Translate.vc / Francês → Turco / Isodyne
Isodyne tradutor Turco
66 parallel translation
La chérie de l'Amérique est le cerveau derrière Isodyne Energy
Amerika'nın tatlı kızı Isodyne Enerji'nin arkasındaki dehaymış.
D'après notre source, leur influence va bien au-delà de ce que dissimule Isodyne.
Kaynağımıza göre, nüfuzları Isodyne örtbasını karşılayabilecek düzeyde.
Il y en a un autre à Pasadena à Isodyne Energie.
Pasadena'daki Isodyne Enerji'de var.
Un laboratoire de recherche dédié aux énergies fossiles du XXe siècle.
Isodyne Enerji kendini 20. yüzyıldaki yakıt girişimlerine adamış bir geliştirme laboratuvarıdır.
Ai-je besoin d'un mandat pour savoir combien de temps vous avez travaillé à Isodyne?
Isodyne'de kaç yıldır çalıştığınızı bilmem için arama emrine ihtiyacım var mı?
Disons juste que... Qu'elle était assez proche du propriétaire de Isolyne Energy... Calvin Chadwick.
Şöyle söyleyeyim, Isodyne Enerji'nin sahibi Calvin Chadwick ile çok yakın bir ilişkisi vardı.
Si vous n'avez rien à cacher, procurez-nous une liste complète de vos employés.
- Saklayacak bir şeyiniz yoksa Isodyne Enerji'nin tüm işçi listesini verirsiniz.
Je suis un patriote et j'adorerai aider, mais Isodyne Energy fait dans le top secret et les contrats confidentiels pour le gouvernement Américain.
Vatanseverimdir ve yardım etmeyi isterim ama Isodyne Enerji gizli Amerikan anlaşmaları ile işlemler yapmaktadır.
Nous sommes très loin de l'Isodyne!
Isodyne'in yakınlarında bile değiliz!
Il y en a un autre à Isodyne Energy.
- Isodyne Enerji'de de var bir tane.
À la lumière des récents événements, le conseil a décidé que notre meilleur manœuvre consiste à fermer le programme Isodyne et utiliser tous les atouts.
Son olayları göz önünde bulundurunca konsey, Isodyne Programı'nı ve ona ait olan her şeyi yok etmeye karar verdi.
L'énergie atomique n'a pas encore été réglementée, et Isodyne est déjà sur la voie de la rendre obsolète.
Atomik enerjide henüz çok gelişme bile kaydedilmemişken Isodyne onu tarihe gömmeye yakın.
Thompson nous a obtenu le mandat pour Isodyne.
Thompson bize Isodyne'a arama emrini çıkarmış.
Bonjour. Bienvenu chez Isodyne.
Merhaba, Isodyne'a hoş geldiniz.
Isodyne mijote quelque chose et je vais découvrir quoi.
Isodyne bir şeyler çeviriyor ve ne olduğunu öğreneceğim.
Projet : Programme Isodyne Atomic Test 1-47
Isodyne Atomik Programı.
Ils m'ont très gentiment rappelé la nature hautement secrète des activités d'Isodyne et ils ont évoqués quelques mots tels que "trahison", "prison"... Et "pendaison".
Bana bütün iyi niyetleriyle Isodyne'da yaptığımız çalışmaların doğasını hatırlattılar ve hıyanet, hapis, idam gibi kelimelerden bahsettiler.
Vous en savez plus que vous le dites sur l'implication d'Isodyne dans tout ça, n'est-ce pas?
Isodyne'in bu olaya dâhiliyeti konusunda daha çok şey biliyorsun değil mi?
Isodyne était la seule qui a accepté d'engager quelqu'un... comme moi dans un laboratoire. Vous comprenez pourquoi je n'avais pas envie de saboter ma relation avec eux.
Isodyne ırkımı işe alan tek şirketti bu yüzden onlarla olan ilişkimi direkt mahvetmeme sebebimi anlamışsındır.
Wilkes, mais potéger Isodyne trahi tout ce pourquoi vous vous êtes battu.
Fakat Isodyne'i koruyarak başarmak için çalıştığınız bunca şeye ihanet ediyorsunuz.
Pendant la guerre, Isodyne, avec l'aide de toutes les sociétés majeures du secteur, travaillais sur une réaction atomique.
Savaş sırasında Isodyne, alanındaki diğer şirketlerle beraber başarılı bir atomik reaksiyon için çalışıyordu.
Maintenant, Isodyne ne construit plus "fat man" ou "little boy", mais leurs recherches sont allées bien plus loin pour continuer les essaies atomiques après la guerre.
Isodyne Fat Man veya Little Boy'u yaratmadı ama araştırmaları savaş bittikten sonra atomik testlere devam edecek kadar ilerledi.
Isodyne a payé des heures supplémentaires pour déterminer ce qui est derrière cette anomalie, mais... voilà.
Isodyne bu yanlışın arkasındaki bilimi anlamak için gece gündüz çalıştı ama bak. Kendin gör.
Isodyne l'appelle la matière zero, surêment parce qu'il n'y a pas de place pour ça nulle part dans le tableau périodique.
Isodyne buna sıfır madde diyor. Muhtemelen periyodik cetvelde buna uygun bir şey olmadığı için öyle diyorlardır.
Parce que vous et moi allons le voler cette nuit chez Isodyne.
Çünkü bu gece Isodyne'e gidecek ve onu çalacağız.
Je parie qu'ils agissent pour Isodyne pour effacer le projet.
Bence projeyi tamamen silmeleri için Isodyne'den emir alıyorlardır.
- Isodyne.
Isodyne'e.
Dr Wilkes et moi somme rentré chez Isodyne Energy vers 4H30.
Dr. Wilkes ile Isodyne Enerji'ye aşağı yukarı gece 4 : 30 sularında girdik.
Dr Wilkes est-il suspect dans l'explosion à Isodyne?
Isodyn'daki patlamada Dr. Wilkes şüpheli olarak görülüyor mu?
Rien sur le travail d'Isodyne autour de la matière zéro?
Isodyne'ın Sıfır Madde ile ilgili çalışmalarından bir şey var mı?
Je pense qu'Isodyne essaye de piéger le Dr. Wilkes et ils veulent qu'on fasse leur sale boulot.
Bence Isodyne, Dr. Wilkes'a komplo kuruyor ve kukla olarak da bizi kullanıyor.
C'est assez important pour qu'Isodyne invente une histoire soi disant que le Dr Wilkes serait communiste.
- Isodyne'ın Dr. Wilkes'ı komünist olarak göstermesine çabalattıracak kadar önemli olduğu kesin.
Isodyne tient absolument à ce que tout le monde croit que Jason Wilkes est un communiste.
Isodyne çaresizce dünyaya Jason Wilkes'ın komünist olduğuna inandırmaya çalışıyor.
Votre rapport sur l'accident à Isodyne...
- Isodyne'daki kaza tutanağında...
Isodyne utilise Wilkes comme bouc-émissaire.
Isodyne, Wilkes'ı kurban olarak kullanıyor.
Vous avez été briefé sur la situation d'Isodyne?
Isodyne dosyası hakkında bilgi verildi mi sana?
Nous avons récupéré tout ce que Wilkes avait volé à Isodyne.
- Bildiğim kadarıyla Wilkes'ın Isodyne'dan çaldığı her şeyi geri aldık.
Comment est-ce que l'accident à Isodyne peut être une brèche dans la sécurité?
Isodyne'daki kaza nasıl ulusal güvenlik tehdidi oluyor?
Wilkes, vous souvenez vous de ce qu'il vous est arrivé. l'autre soir à Isodyne Energy?
Doktor Wilkes, geçen gece Isodyne Enerji'de size olanları hatırlıyor musunuz?
Et la femme de Calvin Chadwick, candidat au Sénat et propriétaire de Isodyne Energy.
Isodyne Enerji'nin sahibi ve milletvekili adayı Calvin Chadwick'in karısı oluyor.
En fait, je voulais vous questionner à propos de l'accident d'Isodyne.
Aslında size Isodyne'daki olay hakkında bir şeyler sormaya gelmiştim.
Que savez-vous des travaux menés par Isodyne?
Isodyne'in çalışmaları hakkında ne biliyorsunuz?
Oui, j'ai farfouillé du côté d'Isodyne et ça a payé concernant leur arme secrète...
Evet, Isodyne Enerji'yi araştırırken gizli silahlarını buldum.
Son travail a permis à Isodyne de se faire connaître pendant la guerre.
Savaş sırasında Isodyne onun sayesinde ün kazanmış.
La chérie de l'Amérique est le cerveau derrière Isodyne Energy.
Amerika'nın en sevilen kızı Isodyne Enerji'nin beyniymiş.
Je ne peux vous dire à quel point tout le monde à Isodyne apprécie votre aide.
Idodyne'de çalışanların yardımından dolayı ne kadar mutlu olduğunu tahmin edemezsin.
Le conseil a décidé d'arrêter le programme Isodyne.
Konsey Isodyne Programını iptal etmekte kararlı.
Les bombes utilisées lors du test Isodyne.
Isodyne'ın testinde kullanılan bomba.
Votre travail à Isodyne était en confinement de recherche.
Isodyne'da kontaminasyon araştırmalarında görevliydin.
C'est quoi Isodyne Energie?
Isodyne Enerji ne ya?
Regardez le film d'Isodyne.
- Isodyne filmini izle.