Translate.vc / Francês → Turco / Hoop
Hoop tradutor Turco
231 parallel translation
Oh hisse!
Haydi hoop.
Qu'est-ce qu'iI y a?
Hoop!
Vous pouvez me frapper, mais les mots ne me blessent jamais! lAliez!
Belki şu ağaçlar ve taşlar canımı acıtabilir, fakat lafların asla. Hoop! Ha!
Hoop là!
Hoppa.
Hoop là!
Hoppaaaa.
Et mercredi à 1 0 h, on se pointera chez M. Stanton!
Çarşamba sabah 10'da, hoop, hepimiz hayata kendimizi hazırlamışız. Haydi.
Quel gars? II était représentant de commerce en hoola hoops.
O bir satıcıydı, bir hula hoop satıcısı.
J'ai six douzaines de hoola hoops qui cherchent preneur.
Altı düzine hula hoop kullanacak birini tanıyor musun?
On se retrouve au Hoop and Toy. Vous savez... le pub à côté.
Seni "Hoop and Toy" yazan şu bardan alırım saat 7 gibi?
Une fois, au large de Majorque, la lune s'est couchée... a réfléchi un peu, puis elle s'est relevée.
Bir seferinde Majorca'yı denizden geçerken ay batmıştı bir an öyle düşünmüştüm, sonra, hoop, yeniden çıktı.
Filez-moi le hoop.
Halkayı verin!
- Oh, un hula-hoop.
- A, halka.
- "Oh, un hula-hoop."
- "A, halka."
- Il y a un trou dans le hula-hoop.
- Halkada delik var.
Oh, Eton et Magdalene, il y a un trou dans le hoop.
Vay canına, halkada delik varmış.
Sinon il n'y aurait pas de hoop.
Yoksa halka olmazdı.
Un espace dans le hoop.
Halkada bir boşluk.
Assez, plus démons!
Sonra hoop, iblisler kayboldu!
Demoiselle Qiu. Sortez!
Chiu Hanım. gelin hadi, Chiu hanım hoop
- Oui, je le peux.
- Hadi, hoop.
Désolé.
Hoop. üzgünüm. Hey.
- En haut. On tourne.
- Hoop, dön.
Des Hula-Hoop carrés. Des yo-yo sans ficelle.
Kare hulahoplar, ipsiz yo-yolar.
Puisque te voilà célibataire, tu pourras t'investir un peu plus.
Şimdi tekrar yalnız olduğuna göre artık bu işe daha fazla zaman ve enerji ayırabilirsin. Hoop.
Une fille!
Hoop...
Cet encule est maigre a faire du houla-hoop avec une rondelle.
Herif bilezikle hulahup yapacak kadar zayıf.
1 minute, ils sortent en courant.
.. sonra 1 dk deyince hoop hepimiz dışarı..
J'en vide une, elle m'en file une autre.
Her birayı bitirdiğimde, hoop! Yenisi elime geliyordu.
L'ingénieux inventeur de la dernière folie de l'Amérique, le hula-hoop, qui rapporte des fortunes à sa firme, et a conquis les coeurs et les hanches de la jeune Amérique.
Barnes, Amerikanın en çılgın modasının akıllı mucidi : Hula Hoop! Şirketi için yüksek karların semeresini alıyor Amerikadaki her çocuğun kalbini ve kalçasını kazanıyor!
Comment avez-vous trouvé l'idée du hula-hoop?
Hula Hoop fikrini nerden buldun?
"Hop-là sur le hula-hoop!" On peut vous citer?
"Hula Hoop patırtısı" Bunu kullanabilir miyiz, Bay Barnes?
Un maxi-hula pour ventrus, une option à piles pour handicapés, du sable en plus pour malentendants.
Tembeller ve spastikler için pil seçenekli Hula Hoop'un daha geniş bir modeli. Zor duyanlar için ekstra kumlu.
Les idées font vivre l'entreprise, vous en êtes à court, on voit pourquoi.
Hula Hoop'tan beri bir fikir üretmedin ve sebebi de belli!
Vous étiez plein d'enthousiasme.
Norville, Hula Hoop hakkında neler hissettiğini hatırlamıyor musun?
Il manque l'étincelle créatrice, le génie à l'état pur, qui a fait le succès, disons, du hula-hoop.
Bak, Buzz yaratıcılık kıvılcımı eksik bir şeyi yaratan saf zeka Hula Hoop böylesi bir zeka.
Il paraît que tu m'as fauché l'idée du hoop. Alors?
Hula Hoop fikrini benden çaldığını söyledi.
Aie!
Hoop!
Comme l'année du Hula-Hoop, ou un truc comme ça.
Bu yılın modası falan diyelim.
Un, deux, trois et hop!
Bir, iki, üç ve hoop!
- C'est le hula-hoop des années 90.
- Bunlar 90ların hulahopu. - Hayır!
Le bébé, maintenant.
Ohh, bebeğim de? Hoop.
Je vais pas m'abaisser à faire des frites "Hula Hoop"!
"Laverne ve kıvırcık patates" diye bir şey pişireceğim bir işi nasıl alırım?
Alors, il tue une centaine de termites, on le décore, et bing... il emballe la princesse.
Tek başına yüz termit öldürdü, birkaç madalya aldı. Hoop, pat, küt, Prenses'i kaptı.
Vous les jeunes, votre musique, votre Dan Fogelberg, votre hula-hoop, et vos jeux vidéos "Pac-Man", ne comprenez-vous pas?
Sesli müziğiniz ve Dan Fogelberg'iniz, Zima, Hula-Hoop ve "Pac Man" video oyununuzla, anlamıyor musunuz?
Missionnaire, ralentis.
Hoop... Misyoner, yavaş ol.
C'est un tunnel qu'on construit.
- Sadece tünel kazmayacak mıydık? - Hoop, hoop.
Au galop!
Hoop pa!
Je sais pas Hoop.
Bilemiyorum Hoop.
Halte!
Hoop!
- Je veux dire...
- Yani... - Hoop!
Vas-y mollo!
Hoop, ağır ol.