Translate.vc / Francês → Turco / Ite
Ite tradutor Turco
139 parallel translation
Á ta place, je me ferais du souci pour le coucou que Gray et toi pilotez,
Yerinde olsam hindin için endişelenirdim yoksa Gray seni ite kaka götürecek.
J'en ai marre de cette bo ^ ^ ite.
Burada olmak içimi daraltıyor.
Une bo ^ Ite de guimauve au chocolat?
Çikolatalı bisküvi nasıl fikir?
- Pluriel. Ite.
- Çoğul, çoğul. lte. lte.
- Ite.
- lte.
Ils l'ont bouclé comme un voyou.
Hırsız gibi ite kaka götürdüler.
Je touche pas à ce fils de pute gluant.
O iğrenç ite dokunmam.
Je savais bien que j'aurais dû faire quelque chose à ce putain...
O ite bir ders vermem gerekirdi...
Bottez-lui le cul!
Vurun şu İrlandalı ite!
Ensuite, ils les ont conduits à travers un long couloir... dans des bunkers avec des étoiles de David sur les portes... et des écriteaux disant "bains et inhalation".
Sonra ite kaka geniş bir koridordan geçirilerek... kapılarında Davut'un Yıldızı... ve "Banyo ve Soluma Odası" yazısı bulunan binalara doldurulmuşlar. SS'ler onlara sabun vermiş.
Juste bang, bang, bang jusqu'à son cul.
Bam güm dalarım ite.
"Attendons otre arriée au plus ite."
"Bir an önce gelmenizi bekliyoruz."
Pas si ite.
Acelen ne?
Regardez-moi ça, il est tout rouge et gêné.
Adamım, şu ite baksana. Ezilmiş ve kızarmış.
La bo ^ ite... contient la tête du traître.
Sandukada da hainin kellesi bulunuyor.
Tu nous fais une crise de Brad Pitt-ite?
Brad Pitt olma saplantıların mı var?
J'ai l'air d'un connard?
Çünkü teslim edebileceğimi söyleyen it bendim. Sence ite benziyor muyum?
J'ai passé le relais à un enfoiré de junkie
Müptela bir ite iyilik yaptım.
Pourquoi n'avez-vous pas marque Ie chien?
O ite nasıl bir iz sürücü takmazsın?
- Regardez-moi ce débile.
- Şu ite bakın. - Arkadaşın mı?
Oui, et un démon Lur-Ite, en plus
Evet, özellikle de Lurite İblisine.
A propos Gunn, techniquement, ce n'etait pas un Lur-Ite, mais un Mur-Ite, une sous-espèce de Lur-Ite.
Bu arada, Gunn, teknik olarak o bir Lurite değildi, Muriteydi. Lurite'nin alt türlerinden.
Mais alors que je visitais cet endroit, quel que soit son nom, - j'ai eu une épiphanie.
- Bu ite bi tala, iki kuvurabiliriz.
Qui savait que Philippe était devenu Philippa?
Kaç kii geldi? Bir kaç kii var ite.
Pourquoi crois-tu que je t'ai fait venir ici?
Burada buluup gideriz ite...
- J'espère que t'en as eu un bon prix.
Ne ödedi? Birkaç kurualdım ite.
Tu sais, il est devenu Philippa.
Biliyorsunuz ite.Kadın oldu.
Bien joué, bizut.
Bu ite iyi olacaksın Çaylak.
Gaspille-la avec ce minable voyou... et finis à mon âge avec ton futur derrière toi.
Hayatýný mahvet, iţe yaramaz bir herif için her ţeyden vazgeç. Benim yaţýma gelince önünde bir gelecek olmasýn.
Vous ne cachez pas d'arme, mon père?
Ţu iţe bakýn... Ýçeri makineli tüfek sokmadýđýnýzdan emimsiniz, deđil mi peder?
Oh, le vaurien!
İte bak!
La bo îte a l'air de valoir plus.
- Kutusu bile daha çok eder.
Vous vous amusez bien, sans doute, mais je ne supporte pas qu'on me mette en bo îte!
Bunu yapmak hoşuna gidiyor, her kimsen. - Benimle dalga geçilmesini sevmem.
Le médicament de Timmy!
Kimse! İte bu kadar!
"La"... "qual... ité"... "de l'or trouvé sur la concession"...
Jack Conroy ve Alexander Larson'un... madeninde bulunan altının kalitesi ağustosun on birinde Klondike City'deki ayarcı tarafından yüzde doksan sekiz saf olarak tartılmış ve test edilmiştir.
D'autres viendront. A mettre en bo îte, à embarquer.
Sonra başka bobinler gelecek kutulayıp dağıtımını yapacaksın.
Après la mise en bo îte...?
- Kutuladıktan sonra?
Vous allez être ravie : j'ai deux boulots, maintenant. Le premier dans une bo îte de films et de télé, poste important...
Eminim bir televizyon stüdyosunda büyük sorumluluk gerektiren ikinci bir iş bulduğuma çok sevineceksiniz.
Le PDG, le propriétaire de la bo îte?
Jonathan Lundy. Genel müdür, stüdyo sahibi.
Je fais ce que j'ai à faire.
İTE. Bilirsin, işi takip ediyorum.
Il avait conçu une expérience théorique... qui consistait à mettre un chat dans une bo ^ ïte... ajouter un gaz toxique activé par la désintégration d'un atome... radioactif, et fermer la bo ^ ïte.
Şu teorik deneyi vardı : Bir kutuya bir kedi koy, bir kutu zehirli gaz ekle... gaz bir radyoaktif atomun çözünmesi... ile harekete geçiyor olsun, ve kutuyu kapat.
Ma mère a été la seule à approcher le niveau de shabbat shalom-ité que j'espèrais.
Pekâla, bu odada oturanlar arasında sadece annem olması gerektiği gibi "Shabbat shalom" dedi. Daha iyisini yapabiliriz sanırım. Bayım, ayrılıyorsunuz?
Des escargots...
Eskargo, ite burada.
C'est comme une bo îte de conserve.
Bu şeyi sürüyor muyum giyiyor muyum belli değil.
J'ai des nouilles en bo îte. Si on les met sur le sèche-linge, elles seront tièdes.
Çamaşır kurutucunun üstüne koyunca bir süre sonra biraz ıIınıyor.
- Et voilà, tu sais pourquoi.
- İte neden bu...
Vous croyez qu'il pourra courir?
İte yarıdediğin böyle olur...
- La chambre de Picasso.
- İte sana Picasso.
Pas si fantaisiste que ça.
İte buna fantezi denir...
C'est rusé ma jolie.
İte benim zeki kızım...
Oui!
İte bu kadar...