English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Honorable

Honorable tradutor Turco

1,593 parallel translation
Et l'honorable Muhammed Abdul Aziz dit que tu lui as volé ses sandales
İmam Muhammed Abdul Aziz de terliklerini çaldığını söyledi.
Je déclare ouvert le 108ème rassemblement de l'honorable LDB
Hadi. Bugün burada, onurlu Yaşam ve Ölüm Tugayı'nın 108. büyük toplantısını gerçekleştireceğiz.
Pour moi, il n'y a rien de plus honorable que de noter des meufs sexy.
Benim için ateşli kızları oylamaktan daha asil bir şey olamaz.
Aussi honorable que ce soit, je ne peux pas vous laisser faire.
Takdir edilecek bir davranış olsa da buna izin veremem.
La vente est un secteur honorable, tu sais.
Hizmet sektörü soylu bir meslektir.
Le chef propose alors sa fille, il pense que c'est honorable.
Bu yüzden, şef kızını vermiş, çünkü bu ona onurlu gelmiş.
Servir un maître et lui obéir, vous trouvez ça honorable?
İşimize mi karışacaksın? Efendinize hizmet edip her isteğini gerçekleştirmek gerçekten de onurlu birşey mi?
- Il a fait une chose honorable.
- O adam onurlu davrandı.
Vous avez été reconnu coupable de mutinerie et conspiration pour renverser le gouvernement de l'Honorable East India Company, par la cour martiale. Vous avez été condamné à mort.
İsyan çıkartmaktan ve Doğu Hint hükümetinin bütünlüğüne karşı komplo kurmaktan askeri mahkeme tarafınca... suçlu bulundun ve idam... cezasına çarptırıldın.
Vos excellences, mesdames et messieurs, en tant que serviteur de l'honorable East India Company qui règne sur les territoires de l'Hindustan depuis une centaine d'années, je suis rempli de fierté et d'humilité.
Lordlarım, baylar ve bayanlar... yüzyıllardan beri... Hindistan topraklarında hüküm süren... doğu Hindistan hizmetkârı olarak. Onur duyarak haykırıyorum.
L'honorable East India Company force les fermiers indiens à les cultiver.
Doğu Hindistan şirketi çiftçileri ekmeye mecbur ediyor.
Je viens d'une longue et honorable lignée de pigeons soldats.
Savaşçı güvercinlere katılmak için, uzun ve onurlu bir yol açtım.
Une arme honorable, s'il en est une.
Şerefli bir silah tabii öyle bir şey varsa.
Honorable Oraz, le sultan Wali vous demande de l'accompagner au camp du sultan Abulkhair.
Saygıdeğer Oraz, Sultan Veli senden Ebülhayri'nin vargılığına kadar ona eşlik etmeni rica ediyor.
Te croyant honorable, je t'ai laissé, contre toutes les règles... une opportunité dont tu as abusée de la pire des façons.
Onurlu olman için sana güvenmiştim. Bütün kurallara karşı gelerek sana bir fırsat verdim. Ama sen bunu kötüye kullandın.
Le jeune orphelin que je fus jadis, mon humble personne, a le regret de vous informer que six semaines après votre départ pour Miyako, les souffrances de votre honorable mère ont pris fin.
Bir zamanlar ben de öksüz bir çocuk olduğumdan, bu acizane kulunuz Miyako'daki yeni yaşamınız için buradan ayrıIdıktan altı hafta sonra saygıdeğer annenizin acılarının son bulduğunu size açıklamaktan dolayı büyük üzüntü duyuyor. "
Et quelques semaines plus tard, votre honorable père a également quitté ce monde.
"Ve bundan sadece birkaç hafta sonra saygıdeğer babanız da bu dünyayı terk etti."
Votre honorable sœur dit ; "Coupe-toi la jambe", vous le faites.
Saygıdeğer ablam, "Bacağını kes." deyince bacağımı kesiyordum.
Tromper sa femme n'est pas très honorable mais ça ne fait pas de moi un meurtrier.
İnsanın karısını aldatması çok gurur verici bir şey değil biliyorum ama bu beni bir katil de yapmaz.
Acceptez, c'est une sortie honorable.
Teklifimi kabul et. Bu en onurlu kurtuluş yolun!
Le chevalier rejette la pensée de la mort et veille à avoir une vie honorable.
Cesaret ise, ölmeden onuru ile yaşamaktır.
Ta conduite était tout à fait honorable.
İyi bir iş yaptın.
Tiens, Ciuhandru par exemple, un homme à l'air honorable, le discours impec, du sérieux.
Bunu anlayamadık. Chiahantu onurlu bir adamdır. Ciddidir ve aynı zamanda düzgün konuşur
Pour célébrer une cliente aussi honorable, je vais te la faire moi même.
Onur konuğumuza jest olsun diye kendim bir şeyler yapacağım.
l'honorable procureure Kim...
Sen saygıdeğer savcı Kim...
Tu as toujours essayé de mener une vie honorable.
Ayrıca sen hep temiz yaşamaya çalıştın.
Toujours ce fier soldat, qui prends les coups parce que c'est honorable.
Gururlu asker. Onurlu bir davranış olduğu için suçu üstleniyorsun.
Se faire écraser par moi, c'est une mort aussi honorable que celle qu'auront la plupart de ces gens.
Benim tarafımdan ezilerek ölmek onurlu bir ölüm şeklidir.
J'essaie de faire amende honorable.
Oh. Programa göre mi gidiyoruz?
Voici l'honorable Michael Thompson, 49 ans.
- Saygıdeğer Michael Thompson. Yaş 49.
Je ne t'ai pas toujours bien traitée et je veux faire amende honorable.
Sana pekte iyi davranmadım ve bunu telafi etmek istiyorum.
- La seule chose honorable.
- Yapabileceğim tek şeyi.
En fait, je crois que c'est la seule personne vraiment honorable que je connaisse.
Aslında, sanırım tanıdığım yegâne namuslu insan.
J'essaie de faire amende honorable de certaines de mes erreurs, comme la façon dont je t'ai traité.
Hayatımdaki bazı hataları telafi etmeye çalışıyorum, ve en büyüklerinden biride sana olan ihanetimdi.
En réponse à l'honorable membre, je n'ai pas vu cette édition.
Onurlu beyefendiye cevap olarak o yayınlardan hiçbirini görmedim.
À l'honorable Warren Truss ministre de l'agriculture, des eaux et forêts.
Sayın Warren Truss kendisi Tarım, Balıkçılık ve Orman Bakanıdır.
Un groupe d'enfants émotionnellement dérangés qui ont ligoté des gens un petit moment... ou l'honorable serviteur de l'état qui les a réduit en esclavage?
Birkaç kişiyi bir süreliğine bağlayan bir grup sorunlu çocuk mu yoksa. ... onları köle gibi çalıştıran güvenilir bir devlet memuru mu?
Alors, est-ce que Craig vous a raconté comment il a obtenu une mention honorable pour ses jardins en ville?
Hayatın cehennem gibi herhalde. Craig sana bahçesi için nasıl takdirname aldığını anlattı mı?
La seule chose honorable que j'ai faite dans toute ma vie.
Tüm hayatım boyunca yaptığım en onurlu işti.
Très honorable Pamela.
İşte saygıdeğer Pamela.
Trop honorable pour ça, n'est-ce pas?
- Bunun için çok şereflisin, değil mi?
- Est-ce honorable?
- Bu şerefli bir şey mi?
Tu n'as fait que ce que tu croyais honorable, J'en suis sûr.
Sadece onurlu olduğunu düşündüğün şeyi yaptığından eminim.
Le fait est que nos frères ont besoin de plus que juste de l'argent s'ils veulent mener une vie honorable et tranquille.
Gerçek olan şu, kardeşlerimizin paradan fazlasına ihtiyaçları var. Eğer onurlu ve barışçıl bir hayat sürecekler ise.
- Une façon honorable de te racheter.
- Özür dilemenin asil yolu.
C'est la seule chose honorable à faire.
Yapılabilecek tek onurlu şey bu.
Maintenant, si vous voulez bien m'excuser, Je vais retourner dans cette chambre, et faire amende honorable.
Eğer izin verirsen, o odaya girip yaptıklarımın arkasında duracağım.
Le Grand Primat d'Horus, Kar'ek des Hauts Plateaux a dit un jour qu'il est plus honorable de mourir par la main d'un frère que de tuer un soi-disant ami. C'était un homme sage.
George Washington, ülkemizin kurucu liderlerinden ve ilk başkanı, bir keresinde demişti ki, gerçek dostluk yavaş büyüyen bir bitkidir, adı konmadan önce güçlüklerin şoklarına dayanmalı ve onları anlamalıdır.
Oui, Oakey Oaks et notre honorable maire Hé! Faites attention à ce que vous dites.
Bu doğru, Oakey Oaks'ın ve değerli Valimiz Turkey Lurkey'in nihayet bütün sene boyunca övünmek için bir haklı bir nedeni olacak!
Ca me laisserait une chance de faire amende honorable.
Kendinin daha iyi ve daha zeki bir versiyonunun etrafta gezdiği paralel bir evren olduğunu bilseydin neler hissederdin?
Je devais faire amende honorable d'une façon ou d'une autre.
Birşekilde telafi etmeliydim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]