English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Lloyd

Lloyd tradutor Turco

2,339 parallel translation
- De la merde humaine, Lloyd.
- İnsan b... u, Lloyd.
- De la merde humaine, Lloyd!
- İnsan b... u, Lloyd!
- Lloyd!
- Lloyd!
Lloyd, tu parles leur langue. Fais-les arrêter.
Lloyd, onların diliyle konuşuyorsun!
Ça arrive, Lloyd.
Geliyor, Lloyd. Geliyor.
Tu le sens, Lloyd?
Kokuyu alabiliyor musun, Lloyd?
Allez, Lloyd.
Haydi, Lloyd.
- Pourquoi Lloyd t'a déposé?
- Seni neden Lloyd bıraktı?
Merci, Lloyd.
- Lloyd. - Teşekkürler, Lloyd.
Oui, je peux, E.
Evet edebilirim, E. Lloyd.
- Peut-être, ou peut-être pas. Le professeur Lloyd et Rakshata...
Lloyd-sensei ve Lakshata-san...
Il s'appelle Lloyd, et, non, je le déplacerai pas.
Adı Lloyd ve hayır, onun yerini değiştirmeyeceğim.
J'étais étonné que Joy connaisse Lloyd, mais j'étais encore plus étonné de découvrir que, moi aussi, je le connaissais.
Joy'un Lloyd'u tanımasına şaşırdım ama daha çok şaşırdığım şey onu benim de tanıyor olduğumdu.
Lloyd m'a alors raconté la suite.
Sonra Lloyd bana olanları anlattı.
Bagages dans le coffre, il partait pour un long voyage.
Lloyd çantasını hazırlayıp, bir ülke turuna çıkmış.
Lloyd pensait pouvoir rendre la voiture à Joy, mais il découvrit que la maison appartenait aux Yang.
Joy ona geri ödemesi garantisi verdiği için, Lloyd mutluymuş ta ki evin gerçekte Yanglar'a ait olduğunu öğrenene kadar.
- On va pas lui couper les mains!
Lloyd'un ellerini filan kesmeyeceğiz.
Non, un autre Lloyd.
O, başka bir Lloyd.
J'ai un cousin... qui s'appelle Lloyd, qui a... un cancer des mains.
Lloyd adında bir kuzenim var el kanseri oldu.
Écoute, Lloyd, c'est ma faute si t'en veux au monde entier.
Dinle, Lloyd. İnsanların pislik olduğunu düşündüğün için kendimi sorumlu hissediyorum.
Je voulais pas que Lloyd fasse tout péter, alors on a retrouvé la retraitée qui lui avait acheté la voiture.
Lloyd'un bir şeyleri havaya uçurmasını istemediğimden beni arabayı sattığı kadına götürmesini istedim.
Toujours personne d'honnête en vue, et la bombe de Lloyd semblait bientôt prête, fallait passer à l'action.
Dürüst bir adam bulmaya yakın bile değildik ama Lloyd bombasını bitirmeye yakındı bu yüzden biraz yaratıcı oldum.
J'étais pas vraiment honnête avec Lloyd, mais... ça me semblait pas grave, vu que c'était un terroriste, je pensais que le Karma fermerait les yeux.
Lloyd'a dürüst davranmadığımı biliyordum ama kuralları yıkmak, teröristerle anlaşırken, sorun olmuyordu Karma'nın da önemsemeyeceğini düşündüm.
Lloyd, attends.
Lloyd, bekle.
Lloyd, ouvre!
Lloyd, aç kapıyı!
C'était un peu inattendu, mais, grâce à moi, Lloyd avait retrouvé la foi.
İşler plânladığım gibi gitmedi ama Lloyd'a insanların iyi olabileceği inancını yeniden kazandırdım.
Quelques années plus tôt, Lloyd pensait que je lui avais ouvert les yeux. Mais, en fait, c'était pas ça. Je les lui avais fermés, plutôt.
Yıllar önce Lloyd, dünyadaki tüm kötülükler için gözünü açtığımı düşünmüş ama aslında, daha kötüsünü yapmış, gözlerini, tüm iyi şeylere kapatmışım.
Et, comme Lloyd, je me suis rendu compte que je ne voyais que le Mal, alors que Randy ne voyait que le Bien.
Ve tıpkı Lloyd gibi ben de etrafımdaki insanların sadece kötü yanlarını görmekteydim Randy gibi olup, iyiyi görmem gerekliydi.
Maintenant que Lloyd avait ouvert les yeux, il est parti faire son voyage, à la découverte du Bien.
Artık Lloyd dünyadaki iyilikleri görüyordu sonunda ülke çapındaki gezisine başlayabilecekti.
Il a ouvert un coffre à la Lloyds de Marylebone.
Marylebone'daki Lloyd Bank'ta kiralık bir kasası var.
Bonne nuit, Lloyd.
- İyi geceler, Lloyd.
Lloyd Spoon, si tu sautes et tentes de m'effrayer, je vais encore te jeter du poivre de Cayenne!
Lloyd Spoon, birden ortaya çıkıp beni korkutursan, seni yine biber gazına boğarım!
Lloyd! Bloque la porte!
Lloyd, kapıyı tut!
- Bonjour Bruce, bonjour Lloyd.
Sadece boş elbiseden başka bir şey değiller.
- Pourquoi veux-tu devenir agent?
Günaydın Bruce. Günaydın Lloyd.
Lloyd, je vais faire semblant de t'étriper.
Lloyd, karnına vuracağım.
- Je comprends bien, Dr Lloyd, mais moi, je voudrais être profondément et passionnément amoureuse.
Sizi anlıyorum Dr. Lloyd ama ben derin duygular içinde... -... tutkuyla aşık olmak istiyorum.
- Oh, Dr Lloyd, vous êtes ma bouée de sauvetage.
Hayatımı kurtardınız, Dr. Lloyd.
" Le premier livre de l'animatrice de la radio de cœur Emma Lloyd, Amour véritable, confirme Lloyd comme le prochain khoja du romantisme moderne.
Sansasyonel yerel radyo programcısı Dr. Emma Lloyd'un ilk kitabı Gerçek Aşk Lloyd'u modern romantizmin yeni hocası yapıyor.
- "L'analyse du Dr Lloyd sur les choses à faire et à ne pas faire en amour est à la fois pertinente et péremptoire."
"Dr. Lloyd'un aşk analizindeki eğrileri ve doğruları anlayışlı ve... -... keskin."
Je n'ai jamais été mariée! Vous avez sûrement la mauvaise Emma Lloyd.
- Yanlış Emma Lloyd'a bakıyor olmalısınız.
Emmaline Willing Lloyd? - Ton vrai nom est Emmaline?
Emmaline Willing Lloyd?
Vous n'êtes pas facile à trouver.
Sizi bulabilmek ne kadar zor. - Ben Emma Lloyd.
Emma Lloyd. - Elle pense que je suis toi.
- Beni sen sanıyor.
- Je me tire, Ari.
Lloyd! - Ben gidiyorum, Ari.
C'est la guerre, Lloyd.
Bu savaş demek, Lloyd.
- Maintenant, Lloyd.
Şimdi, Lloyd.
Ari est là?
Hey, Lloyd, Ari orada mı?
Lloyd. Où en est le Lancelot?
Lloyd, Lancelot'un durumu nedir?
D'accord, Lloyd...
Peki. Lloyd.
Lloyd tu me passes le C.D.S. s'il te plaît?
Lloyd, koniyi alabilir miyim, lütfen?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]