Translate.vc / Francês → Turco / Kalinda
Kalinda tradutor Turco
491 parallel translation
Kalinda, il faudrait monter, et aller chez le procureur attendre l'injonction.
Kalinda, üst kata çıkıp bölge savcısının ofisine girip celbi beklemen gerekiyor. Yaparım.
- Kalinda Sharma.
Kalinda Sharma.
{ \ pos ( 192,220 ) } Ce que Kalinda vous dit, Jennifer... { \ pos ( 192,220 ) } c'est qu'il est possible que vous vous soyez trompée { \ pos ( 192,220 ) } et que le véhicule soit parti par ici et non par là.
Sanırım Kalinda'nın söylemeye çalıştığı, Jennifer yanılıyor olabilir misin, yani araba o yöne değil de bu yöne gitmiş olabilir mi?
Kalinda, une dernière chose.
Kalinda, bir şey daha var.
Kalinda a des pistes?
Kalinda bir ipucu bulabilmiş mi?
Que Kalinda me retrouve au tribunal.
Kalinda'yı bul ve mahkemede benimle buluşmasını söyle.
Regardez ce que vous pouvez trouver, et je répète cela doit rester entre nous, d'accord?
Bak bakalım, neler buluyorsun. Kalinda, bu hâlâ aramızda kalacak. - Anlıyor musun?
Kalinda, puis-je te demander...
Kalinda, sana bir şey sorabilir miyim?
Kalinda.
Kalinda.
- Kalinda comment?
Kalinda ne?
- Kalinda Smith.
Kalinda Smith.
Merci, Kalinda, pour la discrétion sur tout ça.
Peki. Meseleye gösterdiğin hassasiyet için teşekkürler Kalinda.
Demain, rappelle-moi de renégocier votre contrat.
Kalinda yarın kontratının üzerinde tekrar pazarlık edelim.
Prenez Kalinda au besoin, OK?
Gerekirse Kalinda'dan destek alın, tamam mı?
Il faut que tu me regardes ça.
Kalinda, bununla ilgilenmeni istiyorum.
On met Kalinda et Cary dessus.
- Peki, Kalinda'yı görevlendireceğim.
Je m'appelle Kalinda, et mon mari et moi envisageons d'acheter un logement par ici.
Benim adım Kalinda, kocam ve ben bu mahallede ev almayı düşünüyoruz.
Kalinda, vous connaissez quelqu'un du nom de Kozko?
Kalinda, Kozko adında birini duydun mu hiç?
Kalinda a vu un bout de plaque... J15.
Kalinda, plakanın bir kısmını görmüş...
- C'est grâce à Kalinda.
- Kalinda keşfetti.
Que Kalinda démolisse le témoin.
Kalinda görgü tanığını saf dışı bıraksın.
Kalinda?
- Kalinda?
Kalinda, ça n'est pas la peine.
Kalinda, ihtiyacımız yok.
- De quoi tu parles? - Tu l'envoies chercher des infos
Kalinda ile beraber bir şeyin peşinde değil miydi?
- avec Kalinda?
Doğru, kendi seçimi.
Donc, ce mec l'a volé, lui a dit de baisser les yeux
Hey Kalinda. Bu adam Mayıs 2003'te onu soymuş ve...
Assiste-le. Elle le voit dans 2 heures, emmène Kalinda et tâte le terrain, okay?
İki saate avukatla buluşacak Kalinda'yı da al ve dosyadaki yerini kap, tamam mı?
Je suis au milieu d'un procès. - Ça peut pas attendre?
Kalinda, duruşmanın ortasındayım.
Bon, Kalinda, aidez Alicia pour les données de sa demande. Et utilisez les services de M. Statistiques.
Kalinda, sen Alicia'ya talebi için belge araştırmalarında yardım et ve Bay İstatistik'ten de yardım alın.
Bon, Cary, Kalinda, maintenant il nous faut des preuves.
Pekâlâ, Cary, Kalinda durum şimdi gerçekleri bulma davasına döndü.
On doit se revoir ce matin avec Kalinda.
Alicia, bu sabah Kalinda ile buluşmamız gerek.
Kalinda travaille pour vous.
Kalinda Stern-Lockhart'ta çalışıyor.
Je suis pas avocat, Kalinda.
Ben avukat değilim Kalinda.
Kalinda avait quelque chose, non?
Kalinda bir şey buldu sanıyordum.
On a un problème.
Kalinda, bir problemimiz var.
{ \ pos ( 192,220 ) } On économise les heures de Kalinda, { \ pos ( 192,220 ) } on ne peut pas les gaspiller.
Bak, Kalinda'nın mesaisinde daha idareli olmaya çalışıyoruz o yüzden hayaletlerin peşinde koşturamayız.
{ \ pos ( 192,220 ) }
Bir şey yok, Kalinda.
- Ça va, Kalinda. - Ça a l'air.
Evet, bir şey yok gibiydi.
J'aimerais que Kalinda essaye de le faire.
Kalinda da deşifre etmeye çalışabilir.
C'est Kalinda.
Kalinda'ydı.
Vous vous appelez Kalinda.
Adın Kalinda'ydı.
Kalinda peut le faire.
Kalinda yardım eder.
Elle est occupée par Murphy / Gomes.
Kalinda biraz meşgul. Murphy / Gomes.
Désolé, une amie de Kalinda.
Pardon, Kalinda ile.
Tu sais que tu peux pas faire ça.
Bunu yapamayacağını biliyorsun, Kalinda.
- J'appelle Kalinda.
- Ben Kalinda'yı arayayım.
Kalinda s'en charge.
Kalinda ilgileniyor.
C'était Kalinda. Il y a du rouge à lèvres sur une flûte.
Arayan Kalinda'ydı, şampanya bardağında ruj lekesi bulmuş.
- Kalinda?
Evet? - Kalinda.
Et, Kalinda, tu restes sur les infos.
Kalinda, sen veri taramasına devam et.
Non, Kalinda.
Hayır, sen git, Kalinda.