English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Joints

Joints tradutor Turco

632 parallel translation
Depuis Pearl Harbour, les Américains se sont joints aux buveurs de thé.
Pearl Harbor sonrası siz Amerikalılar da çay içenler kulübünün onurlu üyeleriyle bir olmuş durumdasınız.
Ils se sont joints à nous cette nuit.
Gece gizlice bize yanaştılar.
Quelques-uns quand on les a joints.
En azından ekibin bir kısmı malzeme uçağımızla görüştüklerinde yaşıyordu.
Calfate joints.
Çivilerini iyi çak.
On a trouvé des joints et une seringue d'héroïne.
Esrarlı sigara ve eroin iğnesi bulmuşlar.
- Vêtements, joints à moitié fumés, piqûres de seringues.
- Elbise parçaları, yarım içilmiş esrarlı sigara, iğne izleri.
Si les joints ont été placés là, pourquoi pas la canne?
Yalandan esrarlı sigara kullanıldığına göre, neden baston kullanılmasın?
Ils n'ont pas pu être joints par radio depuis plusieurs jours.
Birkaç gündür telsiz bağlantısı kuramadılar.
Tous les joints furent brûlés pour durcir, et assemblés à la main car il n'avait pas de colle.
"Her bileşkeyi sertleşmesi için yakarak kömürleştirdi..." "... çünkü zamkı yoktu. "
Joints pour structure, dix mille...
Ana yapının kirişleri : 10,000.
Talons joints, fils!
Şu topukları birleştirelim. Tamam mı evlat?
Elle t'a parlé de ces joints spéciaux?
Havuza aldığım göbek kasnağını da söyledi mi?
- Pas de joints.
- Göbek kasnağı yoktu.
Les pieds joints!
Ayaklar bitişik!
Tout ce qui s'est passé peut s'expliquer par des courts-circuits, une direction rouillée, des joints usés. C'est peut-être un truc publicitaire.
Bu küçük araba bu gece sadece bir şey yapmadı... açıklanamayan kısa devreler, yaylı kapılar, kapma direksiyon, aşınmış eklemler, belki biraz reklam hilesi.
2 joints universels, 3 boulons, c'est tout.
İki üniversal kavrama... üç ana kilitleme vidası, hepsi bu. Hemen kullanabilirsin.
Peut-être que tout le monde devrait fumer des joints.
Belki onlara biraz da ot vermeliydik.
Des joints du circuit d'huile ont sauté.
Motorun bir kaç yerini yaktım sanırım.
Un groom qui se balade avec trois joints dans sa chaussette?
Çorabında üç parça esrarlı sigara olan komiyi mi tutukladınız?
Il est flic, alors planque tes cachets et tes joints.
Emniyet, bebeğim. cebinden hap, ot filan çıkarayım deme.
Rentre vite. ll y a des joints ici.
Çabuk dön, ahbap. Burada biraz esrar var.
Cet endroit regorge de joints.
Burası esrar dolu.
- On serre les joints et on teste.
- Ekleri sağlamlaştırıp deneriz.
Des joints bien ajustés.
Sıkıca yerleştirilmeleri.
Les Sonak peuvent être joints par l'ambassade de Vulcain.
Binbaşı Sonak'ın ailesini Vulkan Elçiliğinden bulabilirsiniz.
Trop de rigolade, des gros mots, des joints, le boulot mal fait.
Sahada boş boş dolaşma, küfürlü konuşma... esrar içme, işten kaytarma.
Le système nerveux de Vale... et celui de l'ordinateur sont joints.
Vale'in ve bilgisayarın sinir sistemleri şu anda birleşik.
Serrez les joints.
Sık şunları.
- Resserrez les joints là-bas.
- Şuradakileri sıkın.
On se lévera á midi et les indigénes se prosterneront devant nous. Et on leur jettera des joints.
Her gün akşam üstü bütün yerliler bize tapar, biz de onlara cigara veririz.
Ces joints que tu nous as donnés l'autre jour, ils étaient super.
Bize verdiğin otlar var ya? Harikaydılar.
Les joints de l'autre jour, ils étaient excellents.
Bize verdiğin yapraklar harikaydı.
Non, pas de joints.
Hayır. Ot yok.
On pourrait avoir plus de joints?
Jimmy ot alabilir miyiz?
De bons, gros joints.
" Ot. İyi. Büyük.
De bons gros joints.
" İyi ot. Büyük.
Gros, joints.
Büyük. Ot. Büyük.
Bons, gros joints.
İyi ot. "
Gros joints. Bons gros.
Büyük iyi... "
Je l'ai déjà pincé une fois avec quelques joints.
Çocuğu esrarla yakalamışlığım var da.
C'était juste quelques joints.
Bir iki kubar işte.
Pieds joints.
Ayaklar birlikte.
Sécurité, deux joints au 1 Ouest!
Güvenlik! - Evet? - Batı koridorunda iki içici var.
C'est les joints.
Contalar gitmiş.
Bon, on a des stimulants, des tranquillisants... quelques joints.
Şey, var tabi. Az bir dumanla güldüren, ağlatan.
Les ados roulent des joints et les pépés font du roller.
- Haklısın. Çocuklar uyuşturucu kullanıyor. Yetişkinler paten kayıyor.
Quand ce tas de ferraille fera sauter ses joints de culasse... André ne sera pas si content que ça.
Bu döküntü duman üfleyip, contalarını savurmaya başladığı zaman Andre çok mutlu olmayacak.
Des joints de marijuana, des pilules, du Quaalude, du valium, des jaunes, des rouges, de la cocaïne, des seringues.
Esrarlı sigara, hap, sakinleştirici, Valium, sarı haplar, kırmızılar, Kokain öğütücü, iğneler.
Obturateurs de joints, pistons, bougies...
Ama her yerini. Contalar, pistonlar, bujiler.
Alors il se mit debout et, pieds joints, il donna un grand coup et crack!
Krak! Onu parçaladı.
Les joints tiennent.
Sıkıntı yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]