Translate.vc / Francês → Turco / Illa
Illa tradutor Turco
1,566 parallel translation
Puis ça sera fini. Comme une soirée-pyjama.
barışırsınız illa ki.
Elle doit juste le découvrir par elle-même.
Belasını bulması gerekiyor illa ki.
Je pense que le personnage qu'il crée... n'est pas nécessairement... ce que le réalisateur ou le scénariste a imaginé.
Bence onun yarattığı karakter, illa ki yönetmenin ya da yazarın kafasında canlandırmış olduğu şey değildi.
Parce qu'on peut avancer, on est obligés de le faire?
İlerleyebiliyoruz diye illa ilerlememiz mi lazım?
Ce n'est pas obligé d'être sérieux.
Ama illa olanların bir anlamı olması gerekmiyor. Olanların bir anlamı olması gerekmiyor.
Chaque relation a une part de mélo.
Her ilişkide illa ki dram olur.
Ses beaux vêtements ne signifient pas qu'il est sur l'autre rive.
- Bak güzel giyiniyor diye illa "yumuşak" olması gerekmiyor.
J'étais au milieu d'une mission. C'est dommage que je ne me sois pas blessé là-bas si c'était destiné.
Bir işin ortasındaydım, illa yaralanacaksam keşke orada yaralansaydım.
Pourquoi ça doit être Phil?
Neden illa Phil olmak zorunda ki?
- Si quelqu'un d'autre répond, dites-lui de frapper, j'y suis.
Başkası açarsa, beni isteyin, illa ki gelirim.
Je réalise qu'on ne vous appelle que par intérêt.
Arayan kişinin illa bir şey istediğini farkettim.
Rendez service aux lecteurs... Si vous avez envie d'écrire, tenez donc un journal.
Kendine ve okuma çevresine bir iyilik yap illa yazman gerekiyorsa, git günlük falan tut.
Vous me croyez pas non plus?
- Ama bu demek değil ki illa,
Non, mais ça ne veut pas dire qu'il n'était pas le conducteur.
Hayır, ama sürücünün o olmadığı için bu illa da gerekli değil.
Il se passionne pour les contes et les jeux de rôles.
Her şey illa macera ve o sırada soyunduğu rolle ilgili olmak zorunda.
Il y a d'autres manières de se faire mal au cou, Larry, mis à part le cunnilingus.
Boynun başka şekillerde de incinebilir, Larry illa birine oral yapman gerekmez.
Pas vous? Ça fait pas de lui un escroc.
Bu illa onun dolandırıcı olduğu anlamına gelmez.
L'hydrocéphalie n'est pas forcément due à votre âge.
Beyinde doğuştan sıvı toplanması illa annenin yaşıyla ilgili değildir.
Merci pour le "forcément".
Burada "illa" anahtar kelime.
Il faut vous arroser pour vous séparer?
Sizi ayırmak için bahçe hortumu mu lazım illa?
La magie n'est pas une malédiction.
Büyü illa ki lanet olmak zorunda değil.
Quand on dégaine, il faut tirer.
O silah çıktı mı illa patlar. Haa...
Ils ne sont qu'une image floue.
Silinmiş bulanık görüntüler, illa merak ediyorsan, ama umurumda bile değil.
D'ailleurs, il n'y a aucune raison de penser que nos morts sont certaines.
Hem illa ki öleceğiz diye bir kaide de yok.
Il devait toujours en savoir trop.
O da illa her şeyi bilecekti!
J'ai creusé un trou pour enterrer des déjections humaines.
İnsan pisliklerini gömmek için illa de çukur mu kazmak gerekiyor.
L'absolu nécessaire.
Bize illa ki gerekli olan hiçbir şey yok.
Il aura toujours un moyen de te tenter.
O illa ki seni teşvik etmenin bir yolunu bulacak.
Il doit y avoir quelque chose à faire. Non.
İlla ki yapabileceğin bir şeyler vardır.
Le fait de pouvoir t'échapper ne veut pas dire que tu devrais.
İlla da kurtulmanız gerekmeyebilir.
- Tu veux savoir?
Söylememi mi istiyorsun illa?
Il fallait que ce soit une gare.
İlla tren istasyonu olmalıydı sanki.
Donc on est obligé d'avoir une pierre tombale.
- İlla bir mezar taşı olacak yani.
Toujours appeler l'attention sur vous.
İlla gösterişli kelimeler seçecek.
Il fallait me harceler...
İlla konuyu deşip- -
C'est pas forcément jeudi.
İlla Perşembe olması gerekmiyor.
Jess? - Tu as vraiment besoin de faire ça?
Bunu yapman gerekiyor mu illa?
- C'est forcément demain?
- İlla yarın mı gitmen gerekiyor?
Bien, oui.
Tatlım, onunla illa ki yüzleşmen gerekecek.
Voilà le "Ah." Il a fallu que tu en parles.
İşte "Ah" geldi. İlla bunu gündeme getirmen gerekti yani.
- Non, je... Si tu veux le savoir, je l'ai gardée.
İlla da bilmek istiyorsan, onu sakladım.
Si tu tiens à savoir, je vais en thérapie.
İlla öğrenmen gerekiyorsa, biraz terapiye gidiyorum.
- Évitez les jeux de mots.
İlla ki, bu şekilde söylemen mi gerek?
Cherchons la langue.
Neden illa dil buluyorum.
Je dois saisir le juge?
İlla ki bir uzaklaştırma emri mi çıkartmalıyım?
Ça me donne envie de lui faire une clé de bras et de le maintenir au sol, tout en serrant, en serrant.
İlla onu kündeye getirip tepesine çıkmamı sırtını yere yatırıp üstüne üstüne basmamı istiyor.
Non, elle a sectionné l'artère iliaque, c'est dingue.
İlla o damarını mı kesmesi lazım. Ne manyak bir durumdur bu.
La faute revient aux parents qui ne savent pas éduquer leur enfant.
İlla bir suçlu arıyorsanız, şüpheli ebeveynliğinize bakabilirsiniz.
Il faut que j'explique?
İlla söyleyeyim mi yani?
Si tu veux savoir, je contacte l'hotel de ville pour voir si y a moyen d'avoir le maire dans notre émission.
İlla bilmen gerekiyorsa, belediye başkanını programa getirebilmek için belediye binasıyla iletişime geçiyorum.
La Terre n'est pas assez bien pour Arthur, il faut qu'il la quitte.
Dünyamız koca Arthur'a dar geliyor. İlla uzaya gitmesi lazım.