Translate.vc / Francês → Turco / Liza
Liza tradutor Turco
827 parallel translation
Je montre un peu les lieux à Lisa.
Liza'ya etrafı gezdireyim.
Ce sera le Dr Liza, un très bon neurochirurgien.
Dr. Leiser yapar, iyi bir beyin cerrahı.
- Dr Liza est bon, non? - Le meilleur.
- Dr. Leiser iyi bir cerrah mı?
- Bien, Liza est excellent.
Ameliyat nasıl gidiyor? - Güzel. Leiser iyi adamdır.
Elle est toute triste à l'idée de se retirer à la campagne.
Liza'ya merhaba de. Taşrada tıkılıp kalma fikriyle mutsuz.
Lise, vous êtes si jolie.
Liza çok güzel görünüyorsun.
- Lise, retenez-le.
- Liza onunla konuş.
Lise est très fatiguée.
- Denedim. - Liza çok yorgun.
C'est impossible.
Bir gün daha. Kalamam Liza, biliyorsun!
J'ai laissé Lise mourir sans réconfort, alors que je courais après la gloire!
Çok geç kalmıştım. Liza'nın sevgisiz ölmesine izin verdim. Şöhretimle o kadar meşguldüm ki, karımı rahatlatamadım.
Dis-moi, Liza.
Sana birşey sorayım, Liza.
C'est indigne de ta part
Sen layık değilsin, Liza.
A ta voix, on sent que tu veux te quereller.
Senin sesine de bir sınır var, Liza, yani kavga etmek istersin.
Liza, tu sais ce que c'est?
Liza, Bunun ne olduğunu biliyor musun?
Tu n'es pas maligne tu ne comprends pas qu'avec ce permis, n'importe qui peut devenir M. Bertani?
Nasıl bu kadar aptal olabilirsin? Sevgili Liza, anlamıyor musun, bu sürücü belgesi ile, herhangi biri Mr. Bertani olabilir?
Ce n'est pas de l'usurpation d'identité.
Sevgili Liza, Sorun birinin yerine geçmek değil.
Liza, pourquoi tu ris?
Liza, niçin gülüyorsun?
Liza, je dois partir aussi.
Liza'nın da, gitmesi gerekecek.
Je suis monté à bord du Liza et j'ai navigué sur la mer
Liza gemisine atladım ve açıldım denizlere
Lisa, ma femme. Dis-lui que son Serguéi est sain et sauf...
Liza'ya Sergei'sinin iyi olduğunu, onu kendi gözlerinle gördüğünü söyle.
Dis-lui qu'on s'est vu par hasard. Que je pense à elle, le jour et la nuit.
Liza'sına gündüzleri ve geceleri onu hayal ettiğini söyle.
Qu'Élisabeth... c'est sa femme... Qu'elle travaille.
Liza'nın çalıştığını söyleyin.
Il y avait une fille, Lisa, une vraie femme.
Bir kız vardı, Liza, gerçek bir civciv.
Qu'a bien pu voir Liza?
Liza ne gördü?
Mais la réponse du mari apprenant le passé de sa femme ça n'est pas vraiment important, le producteur l'aurait sans doute utilisée ainsi Liza a pu raconter sa première et noble version d'elle même et de Marta
Ama eşinin geçmişini öğrenen kocasının tepkisi gerçekte çok önemli değil ; çünkü yönetmen muhtemelen onu Liza kendisini ve Marta'nın birinci asil versiyonunu anlatsın diye kullandı.
Nous n'avons que des fragments - ddes passagers heureux Liza observant Marta tentant de s'assurer que c'est bien elle
Sizleri parçalarla baş başa bırakılıyoruz. Mutlu yolcular Liza'ın bakışları Marta üzerinde gerçekten o olduğundan emin olmaya çalışıyor.
Sous une telle tension Liza se remémore assez bien la vérité
Böyle bir stres altında Liza gerçeği çok iyi hatırlıyor.
Inga entrez, Liza attendez
Inga, içeri gir. Liza, bekle.
Liza, comment peux tu...
Liza, sen nasıl...
Je connais Liza elle reconnaîtrait une faute
Liza'yı bilirim suçunu kabul eder.
Comment Liza se défendit elle et influença le destin de Marta l'histoire de ce destin qu'elle a racontée à son mari et que maintenant elle préfère laisser inachevée?
Liza kendini nasıl savundu? Marta'nın kaderini, kocasına anlattığı kaderi nasıl etkiledi? Ve bu hikâyeyi neden tamamlamadan bitirmeyi tercih ediyor?
Liza ne contestera plus la vérité enterrée dans la boue d'Auschwitz
Liza, Auschwitz çamuruna gömülmüş gerçekleri reddetmeyecek.
Rien ne peut perturber la vie de Liza au milieu de ces gens indifferents à ses crimes d'hier, qui même aujourd'hui...
Artık Liza'nın hayatını, geçmişin suçlarına kayıtsız insanlardan hiçbiri altüst edemez.
Ah oui, je me souviens du comte de Genoa.
Liza daha önce gerçek bir reklam ajansı görmemiş.
Le pauvre, il a fait une dépression nerveuse à mi-chemin.
Oh, bende memnun oldum, Liza. Seninle tanışmak harika birşey di.
On a passé de bons moments, n'est-ce pas?
Tanıştığımıza memnun oldum, Liza.
Ça ne te manque pas, Samantha?
- Sabah a, Darrin. - Evet, iyi geceler, Liza.
Ce n'est pas très gentil Viens, on va s'asseoir.
- Bu tam da Liza Randall ı tanımlıyor işte.
Je n'étais pas sûr que ce soit vous.
Liza, neden içeri gelmiyorsun?
J'ai simplement pris l'avion.
- Liza? - Huckleberry Finn değil, yani.
Il va falloir fêter votre arrivée.
O zaman çıkalım, Liza.
Darrin serait ravi de savoir que l'on s'occupe de vous.
- Oh, elbette. - Görüşümek üzere, Bayan Stephens. - Görüşürüz, Liza.
- Je vous demande pardon?
Birincisi, Liza Randall benimle nişanlı.
Ça rassurera Darrin de savoir qu'on s'occupe de vous deux.
Beş, Liza Randall ne isterse, onu alır.
Non, il n'y a aucun problème, c'est juste que...
Liza, buraya sana reklamcılık tekniklerini göstermek için geldik.
J'aurais dû savoir qu'on n'épouse pas une jolie sorcière en espérant qu'elle ne remue plus son nez. C'est contre nature.
Ve gördüğün gibi, Canavar, Liza gibi hassas bir kızın neden kocam gibi, olgun bir adamın cazibesine kapıldığını anlamak çok zor değil.
Il faut qu'on soit honnête.
- Liza'yı düşünmeden yarım saat bile geçiremezdim.
Montez, Lise.
Sen yukarı çık, Liza.
Il y a deux ou trois ans.
Bayan Randall beni aradığında ofis sakin olacağından, benimle Cumartesi günü daha rahat röportaj yapabileceğini söylemiştim, anlatabiliyormuyum? Aslında... Liza...
C'est une surprise, non?
Gelsene, Liza.
Merci, Larry, à plus tard.
Tabii, Liza Randall, Brigitte Bardotdan bu yana gelen en dayanılmaz şey.