Translate.vc / Francês → Turco / Imam
Imam tradutor Turco
415 parallel translation
- Si vous voulez que je parte...
- AyrıImamı isterseniz...
Il a reçu notre petit avertissement.
Evet. Ufak imamız işe yaramış.
Je n'avais pas de remords et je devais fuir.
Üzülmedim ama acilen oradan ayrıImam gerekti.
C'est pour ça que je vais vous suivre à la trace.
Yani, benim sana takıImamın sebebi bu.
Je ne vaux pas mon pain.
Pek matah biri sayıImam.
Sage pensée. Tu m'as déjà coûté pas mal d'hommes.
Fazla yanıImamış, bana bir çok adama maloldun.
Il n'est pas las de son jouet.
Eee? Oyuncağından daha sıkıImamış.
Monsieur l'imam, je peux vous aider?
İmam Saheb! Seni eve götüreyim mi?
Bonjour, M. l'imam.
Selamlar, İmam.
Monsieur l'imam... Vous faites vos condoléances alors que c'est votre faute?
İmam Saheb, ben...
Elle veut nous faire expulser.
Bizim atıImamızı istiyor.
Je la connais à peine.
Kendisini tanıyor bile sayıImam, ama...
Fort Alamo n'a pas de sous-sol.
Alamo inşa edilirken bodrum yapıImamış.
Vous savez, je me suis trompé sur des tas de gens, mais jamais je ne me suis autant trompé.
Dinle, birçok insan hakkında yanıIdım ama... hiç bu kadar yanıImamıştım.
Il est fait avec du granit brut non poli.
Malzeme olaraksa parlatıImamış kırmızı granit kullandık.
Et je dois assister à ce procès, bref, je n'ai pas le temps.
Bu sefer topIantıya katıImam gerekiyor ve hiç zamanım yok.
... sans qu'il y ait un imam pour guider le peuple vers Dieu.
İnsanları Tanrı'ya yönelten bir İmam olmadan...
Mosquée de l'Imam Isfahan, IRAN
İmam Cami İsfahan, İRAN
Je n'ai jamais quitté ta mère.
Sanki annenden hiç ayrıImamış gibiyim.
Certaines ne sont pas ouvertes.
Birkaç açıImamış var.
Je ferme la boutique et vive la République!
# Buralarda takıImam
Pièce suivante, une arme chimique neuve.
Sırada hiç kullanıImamış bir kimyasal silah var.
Va, que l'Imam Ali te garde.
Tarnrı seni korusun.
C'est le dernier cri :
KarıştırıImamış. Henüz herhangi bir zararı yok.
Dès maintenant on se possède. S'il le faut, je me marierai avec toi... officiellement et religieusement.
Gerekirse sana imam nikâhı da kıyarım resmi nikâh da.
Dans l'Empire ou sur la Terre, peu importe, mais les fils de Mogh n'auraient jamais dû être séparés.
İmparatorlukta veya Dünyada hiç fark etmezdi en azından Mogh'un oğulları ayrıImamış olurlardı.
Elle voudrait m'inscrire à un club de poésie.
Bir şiir grubuna katıImamı önerdi.
L'imam Malek a dit, en désignant le tombeau du Prophète :
İmam Malik, Rasulullah'ın kabrini işaret ederek diyor ki :
L'imam EI Chafei a dit :
İmam Şafi de diyor ki :
C'est le tombeau de l'Imam Ali, c'est un lieu pour les pèlerins.
İmam Ali'nin kabridir. Orası hac yeridir.
Le tombeau de l'Imam Ali n'est pas à Najaf?
İmam Ali'nin kabri Necef'te değil mi?
Les Hadiths, nos douze Imams et aussi le Coran font allusion au suicide et disent que l'homme ne doit pas se tuer.
İntiharı hadislere, on iki imamımıza ve Kuran'a danıştığımızdan bu yana, insanın kendisini öldürmemesi gerektiğini söyleriz.
- Son imam.
İmam olarak, evet.
Mon père et l'imam Saïd.
Babam ve efendim Said.
Au fond, vous n'etes pas fait pour etre medecin.
Ama sen, doktor olmak için yaratıImamışsın.
Pourquoi vous mentez Imam?
Neden yalan söylüyorsun, lmam Din?
- Pas très héroïque.
- Pek cesur sayıImam.
Vous vouliez que je le largue.
Ondan ayrıImamı istediğini sanıyordum.
Les sabres ne sont pas la pour etriper... sinon les imbeciles.
KıIıçlar birbirinizi ikiye bölmek için yapıImamıştır... | eğer öyle ise onları aptallar kullanır.
J'ai des trucs à faire.
TakıImam gereken insanlar var.
On a besoin d'un imam irréprochable.
Bize kusursuz bir imam lazım.
Ce truc goûte le mais brûlé bouilli dans de l'eau plate.
İmamın abdest suyu gibi bu kahve.
- M. l'imam. - C'est qui, ça?
- İmam Saheb...
Je la connais à peine.
Kendisini tanıyor bile sayıImam.
Le prêtre a lu le Coran pour son salut. En vain. On est allées chez un docteur.
İmam Kuran okudu ama faydasızdı.
- Le ministre Farrakhan.
İmam Farakhan. Doğru, pardon.
le ministre Farrakhan.
İmam Farakhan.
Le ministre Farrakhan parle de ce prétendu jour où l " homme noir se lèvera...
İmam Farakhan hep o, siyah adamların şahlanacağı günden bahsediyor.
En outre vous vous élevez...?
İmamı esefle mi karşıladın?
Tu sais, Kareem, tu es censé être imam, professeur.
Biliyor musun?
Et tout ce que tu m'as enseigné, c'est qu'Allah n'est que haine et vengeance.
Kareem, senin imam olman gerekirdi, bir öğretmen, ve bana tek öğrettiğin senin Tanrı'nın nefret ve intikam dolu olduğu.