansen.
Rienzi payait l'appartement, les visons, les babioles, peut-être même sa voiture.
Garry Hansen apartmanını kürkünü, ucuz mücevherlerini ayarlamış.
Swede Hansen, je t'aurai, et à ce moment-là, tu me verras venir.
Swede Hansen, işini bitireceğim ancak beni seni haklarken göreceksin.
Vous êtes Ed Hansen?
Siz Ed Hansen misiniz?
Quant à M Ferguson vous avez entendu son supérieur... le capitaine détective Hansen de cette grande ville du nord... témoigner de son caractère et de sa compétence
Bay Ferguson'a gelince karakteri ve kabiliyeti hakkında kuzeydeki büyük şehirden gelen eski amiri Dedektif Kaptan Hansen'ın ifadesini duydunuz.
Le capitaine était très élogieux
Kaptan Hansen çok hevesliydi.
Le fait qu'une fois auparavant, dans des circonstances similaires M Ferguson ait laissé un collègue plonger vers sa mort a été classé par le capitaine comme un malheureux accident
Daha önce Bay Ferguson'ın bir polis meslektaşının düşüp ölmesine neden olmasını Kaptan Hansen, "talihsiz bir olay" olarak niteledi.
- Je m'appelle Karen Hansen.
Ben de Karen Hansen.
Karen Hansen.
- Karen Hansen.
Karen Hansen.
Karen Hansen.
Les Hansen étaient chrétiens, et ils m'ont adoptée. Une petite exception.
Hansen'ler Hıristiyandı ama beni benimsediler.
Le nom officiel, c'est la maladie de Hansen.
Resmi adı Hansen Hastalığı.
Tout s'est très bien passé pendant deux, trois ans, jusqu'à ce que Père Doonan découvre notre horrible secret. La maladie de Hansen sévit dans ces îles.
Böylece iki, üç yıl iyi gitmiş ta ki Peder Doonan korkunç sırrımızı öğrenene kadar yani Hansen Hastalığını.
La maladie de Hansen est vaincue.
Hansen Hastalığı ölüyor.
Champagne, Hansen!
Şampanya, Hansen!
Nous approchons.
Kumandan Hansen konuşuyor.
Des êtres semblables à ceux de la planète de Hansen, mais plus gros.
Hansen gezegenindeki yaratıklara benziyorlar ama daha büyükler
Hansen, officier, Opérations.
Ben Hansen, operasyon sorumlusu.
- Vous êtes avec M. Hansen.
- Sizi Bay Hansen'in yanına yerleştiriyorum.
Je me suis ridiculisé avec Hansen, je le sais.
Hansen ile aramızda geçen olay için kendimi hala bir aptal gibi hissediyorum.
Hansen est là-dedans.
Teğmen Hansen hala orada.
M. Hansen, réunissez tout le matériel polaire à bord, rations, lampes, radiateurs, tout ce qu'il y a, et désignez un autre homme.
Bay Hansen, yüklediğimiz tüm şu kutup malzemelerini toparlayın yiyecek, ışık, ısıtıcılar, hepsini, ve bir adam daha seçin.
Vous êtes levé, M. Hansen.
Bakıyorum, kalkmışsınız, Bay Hansen.
George Hansen.
George Hansen.
Chet Hansen a construit cette roulotte pour moi.
Chet Hansen bunu benim için yaptırmış. George, otursana.
Écoutez Hansen, les femmes et la nourriture vont toujours de paire.
Lâf dinle Hansen... Burası yemek ve kadın dolu.
Au plus tard dans une heure, sinon vous le pourchasserez, Hansen.
1 saat içinde geri dönmezse peşine düşeceksin, Hansen.
La prochaine fois que vous me contredisez, Hansen, je vous couperai la langue.
Bana bir daha itiraz edersen Hansen... dilini doğrayacağım.
Ou Graf, Hansen, Hoffman, la liste est infinie.
Ya da Graf ile, Hansen ile, Hoffman ile. Liste uzar gider, sonu yok.
Hansen.
Ve doktor Hansen.
Hansen?
Hansen mı?
Ici le commandant Hansen.
Enterprise beni duyuyor musunuz?