Translate.vc / Francês → Turco / Isi
Isi tradutor Turco
69,165 parallel translation
Cette partie incroyablement rasante des affaires vient de se transformer en plaisir rare.
Yine dayanılması güç bir işi az bulunan cinsten bir zevke dönüştürdünüz.
On ne doit pas la ménager, on doit obtenir d'elle quelque chose
Hızlıca bu işi bitirip, bir şeyler öğrenmemiz gerekiyor ki kullanabilelim.
Tu sais que tu es la seule personne pour laquelle je ferais ça.
Bu işi yapacağım tek insanın sen olduğunu biliyorsun.
Je ne le ferai pas.
Bu işi yapmıyorum.
On dirait que tu es le point central des opérations de terrain aujourd'hui.
Bugün saha operasyonlarında en çok işi senin yaptığın gözüküyor.
C'est le travail d'une cellule.
Bu bir hücrenin işi.
Il m'a retiré mon habilitation, et il va me virer dès qu'il aura trouvé un moyen.
Mullins Carter'a yardım ettiğimi biliyor. Yetkilerimi elimden aldı ve bu işi nasıl yaptığımı anladığı anda beni kovacaktır.
C'est le travail d'une cellule.
Bu tek bir hücrenin işi.
Il aura bientôt fini.
İşi yakında biter.
Et quand il l'aura fait, je le tuerai.
İşi bitince de, onu öldüreceğim.
C'est pour ça que vous faites le boulot?
Bu işi yapmanın sebebi bu mu yani?
Je vais en finir.
Bu işi bitireceğim.
Ceci est l'œuvre d'une cellule.
Bu tek bir hücrenin işi.
Ouais, peut-être qu'il a décidé qu'il n'avait rien à perdre après lui avoir pris son boulot qu'il a aimé et vécu pour.
Evet ama sen sevdiği ve yaptığı tek işi elinden alınca geriye bir şeyinin kalmadığına karar vermiştir.
Oui, il n'a peut-être plus rien à perdre depuis que vous lui avez pris son job.
Belki de elinden severek yaptığı işi aldığınızda geriye yapacak başka bir şeyi kalmamıştır.
Je vois que tu as pu organiser ça rapidement.
Görüyorum ki çok çabuk işi organize etmişsin.
Eric avait encore une affaire à régler.
Eric'in halletmesi gereken bir işi varmış.
Il ne comprendra jamais le travail que l'on fourni.
Yaptığımız işi hiçbir zaman anlamayacak.
Reviens qu'on en discute! John!
Gel buraya ve bu işi konuşalım!
Je suis venu finir ce que vous avez commencé et... J'ai échoué.
Buraya başladığın işi bitirmeye geldim ve seni hayal kırıklığına uğrattım.
Je ne suis même même pas sûr que ça soit ce que je voulais.
Gerçekten, bu işi istediğime emin değildim.
C'est notre chance de finir ce que nous avions commencé.
Bu başladığımız işi bitirmemiz için tek şansımız.
Rebecca n'est pas seule.
Rebecca bu işi yanlız yapmıyor.
Je veux juste faire mon travail du mieux possible.
Elimden geldiğince en iyi işi yapmak istiyorum.
Occupez-vous de ça, on en reparle après.
Bu işi halletsene, sonra konuşacağız.
Je finis toujours un travail pour lequel j'ai été payé.
Bir zamanlar ödenen bir işi bitiririm.
Ara, je veux que tu restes ici pendant que je m'occupe de quelque chose.
Ara, ben bir kaç işi halledene kadar, burada kalmanı istiyorum.
Et l'éloge funèbre, ça avance?
Kaside işi nasıl?
C'est quoi tous ces cris?
Tüm bu bağrışmalarda neyin nesi? Baba çocuk işi işte.
Ils affaiblissent notre nation.
Bu Neil Wiston gibi ispiyoncuların işi. Ülkemizi savunmasız hale getiriyorlar. Çeviri :
Le président regrette de ne pas pouvoir être présent, mais il avait une affaire urgente à Pékin.
Başkan katılamadığı için elbette üzüntü duyuyor ancak Pekin'de acil bir işi çıktı.
- Tu fais ce que tu aimes.
- Sevdiğin işi yapıyorsun.
Tu fais ce que tu aimes.
Ama sen sevdiğin işi yapıyorsun.
Je fais ce que j'aime.
Ben de sevdiğim işi yapıyorum.
À l'époque, ce tableau a été tourné en ridicule. On l'a qualifié d'horreur, de travail d'amateur.
Yine de onun zamanında, bu resimle dalga geçilmiş, ona karmaşa, bir amatörün işi denmiş.
C'est une blague de Jela?
Bu, Jela'nın işi mi?
Son cercle est mort.
Bu kümenin işi bitmiş.
C'est quelqu'un qui a très peur.
Bu çok korkmuş birinin işi.
Quel boulot?
Ne işi?
Bien que je sois consciente que mon mari ne s'est pas montré honnête avec moi sur ses pratiques commerciales, je sais que je n'ai pas été aussi honnête que j'aurais pu.
Her ne kadar kocamın işi yürütme şekli hakkında bana tamamen açık sözlü davranmadığının net olarak farkında olsam da, ben de ona karşı dürüst olmadığımı bal gibi biliyorum.
Je m'en fous, dis-lui qu'on obéit aux règles.
Umurumda değil. Bu işi kuralına uygun yapacağız, onu bilsin.
Qu'est-ce qu'il fait là?
Onun burada ne işi var?
Quoi qu'il en soit... on en finit.
Şu ya da bu şekilde bu işi bitireceğiz.
C'est ce qu'on appelle le travail d'enquête.
Peki biz buna polis işi diyoruz.
Je vais me reposer un peu, et après, je ferai ce qu'il faut.
Biraz dinleneceğim, sonra da işi halledeceğim, her neyse.
Vous avez tout arrangé.
Bu işi siz ayarladınız.
Je fais des doublages, je gagne correctement ma vie.
Seslendirme işi yapıyorum. Yani idare ediyorum.
Ce double-rencard...
Bu ikili yemek işi var ya...
C'est admirable, ce boulot.
Bu işi yapmanız takdire şayan.
Nous devrions partir.
Bu işi bitirmeliyiz.
- Nous devons rester discrets.
- Bu işi alttan alttan halletmemiz lazım.