Translate.vc / Francês → Turco / Interrogation
Interrogation tradutor Turco
465 parallel translation
Ça s'appelle tout simplement "après l'interrogation."
Bu resim "Sorgulamanın ardından" olarak adlandırılmış.
"l'interrogation soutenue" commençait de préférence avec une torture "plus légère" : La poucette, par exemple.
Tercihen "Eziyetli sorgulama" ya daha hafif bir işkence yöntemi ile, örneğin baş parmak sıkacağıyla başlanır.
Messieurs, point d'interrogation.
Sayın Baylar, soru işareti.
- Messieurs, point d'interrogation?
Sayın Baylar, soru işareti. "
- Je lui ai donné 50 $ à noël pour une interrogation.
— Noel'de ona, tarih sınavını... kolay yapsın diye 50 dolar vermiştim.
Je suis désolé, mais j'ai toujours cette interrogation en tête.
Üzgünüm ama daima aklımı kurcalıyor.
Lady Eve Sidwich Point d'interrogation R.S.V.P. JANET PIKE
"... tanışma yemeğine gelmez misiniz? "
Les détaillants voulaient que j'y ajoute un point d'interrogation.
Perakendeciler buna bir soru işareti eklememi istediler ama ben reddettim.
- On l'a pas vu depuis l'interrogation.
- Sorgudan beri gelmedi.
Bon, comme on l'a remarqué, lors de l'interrogation au barrage routier, le couple a bien précisé qu'il n'avait vu que deux hommes.
Sizinde bildiğiniz gibi... yol aramalarında bilgisine başvurulan bir çift... El Arco civarında sadece iki adam... gördüklerini söylediler.
Recherché pour interrogation dans une affaire d'homicide.
Cinayetten aranıyor.
Le point d'interrogation, c'est sa voix.
En önemli konu sesi.
Deux idéologies, deux doctrines opposées répondent à une interrogation dramatique...
iki ideoloji, iki karşıt doktrin dramatik bir sorgulamaya cepap veriyor
Mon "oui" quand vous avez ouvert la porte était une question, le point d'interrogation sous-entendu.
Buyrun demem bir soruydu, öyle ima edilmişti.
Durant toute l'interrogation, il a tenu à être appelé Antipov, son vrai nom.
Sorgusu boyunca Pavel Antipov'um, dedi.
Messieurs, je ne voudrais pas vous embarrasser mais ce genre de technique d'interrogation est enfantine.
Beyler, sizi mahcup etmek istemem ama bu tür bir soruşturma tekniği gerçekten de çocukça, değil mi?
Reçoit la visite de... point d'interrogation.
Yattığı zamanlar... planlamıştı.
L'allemand que tu parles est une fumisterie. Le langage de la présence n'est que pure interrogation.
Almancan çok kötü,... şu an yanımda duruyor olsan bile, yine de hep bir şüphe olacak.
Voici l'interrogation sur la Bible.
Bu kutsal kitabın bir sınavı olacak.
Qu'aurait dit le capitaine W.E. Johns, point d'interrogation.
Yüzbaşı W. E. Johns duysa ne derdi, soru işareti.
Point d'interrogation.
Soru işareti!
Tu n'as pas oublié un point d'interrogation, dans ton titre? Quoi?
Başlığına bir soru işareti koyman gerekmiyor muydu?
L'interrogation.
Soru işareti.
Un point d'interrogation.
Bu soru işareti mi yoksa ünlem mi?
Pourquoi n'a-t-il pas dit qu'il allait faire une interrogation écrite?
Habersiz sınav yapacağını bize niçin önceden söylemedi?
C'est la raison d'une interrogation écrite... surprendre.
Habersiz sınavın amacı zaten budur- - seni beklemediğin anda yakalamak.
Veuillez me dire ce que ces deux lascars ont en commun, à part le fait qu'ils étaient tous les deux Anglais et écrivains? Le point d'interrogation est de moi.
Soru işareti bana ait.
Majesté, dans mon pays, nous commencerions... par une petite interrogation.
Majesteleri... ülkemde böyle şeyler genellikle, bir çeşit... seviye ölçme ile başlar.
Interrogation.
Sorgulama.
nous avons une interrogation écrite aujourd'hui.
Bildiğiniz gibi, bugün quizimiz var.
Lisez l'acte 3 pour demain. Vous aurez une interrogation.
Yarın üçüncü bölümü okuyun ve sözlü için hazırlanın.
M.Vamos, Mischka aimait faire quoi au centre d'interrogation?
Mr. Vamos, Mischka'nın Sorgulama Merkezi'nde işi neydi ki, siz onun eğlendiğini gördünüz?
"mais a été relâché après interrogation."
Ama bu sabah sorgulamadan sonra serbest bırakıldı.
Nous avons un ordre d'arrêt contre vous... pour interrogation à propos du meurtre d'une femme ce matin à Arlington.
Bu sabah Arlington'da öldürülen bir kadınla ilgili sorgulanmak üzere sizi burada tutmamız için emir aldık.
Un point d'interrogation...
Bir soru işareti.
Le point d'interrogation...
Yüzünde bir soru işaret var, tatlım.
Point d'interrogation?
Soru işareti?
Le point d'interrogation.
Soru işareti!
Plus tard, j'ai parlé du point d'interrogation et de notre destin. Il a compris.
Sonra ona soru işaretinden bahsettim ve nasıl birleştirildiğimizden.
C'est une interrogation, Vada?
Beni sorguya mı çekiyorsun?
Le point d'interrogation?
Soru işareti. Bu ne?
On vient de livrer une caisse en bas, recouverte de points d'interrogation.
Birisi aşağıya bir kutu bırakmış üzerine de soru işaretleri çiziliymiş.
Il y aura une interrogation lundi, donc tâchez d'être prêts.
Pazartesi sınav var, o yüzden lütfen hazırlıklı gelin.
On a eu une interrogation dessus à l'école.
Okulda bu konuyla ilgili test olmuştuk.
Point d'interrogation.
Soru işareti.
Mon dos est tordu comme un point d'interrogation.
Sırtım bir soru işareti gibi eğri.
"Bourré" avec point d'interrogation?
- Soru şeklinde "Duman Altı mı?" nasıl?
- "Messieurs, point d'interrogation."
"... ve McCormick.
Point d'interrogation.
kafasında soru işaretleri vardı.
Point d'interrogation?
- Soru işareti mi?
Sa tête ressemble à un putain de point d'interrogation.
Lanet olası bir soru işaretine benziyorsun!