Translate.vc / Francês → Turco / Kasper
Kasper tradutor Turco
371 parallel translation
Kasper, essayez d'avoir le Dr Bradley et Melville immédiatement, et dites-leurs de se rendre à la maison de Walgate.
Kasper, Dr. Bradley ve Melville'i bulun hemen. Walgate'in evinde buluşacağımız söyle.
Allô, Kasper?
Alo? Alo, Kasper?
Je veux la fiche de Kasper, Pradier et le dossier Madrier.
Kasper'in, Charles Pradier'nin polis fişlerini ve Madrier dosyasının tamamını istiyorum.
- Si Kasper tombe sur lui, Choucas est cuit.
- Coccioli... Kasper ona rastlarsa Choucas'ın canına okurlar!
Salut, mon gars.
Gördün mü Kasper?
Comment s'appelle-t-il?
Adı ne? Kasper, güzel.
Kasper, c'est joli. Il fait des bons câlins? Quoi?
Sarılmayı biliyor mu?
Mes potes m'appellent Kasper.
Kankalarım bana Kasper der.
Kasper et sa poule parlent pas.
Kasper ve arkadaşı pek bir şey anlatmadı. Sırada ne var?
- Tu délires! Ils fricotaient avec Kasper.
- Neden Kasper'la birlikteydiler?
Comment un minus comme Kasper se fait respecter par les Bop Street?
Kasper gibi bir serseri Bop Street gibi sıkı bir ekibin saygısını nasıl kazanır?
Tu vendais sa came avant notre descente?
Kasper'in ürününü yıktığımız yerden başka yere mi taşıyorsun?
Ce que vend Kasper est recherché.
Dinle dostum, tiryakiler Kasper'in sattığı şeyi istiyor.
Un certain Kasper allait lui déposer le fric.
Kasper denen beyaz bir adam parayı bırakmak için gelecekti.
- Amado et Kasper?
Amado Kasper'la mı görüşecekti?
Kasper lui devait du blé.
Kasper ona ödeme yapmak için gelecekti.
Faut qu'on reparle à Kasper.
Kasper'ı tekrar bulmamız lazım.
Ils m'aiment tous tant que je remplis leurs poches.
Kendilerine para verdikçe sokaktakiler Kasper'ı sevmeye devam eder.
Revois l'alibi que tu fournis à Kasper.
Olay vakti Kasper'ın nerede olduğunu bir daha düşünmek isteyebilirsin.
- Kasper a des trucs à dire.
Kasper'ın senin hakkında söyleyecek çok şeyi var.
Moni a balancé le gentil fantôme.
Vic, Moni, Kasper'ı savunmaktan vazgeçti.
Le petit s'appelle Caspar, le grand Friedrich.
Küçüğün adı Kasper. Büyüğünki de Friedrich.
- Ne bougez pas, agent Kasper.
Sabit tut, Ajan Casper.
C'est Kasper.
Kasper.
L'information pour toi, ce n'est rien?
- İşimiz habercilik, Kasper.
Torben, c'est Kasper Juul, je peux monter?
Torben, ben Kasper Juul.
Il faut tenir les promesses faites à ses enfants, car plus tard, ce seront eux les électeurs.
Çocuklarını asla hayal kırıklığına uğratma Kasper. Çünkü büyüyünce seçmen olacaklar.
Kasper, mon ex, m'a demandé si je fréquentais quelqu'un. J'ai fait comme si je n'avais pas entendu.
Genellikle kafası çalışan eski sevgilim Kasper biriyle görüşüp görüşmediğimi sordu.
Tu prends des notes, Kasper?
- Not alıyor musun Kasper?
C'est quoi ton travail, Kasper?
Sen ne iş yapıyorsun Kasper?
Mais qui est malade, Kasper?
Kamuoyunun nesinin uzmanısın sen Kasper?
- Kasper Juul.
- Kasper Juul.
- Kasper...
- Kasper...
Le début d'une idylle? Kasper, ravi de te voir.
- Bir aşk başlıyor galiba.
Tu n'auras plus longtemps cette charge. Kasper?
- Yakında işsiz kalacaksın Kasper.
Tu es encensé par tout le monde, Kasper.
Herkes senden övgüyle söz ediyor Kasper.
Au fait, Kasper...
Sahi, Kasper.
Tu me dois quelque chose, Kasper.
Bana borçlusun Kasper.
Il ressemble trop à n'importe quel discours de Premier ministre. Kasper.
Başka birinin sözlerini yansıtıyor sanki- -
On doit parler d'autre chose. Tu ne veux pas t'asseoir?
Kasper, konuşmamız gereken başka bir konu var.
- On en a déjà parlé, c'est non.
- Olmaz Kasper.
Kasper...
Kasper.
On perd du temps, Kasper.
Vakit kaybediyoruz, Kasper.
- Vous connaissez un certain Kasper?
Kasper adında birini tanıyor musunuz?
Vous avez localisé Kasper?
Kasper'in bulunduğu yeri tespit edebildiniz mi?
- Vous m'étonnez, Kasper.
Beni şaşırtıyorsunuz Kasper.
Le fameux Kasper?
Şu ünlü Kasper mı?
Comme la plupart d'entre nous.
- Hiçbirimizin Kasper'la bir sorunu yok.
Tu as un truc à me dire?
Ne söyleyecektin Kasper?
Je ne suis pas bête, Kasper.
Ben akıllı biriyim Kasper.
C'est Kasper Juul.
Ben Kasper Juul.