English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Klaus

Klaus tradutor Turco

1,993 parallel translation
Qu'est-ce que tu fais là?
- Klaus! Burada ne arıyorsun?
Klaus, tu aimes jouer les gros bras?
Klaus sen ekibin kas yığını değil misin?
L'inspecteur Klaus Mandela est... Le Découvreur
Detektif Klaus Mandela Bulucu!
Klaus et Frida.
Klaus ve Frida.
Dans l'autre voiture, Klaus et Susanne Jensen sont morts.
"Diğer arabadaki Klaus ve Susanne Jensen öldü".
Tu penses que Klaus l'a tuée?
Onu Klaus'un öldürdüğünü mü düşünüyorsun?
La même chose que je voulais avant que tu n'aides Klaus à me tuer.
Sen Klaus'un beni hançerlemesine yardım ederken istediğim şeyi.
Tu es encore pire que Klaus!
Sen Klaus'tan daha da betersin.
Darwinisme, Klaus
Darvinizm Klaus.
Tu ne penses pas que cela m'est venu à l'esprit, Klaus?
Bu aklıma gelmedi mi sanıyorsun Klaus?
Je refuses de te la faire oublier de la même manière que Klaus t'as fait m'oublier.
Klaus'un sana beni unutturduğu gibi sana onu unutturmayacağım.
Mais Damon a Jeremy et Klaus a l'épée, Et Shane a Bonnie.
Ama Damon'un elinde Jeremy var, Klaus'ta kılıç var Shane'de de Bonnie var.
Tu as dis que tu allais convaincre Klaus de le faire d'une autre manière.
Klaus'u bunu başka bir yoldan yapmaya ikna edeceğini söylemiştin.
C'était le marché, Klaus.
Anlaşma buydu Klaus.
C'est toi qui a énervé Klaus.
Klaus'u kızdıran sendin.
L'équipe Klaus a Jeremy le chasseur, l'équipe Shane a Bonnie la sorcière.
Klaus takımında avcı Jeremy var. Shane takımında cadı Bonnie var.
La Team Shane rejoindra la Team Rebekah, et l'équipe Klaus sera mise de côté là où est sa place.
Sonra da Shane takımı Rebekah takımına katılmak zorunda kalacak ve Klaus ekibi ait olduğu yere dışarıda boş boş oturmaya itilecek.
Empêche-le, Klaus.
Onu geri çek Klaus.
S'il te plaît, Klaus, je t'en supplie.
Lütfen Klaus, yalvarırım.
Klaus veut toujours que je finnisse la marque.
Klaus hâlâ izi tamamlamamı istiyor.
Qu'est-ce que tu veux, Klaus?
Ne istiyorsun Klaus?
Si Kol ne me tue pas le premier, alors Klaus va juste me forcer à tuer plus d'innocent.
Eğer Kol beni öldürmezse Klaus beni daha fazla masum insan öldürmeye zorlayacak.
- Klaus, saxophoniste.
- Klaus, saksafoncu.
- Klaus.
- Klaus.
Et Klaus veut l'emmener à un voyage pour tuer des vampires.
Ve Klaus ise, vampir öldürme yolculuğu için onu almak istiyor.
Oui, Klaus veut que j'essaie de convaincre Rebekah de nous donner sa dague pour qu'on s'occupe de Kol.
Öyle. Klaus beni, hançerinden vazgeçmesi için Rebekah'yı ikna etmeye çalıştırıyor, ki böylece Kol'u halledebilelim.
Klaus et Rebekah vont tous nous tuer sans hésitation.
Klaus ve Rebekah, her birimizi garezlerinden dolayı öldürür.
Et Bonnie pense qu'elle peut sortir Klaus du tableau aussi, au moins temporairement.
Ve Bonnie, Klaus'u da devre dışı bırakabileceğini düşünüyor en azından geçici olarak.
Je n'ai pas d'alliance avec Klaus.
Klaus'la ittifakım yok.
Donc laisse Klaus achever mon frère.
O yüzden, bırak Klaus kardeşimi uyutsun.
- Klaus est piégé dans notre salon.
- Klaus oturma odamızda kilitli durumda.
Sinon, on pourrait tout aussi bien chercher les apparitions de Katherine et voir si elle veut de la compagnie dans sa fuite, car il nous poursuivra.
Eğer bulamazsak bari Katherine'in yerini bulalım ve gizlenirken yanına birilerini ister miymiş soralım. Çünkü Klaus peşimize düşecektir.
Si tu tues Kol, le frêre de Klaus sa lignée entière mourra avec lui
Eğer Klaus'un kardeşi Kol'u öldürürsen tüm kan bağı onunla beraber ölür.
Nous allons finalement nous débarasser de Klaus.
Sonunda Klaus'tan kurtulacağız.
Je jubile.
Klaus'a bakıp oh çekiyorum.
J'ai libéré les hybrides et je les ai montés contre Klaus.
Melezlerin bağını ben koparıp onları Klaus'un karşısına geçirttim.
Tu veux pouvoir tout contrôler Klaus?
Kontrolün elinde olmasını mı istiyorsun Klaus?
Revois tes priorités, Klaus.
Önceliklerini belirlemek isteyebilirsin Klaus.
Tu n'auras pas à te sentir coupable de toutes ces sales pensées au sujet de Klaus.
Klaus hakkında olan tüm o edepsiz düşüncelerin için suçlu hissetmek zorunda kalmazsın.
Chère Care, tu me manques plus que je ne pourrais le dire, mais je sais qu'aussi longtemps que Klaus vivra, je ne pourrai rentrer à la maison.
Sevgili Care, seni kelimelerle anlatamayacağım kadar çok özlüyorum. Ama Klaus hayatta olduğu sürece eve gelemeyeceğimi biliyorum.
À moins que tu prennes l'épée du chasseur à Klaus.
Tabii Klaus'ta avcı kılıcını almadıkça.
Klaus est coincé chez Elena à cause du sort de Bonnie.
Klaus, Bonnie'nin sihri sayesinde Elena'nın evine sıkışıp kaldı.
Tu es sûr que Klaus dit la vérité, qu'il n'y a qu'une dose de remède?
Klaus'un doğruyu söylediğinden sadece bir doz tedavi olduğundan emin misin?
La maison. klaus.
Ev, Klaus.
Et si ce n'est pas le cas, Klaus me tuera.
Ve eğer Klaus beni öldürmezse.
Aussi loin qu'il peut être de Klaus.
Klaus'tan olabildiğince uzakta.
Klaus a dit qu'il le poursuivrait toujours.
Klaus onu bulana kadar durmayacağını söyledi.
Katherine a bien échappé à Klaus pendant 500 ans.
Katherine, Klaus'tan 500 yıldır kaçıyor.
Commentaire de Katherine : Klaus, tu m'as refusé ma liberté.
Klaus, özgürlüğümü reddetmişsin.
Klaus :
Kusura bakmayın.
Klaus, qu'est-ce que ça dit?
Klaus, o ne demek oluyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]