English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Horizon

Horizon tradutor Turco

1,206 parallel translation
à scruter l'horizon... languissant de son prince.
Sürekli pencereden bakarak... prens Rama'nın özlemini duyuyordu.
- Des tempêtes plasmiques à l'horizon?
Karşımızda herhangi bir plazma fırtınası tespit edebiliyor musun? Bir tane.
Des fois je me demande ce qu'il y a par-delà l'horizon après Brooklyn, au-delà de tout ce que j'ai connu.
Bazen şehrin silüetinin, Brooklyn'in ve tanıdığım her şeyin ötesinde ne olduğunu merak ediyorum.
On a vu de la fumée à l'horizon!
- Kimse gitmiyor. - Henüz çözemedin mi?
Nous devons faire en sorte que les gens... relèvent les yeux vers l'horizon.
Oysa insanların gözlerini yeniden ufka dikmelerini sağlamalıyız.
Il est peut-être pris au piège à l'horizon du trou noir.
Belkide kara delik tarafından tuzağa düşürüldüler. Kanal aç.
- L'horizon du trou noir? Une singularité est une étoile qui s'est effondrée sur elle-même.
Eşsiz bir şekilde yıldız, kendi kendine yok olur.
L'horizon du trou noir est un champ énergétique très puissant qui l'entoure.
Kara delikler etrafında çok güçlü bir enerji alanı oluşturur.
Il faut le sortir de l'horizon du trou noir.
Onları kara delikten çıkarmalıyız. Köprüden Torres'e.
- Ça pourrait percer l'horizon.
Böylelikle kara deliğe buradan ışını ulaştırabiliriz.
Le rayon pénètre l'horizon du trou noir.
Işın kara delik tarafından sıkıştırılıyor.
C'est nous que nous voyons à la surface de l'horizon du trou noir.
Hal böyle olunca kar deliği yüzey olarak alırsak, zamanda yansıma olarak kend kendimizi görürüz.
Nous avons traversé l'horizon.
Kara delikten çıktık Kaptan.
Danger à l'horizon.
Tehlike.
Nana à l'horizon. Sur la droite.
Piliç alarmı, saat iki yönünde.
A la fin, il a montre l'horizon et a dit : "Faya."
Sonunda, ufuğu göstererek, "Faya" dedi.
Pendant ton bain, j'achèterai une Ducati 916 de course. - Partir vers l'horizon.
Sen banyo yaparken, ben de kendime Ducati 916 yarış motoru alacağım ve gün batımına doğru süreceğim.
Y a-t-il des terres à l'horizon?
- Görünürde hiç ada var mı peki?
Il y a de l'orage sur l'horizon.
Ufukta bir fırtına var.
Et tous les soirs après. Dans le même temps, les villages étaient en feu sur l'horizon.
Ve sonra her gece aynı saatte, ufuktaki köyler tutuştu.
Et toujours un horizon différent!
Hep bir başkasının ufuğundayız!
J'ai besoin de savoir si le brillant avenir que je vois à l'horizon... est une réalité ou une possibilité.
Buna ihtiyacım var, Vir. Önümde uzanan büyük kaderin gerçekte ne olduğunu ve ne olabileceğini öğrenmeliyim.
Le seul nuage à l'horizon que je vois, c'est toi.
Belki öyledir ama tek kara bulut bile şuan göremiyorum.
Enseigne Kim, des supernovae à l'horizon?
Teğmen Kim, herhangi bir Süpernova belirtisi var mı?
Je pensais rater ma jeunesse, que le véritable bonheur se trouvait de l'autre côté de l'horizon, que je n'ai jamais atteint.
Dışarıda birşeyleri kaçırdığımı düşünüyordum. Kendimi gerçek mutluluğun sadece sonraki tepenin arkasında mola verdiğine inandırmıştım. Problem şuydu ki, asla tepelerin sonu gelmedi.
Véga est sous notre horizon.
Vega şimdi ufkun altında.
LE VAISSEAU DE RECHERCHES INTERPLANÉTAIRES "EVENT HORIZON" PART EXPLORER LES LIMITES DU SYSTÈME SOLAIRE.
2040'TA UZAY ARAŞTIRMA GEMISI EVENT HORIZON GÜNEŞ SİSTEMİNİN SINIRLARINI ARAŞTIRMAK İÇİN FIRLATILDI.
Sa fréquence d'émission était celle de l'Event Horizon.
Bu mesajın kaynağı Event Horizon olarak tespit edildi.
On a annoncé que l'Event Horizon était un vaisseau de recherches, qu'il a eu un ennui de réacteur et qu'il a explosé.
Event Horizon kamuoyuna uzay araştırma gemisi olarak tanıtılmıştı.
C'était le point d'orgue d'un projet secret de vaisseau allant plus vite que la lumière. Excusez-moi.
Event Horizon, ışık hızını aşan bir uzay gemisi yaratmak isteyen hükümetin gizli bir projesiydi.
On traverse l'Horizon.
Ufuk çizgisini geçiyoruz.
J'accroche la balise de navigation de l'Event Horizon.
Event Horizon'un seyir ışığına kilitlendik.
Ici le Lewis Clark du commandement aérospatial.
U.S.A.C. Gemisi Lewis Clark'tan Event Horizon'a. Event Horizon, beni duyuyor musunuz?
- Event Horizon, me recevez-vous?
- Bizi duyuyor musunuz?
- Accostage réussi.
- Event Horizon'a kilitlendik.
À travers le tunnel ombilical, on approche de l'Event Horizon.
Kordondan geçiyoruz ve gemiye yaklaşıyoruz.
- Et l'Event Horizon? Quoi?
- Peki ya Event Horizon?
Tout le monde à bord de l'Event Horizon.
- Mürettebatın hemen Event Horizon'a geçmesini istiyorum.
Les filtres de CO2 ici sont cuits.
Event Horizon'da karbondioksit filtreleri bozuk.
Mais l'Event Horizon mettrait un jour.
Ama Event Horizon bir günde oraya gidebilir.
Si Justin a été aspiré à travers le passage, il est allé là oà ¹ l'Event Horizon a disparu.
Justin sizin kapınızın içine çekildiyse Event Horizon'ın gittiği her yere gitmiş demektir.
Starck, transférez les fichiers des ordinateurs de l'Event Horizon.
Starck, Event Horizon'ın bilgisayarından dosyaları indir.
Une fois le Clark à bonne distance, je lancerai des missiles sur l'Event Horizon jusqu'à ce qu'il se vaporise.
Lewis Clark güvenli bir mesafeye ulaştığında Event Horizon'a, geminin buharlaştığından emin olana dek füze fırlatacağım.
J'ai créé l'Event Horizon pour atteindre les étoiles. Mais il est allé beaucoup plus loin.
Event Horizon'ı yıldızlara ulaşmak için yaptım ama o çok daha uzaklara gitti.
On approche de l'épave de l'Event Horizon.
Event Horizon'ın enkazına yaklaşıyoruz.
Perte d'horizon.
Ufuğu kaybettik.
L'horizon me rendait heureux.
Ufuk çizgisi beni mutlu etmişti.
Vous voyez cette étoile, juste au-dessus de l'horizon?
Şu ufuk çizgisinin üstündeki yıldızı görüyor musun?
On dit que c'est tout à fait spécial ces vastes espaces, l'horizon.
Bunun ordaki ucu bucağı olmayan alanlarla ilgili olduğu söylenir. ... ufuk misali.
Un nuage de fumée noire obscurcissait l'horizon.
Karanlık pencereleri sanki beni seyrediyor gibiydi.
C'est peut-être une rupture dans l'horizon.
Ekrana ver.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]