Translate.vc / Francês → Turco / Invitations
Invitations tradutor Turco
644 parallel translation
"Puis-je vous aider avec les invitations pour la fête?"
Parti davetiyelerine, yardım edemez miyim, Mrs. Whittaker?
Je regrette : Je suis trop occupé pour accepter les invitations.
Hiçbir daveti kabul edemeyecek denli meşgul olduğuma üzülüyorum.
Certaine. J'ai aidé Mme Teasdale pour les invitations.
Kesin, bayan Teasdale davetiyeleri hazırlarken yardım ettim.
Tu as envoyé des invitations pour l'évènement?
O gizli iş için onu mu çağırdın?
Guild va envoyer les invitations.
Davetiyeleri Guild'e bastırtacağım.
Voici deux invitations.
- Teşekkür ederim. Gösteri için birkaç bilet.
Tes invitations ont eu un effet bœuf.
Gönderdiğin davetiyeler işe yaradı.
Le jour du mariage fut fixé, la robe commandée et les invitations lancées.
Düğün günü ayarlanmış... gelinlik alınmış ve davetliler çağrılmış.
Mme Penniman, sans vos invitations, ces derniers mois auraient été insupportables.
Davetleriniz olmasaydı şu geçen bir kaç ay benim için dayanılmaz olurdu.
Les préparatifs du mariage, les invitations, un jour férié national.
Düğün hazırlıkları, davetiyeler, resmi bayram.
Elle enverra les invitations.
- Bu terlikler sudan ucuzdu.
Ma secrétaire s'occupa des invitations et moi, des factures.
Müzik de çalmamız gerekiyor ve yalnızca 85 dolara mâl oluyor. Yalnızca 85 dolar mı? Yalnızca 85 dolar.
Avait-on par hasard lancé des invitations par radio?
Biri kalkıp radyodan genel bir davet mi gönderdi diye merak etmiştim
Le président a accepté votre suggestion et câblé les invitations.
Başkan önerinizi kabul etti ve telgrafla toplantı davetiyelerini gönderdi.
Je sais. Tu es absurdement négligent pour tes invitations.
Ve sen de çok iyi biliyorsun ki Almanca dersinden sonra oldukça kötü görünüyorum.
Non. Tu es absurdement négligent pour tes invitations.
Sadece akrabalar ya da alacaklılar zili böyle Wagner vari bir tonda çalar.
- Parce que mes invitations ont été ignorées.
- Aylardır davetlerimi dikkate almadığın için.
Toi feras liste d'Européens notables de Bangkok... pour envoyer invitations.
Bangkok'ta oturan tüm mevki sahibi Avrupalılar için... -... davetiye listesi yapacaksın. - Pekala.
Les invitations pour notre mariage sont parties?
Düğün davetiyelerinden ne haber?
Pas de nouvelles, pas d'invitations...
Haber yok, davet yok.
- Je sais comment tu lances tes invitations.
Seni ve partilerde dağıttığın davetiyeleri bilirim.
Grand-mère ne me permet pas d'accepter les invitations.
Niçin büyükannem davetleri kabul etmeme izin vermiyor?
A-t-on envoyé les invitations?
Davetiyeleri gönderdiniz mi?
C'était mon idée jusqu'à ce que vous fassiez les invitations.
Parti benim fikrimdi ama davetlileri sen seçtin.
Olympia et moi devons nous occuper des invitations.
Olympia'yla birlikte davetiyeler üzerinde çalışacağız.
Des invitations pour quoi?
Ne davetiyesi?
Vos invitations m'intriguent toujours, comtesse Lina.
Davetleriniz beni hep şaşırtır Kontes Lina.
J'ai envoyé les invitations.
Davetiyeleri ben gönderdim.
Des invitations pour l'Angleterre, le Japon, le Madison Square Garden...
Teklifler... İngiltere, Japonya, Avustralya, Madison Square Garden...
J'envoie les invitations pour samedi prochain.
Davetiyeleri, iki hafta sonraki cumartesi günü için gönderiyorum.
Rappelle-toi les invitations à dîner pour ce soir.
Bu akşamki yemeğin davetiyelerini unutma.
Avec toutes ces invitations, il nous faut rester en ville et moi je ne vois pas l'heure de retourner à la villa à notre vie tranquille.
Bu davetler sürdüğü sürece şehirde kalmalıyız. San Lorenzo'daki evimize dönmek için sabırsızlanıyorum yine sakin hayatımıza geri döneceğiz.
Pensez à mes invitations.
Benim iki bileti unutma?
Yukinojo est très grossier. Il a refusé toutes mes invitations.
Yukinojo çok kaba, bütün davetlerimizi geri çeviriyor.
Tu as refusé leurs invitations à plusieurs reprises.
Anlıyorum.
Payez les notes et refusez les invitations.
Faturaları ödeyin, davetlere de hayır deyin.
J'ai refusé vingt invitations pour venir vous voir.
Yirmi kadar daveti reddedip sizi görmeye geldim.
D'autres invitations.
- Burada biraz daha davetiye var. - Güzel.
Ce n'est donc pas vous qui avez envoyé les invitations pour M. Owen?
Bay Owen için işe yeni başladıysan, davetiyeleri sen göndermemişsindir.
Il ne voit personne à titre personnel et décline les invitations.
Kendisi şahsen kimseyle görüşmüyor ve de partilere katılmıyor.
Tant que j'y suis, je ferais bien d'écrire les invitations.
Bu arada da şu davetiyeleri yazmayı bitireyim.
Voilà les 64 invitations.
Merhaba. İşte oldu. Tam 64 tane.
T'as jamais répondu à mes invitations.
Davet edince asla gelmezsin.
Ma céleste a failli oublier les invitations.
Meleğim, az daha senin bu günkü davetini unutturuyordu.
Bien, envoie des invitations aux pratiquants d'arts martiaux à cent lieues à la ronde. Rassemblons-les tous au Manoir.
Haklısın, bir davet çıkarın civarda bulunan bütün kılıç ustalarına burada kutlama yapacağımızı bildirin.
Mets nos deux noms sur ces invitations.
... yapacağımız şey ona tuzak kurmak olacak.
Fixons la date dans cinq jours. Ces invitations devront être destinées à des combattants hautement expérimentés.
Onun için büyük bir kutlama yapacağımızı bildirmeyi unutmayin.
Avant, je redoutais ces invitations jusqu'à ce que je vois l'émission de Véronica.
Veronica'dan Parti Püf Noktaları'nı izleyene kadar partilerden korkardım.
Pas de formalités, ni de cravates blanches, ni d'invitations gravées.
Johnny'nin ve Julia'nın arkadaşlarıyla... eski oyun odasında bir parti. Birkaç kişi. Formalite yok, resmi elbise yok, yaldızlı davetiye yok.
Et les invitations?
- Kartlarla işin bitti mi?
Et ces invitations que tu m'as promises?
Olan bitene aklım ermiyor artık.