Translate.vc / Francês → Turco / Kobé
Kobé tradutor Turco
269 parallel translation
Son père est exportateur à Kobé. Un vieux farceur!
Eski kocası Kobe'de çalışıyor.
Non, de Kobé.
Yok, Kobe'liyim.
Kobé est un port qui traite surtout avec l'étranger.
Ahalisi yabancıları seven bir liman Kobe.
Notre famille est l'une des plus anciennes de Kobé.
Kobe'nin eski bir ailesiyiz.
- ll est en chargement à Kobé.
- Gemi şimdi Kobe rıhtımında yükleniyor.
Nous allons à Kobé.
Hemen Kobe rıhtımına gidiyoruz.
C'est la petite île de Matsu, à mi-chemin entre Kobé et Shanghai.
Matsu isimli bir ada, Kobe ile Şangay arasındaki rota üzerinde.
Nous allons bombarder Tokyo, Yokohama, Kobe, Osaka et Nagoya.
Tokyo, Yokohama, Kobe, Osaka ve Nagoya'yı bombalayacağız.
Elle me dit qu'elle travaille dans un café à Kobe.
Şimdi Kobe'de bir kafede çalışıyor.
Et il y en a à Yokohama, à Kobe et à Osaka.
Yokohama, Kobe ve Osaka'da daha fazla.
On y est moderne.
Kobe bir liman şehri. Siz batılılaştınız.
J'y passe 10 jours tous les mois.
Her ay 10 günüm Kobe'de geçer.
Vous partez à Kobe.
Kobe'ye gideceksin.
Qu'est-ce que je vais bien pouvoir faire à Kobe?
Kobe'de ne yapacağımı sorabilir miyim?
Vous n'aurez plus qu'à épouser la fille du général. Elle sera à Kobe dès demain.
Yarın Kobe'den dönecek olan generalin kızıyla evlenmenin dışında tabii.
Eileen à Kobe?
Eileen Kobe'ye geliyor.
Là-bas, c'est Kobe.
İşte Kobe de göründü.
Kobe, Osaka et Kyoto.
Kobe, Osaka ve Kyoto.
- Les gens viennent ici pour se détendre.
- Ama biliyorsun, Kobe bir dinlenme yeri.
"Rappel des modifications apportées au règlement du camp de Kobe."
"Bu, Kobe kampına gönderilen her zamanki bildirilerden biridir."
Tu es tombé si bas?
Kobe'ye gittiğinden beri çok değiştin.
Le voici, à Kobé.
Kobe'deki hâli. Tanıdın mı?
Je l'ai vu à Kobé.
Polis bu adam!
Est-ce que tu es un flic?
Kobe polisi ile birlikte çalışıyorsun.
Tu as été à Kobe?
Kobe'ye gittin mi?
Il pourrait y avoir quelque chose à Kobe, mais j'en doute.
Belki Kobe'de bir şeyler ayarlayabiliriz ama emin değilim.
- Quand arrive-t-on à Kobe?
- Kobe'ye ne zaman varacağız?
Eh bien, descendez à Kobe, la prochaine escale.
Gelecek durakta Kobe'de iniyorsun. - O halde kalıyorum.
Allez, debout. On arrive à Kobe dans 15 minutes.
On beş dakika sonra Kobe limanında olacağız.
On arrive à Kobe dans quelques minutes.
Bir kaç dakikaya kadar Kobe limanında olacağız.
À votre place, j'irais vite voir cela de près.
Onu gözden geçirmek için hemen Kobe'ye gitmenizi öneririz.
Surtout ce soir, il y a danger. Je dois le laisser seul à Kyoto, car j'ai à faire à Kobe.
Bu gece Hyogo'ya gitmek ve onu yalnız bırakmak zorundayım.
Kobe
KOBE
Shinshu, Osaka, Nagoya, à Tamba, Sasayama,
Shinshu, Osaka, Nagoya, Kobe, Tanba-Sasayama'yı, bütün Japonya'yı dolaştım.
Kobe enfin, j'ai été partout. SADA, 26 ANS
SADA, 26 YAŞINDA
Tu sais avec le boeuf façon Kobe. comment ils massent les vaches, leur donnent de la bière?
Kobe bifteğini nasıl yapıyorlar biliyor musun ineklere nasıl masaj yaptıklarını, onlara bira verdiklerini?
Des attaques moins importantes ont ete lancees sur Yokohama et Nagoya.
Bazı uçaklar Kobe, Yokohama ve Nagoya'ya ufak saldırılar düzenledi.
Mais ce soir je te fais rocker KOBE HALL Tokyo, Japan
Ama bu gece sallayacağım seni. KOBE HALL Tokyo, Japan
Toujours à Kobe, au cabaret?
Kobe'deki gece kulübü mü?
J'habite tout près... à Kobe!
Ben Kobe'a yakınım. İçki al!
Ça fait déjà deux ans depuis que notre fils, Itsuki est décédé.
KOBE, Japonya'nın batısında bir kent. İki sene önce ölen oğlumuz İtsuki'yi anmak için... bugün burada toplandık. Geldiğiniz için, hepinize teşekkürler.
Mlle Watanabe à Kobe...
Kobe'den bayan Vatanabe.
Je ne connais personne à Kobe.
Kobe'den kimseyi tanımıyorum.
Viens à Kobe pour changer.
Sen de Kobe'ye gel.
Monsieur, un de vos dealers de Kobe au téléphone.
Kobe'deki uyuşturucu satıcılarımızdan biri, telefonda efendim, sizinle görüşmek istiyor.
Apparemment, Kobe a fait un deal avec la Corée du Nord.
Kobe, Kore ile bir anlaşma yapmışa benziyor.
Janet Jackme, Kobe Tai, Jenna Jameson..
Janet Jackme, Kobe Tai, Jenna Jameson. Ne ararsan var.
Kobe, voici le Dr Greene.
Kobe, bu Dr. Greene.
Dr Greene, ma femme, Kobe.
Dr. Greene, bu eşim Kobe.
- Kobe.
- Kobe.
Kobe, il faut que j'en sache plus sur la torture.
Kobe, işkence hakkında bilgi almam gerek.