English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Marshall

Marshall tradutor Turco

4,305 parallel translation
Bzz, Marshall, Tu es aussi occupé qu'un...
Of Marshall, şey gibi çalışıyorsun.
Marshall, il y a des tas de trucs qui m'énervent au plus haut point comme le fait que tu serves les saucisses feuilletées sans moutarde forte.
Marshall, öfkelenmediğim bir sürü şey var. Mesela sosisli rulo böreklerini acılı hardalsız servis etmeniz gibi.
Non, Marshall est tout le temps au travail.
Marshall sürekli işte.
Marshall me l'a dit.
Marshall anlatmıştı.
Marshall, je sais que lorsque vous avez commencé dans cette boite, c'était amusant et comme un jeu.
Marshall, bu şirkette çalışmaya başladığın zaman her şeyin çok eğlenceli geldiğinin farkındayım.
Oh et Marshall... Je pense que nous allons prendre notre soirée ce soir ok?
Marshall bu gece izin yapalım, tamam mı?
Non, c'est la fête de Lily et Marshall.
Olmaz, Lilly'le Marshall'ın partisi var.
Thurgood Marshall et Keith Richards?
Thurgood Marshall ve Keith Richards mı?
Donc je viens de raccrocher le téléphone avec Mr Marshall, et il a dit que tu ne participes pas aux répétitions pour les "Chansons de Printemps".
Biraz önce Bay Marshall ile konuştum ve bahar şarkısı provalarına katılmadığını söyledi bana.
J'appelerai Mr Marshall demain matin.
Yarın sabah Bay Marshall'ı ararım ben. Uyuyalım artık.
Je suis allée dans l'église cette nuit où tu as tué Travis Marshall pour te dire que je suis amoureuse de toi!
Travis Marshall'ı öldürdüğün gece o kiliseye sana âşık olduğumu söylemek için gelmiştim!
J'ai tellement essayé de prouver que le boucher de Bay Harbor était encore en activité, que j'ai négligé certains détails à propos de la mort de Travis Marshall.
Liman Koyu Kasabı'nın cinayetlerine hâlâ devam ettiğini canla başla kanıtlamaya çalışırken Travis Marshall'ın ölümündeki yarım kalmış işleri gözden kaçırmışım.
Ok, selon la déposition de Dexter, avant le jour où on a trouvé le corps de Travis Marshall il faisait ses derniers relevés scientifiques à l'église.
Peki. Dexter'ın ifadesine göre Travis Marshall'ın cesedini bulduğumuz günden önce kilisede son kontrolünü yapıyormuş.
Ouais, mais acheter de l'essence pour brûler une église pour couvrir le fait que tu as tué Travis Marshall en est un. Et elle sait tout cela.
Evet ama Travis Marshall'ı öldürdüğünü örtbas etmek amacıyla kiliseyi yakmak için benzin almak suç.
Une fois qu'elle aura ce mandat, LaGuerta aura un agenda de la nuit où j'ai tué Travis Marshall.
Bu araştırıldığı an LaGuerta, Travis Marshall'ı öldürdüğüm gecenin zaman çizelgesine ulaşacak.
on recherche un marshall de l'air? Ou au moins une arme de marshall de l'air.
En azından bir hava muhafızının silahını.
Avant d'être dégagé à cause de l'alcool et troubles de l'ordre, il s'entraînait pour devenir un marshall de l'air.
Alkol ve taşkınlık yüzünden atılmadan önce hava muhafızı eğitimi alıyormuş. Sanırım katilimizi bulduk.
Je dois parler à Marshall... maintenant.
Hemen Marshall'la konuşmalıyım.
Marshall préfère un accueil plus... tendre.
- Ne? Marshall, yumuşak bir karşılamayı tercih eder.
Marshall Pittman.
Marshall Pittman.
Un avion transportant le magnat des médias Marshall Pittman a disparu au large près de l'aéroport de Westhampton.
Marshall Pittman'ı taşıyan uçak Westhampton Havaalanı yakınlarındaki sahil bölgesinde kayboldu.
Alors tu penses que tout ça n'est que... une pirouette qui permet à Marshall de disparaître?
Sence bunların hepsi Marshall'ın kendini ortadan kaldırmak için yaptığı bir olay mı?
En résumé, cela fait 28 heures depuis la mystérieuse disparition de Marshall Pittman, après que l'épave de son Learjet ait été trouvée à 700 m au large des côtes de Westhampton. Pour l'instant, les garde-côtes parlent encore de mission de sauvetage.
Yemden özetleyecek olursak uçağı, Westhampton'daki sahile yarım mil ötede enkaz halinde bulunduğundan ve Marshall Pittman'ın gizemli kayboluşundan beri 28 saat geçti.
Marshall?
Marshall?
Marshall a gratté tout l'argent qu'il avait à l'époque.
Marshall o zaman elinde ne var ne yoksa topladı.
Marshall Pittman est quelque part.
Marshall Pittman bir yerlerde.
Un colis a été livré à l'installation des Hawks de la part de Marshall Pittman.
Hawks tesisine Marshall Pittman'dan bir paket gönderilmiş.
Marshall est mort.
Marshall ölmüş.
J'ai demandé si elle m'aimait, elle a dit... Marshall lui a dit...
Onun da beni sevip sevmediğini sorduğumda, o da "Hayır" demişti.
Mes rêves de tuer la mère de Marshall gagnent en réalité.
Marshall'ın annesini öldürme fantezilerim daha gerçekçi bir hâl almaya başladı.
Dès qu'ils partiront jouer au bingo, je sortirai par-derrière.
Marshall'la Lily tombala oynamaya gittikten sonra da arka kapıdan gizlice kaçacağım.
Chers Marshall et Lilly, je sais pas si vous êtes au courant, mais vos noms sont toujours sur le bail.
Sevgili Lily ve Marshall. Haberiniz var mı bilmem ama kira kontratından adınızı silmemiştim hiç.
Bonjour. Etes-vous Greta Marshall?
Greta Marshall siz misiniz?
Comme vous devez vous en rappeler, Lily et Marshall étaient heureux d'avoir accueilli votre cousin Marvin.
Hatırlayacağınız üzere, Lily'yle Marshall kuzeniniz Marvin'in dünyaya gelmesiyle inanılmaz derece mutlulardı.
MARSHALL : Oui, Robin.
Evet, Robin.
Oui! Pas toi Marshall.
Sen değil, Marshall.
Je ne voulais pas le gêner en le disant a tout le monde je l'ai juste dit à Marshall et lily
Herkese söyleyip uğursuzluk getirmek istemedim. Sadece Marshall ve Lily'ye anlattım.
( Marshall et Lily pleurent ) C'est pas facile, les gars.
- Çok zor.
La victime s'appelait Jennifer Marshall.
Kurbanın adı Jennifer Marshall idi.
Mais son vrai nom est Niki Marshall.
Gerçek adı Nikki Marshall.
La fille de Jennifer Marshall?
Jennifer Marshall'ın kızımı?
Jennifer Marshall.
Jennifer Marshall.
Marshall Pittman.
Marshal Pittman'da.
Marshall Pittman a réglé ma dette au fisc.
Marshall Pittman vergi borcumu ödemiş.
L'avion de Marshall...
- Ne?
il est porté disparu.
Marshall'ın uçağı kaybolmuş.
Tu dois déménager.
Marshall, Robin'e "Buradan taşınmalısın" demişti.
C'était comment Long Island?
Marshall'la Lily'yi ziyaretin nasıl geçti?
On va laisser ça à Simone. coincer sa main dans un casier avant le prochain match. mais on doit battre Marshall d'abord. Bien vu.
Doğru söylüyorsun.
J'y crois pas trop. ça te portera chance.
Düşündüğün için sağ ol ama katılabilmemiz için hâlâ Marshall'ı yenmek zorundayız Bunun olacağını sanmıyorum. Belki benimle birlikte olmak sana iyi şans getirir.
Il y a sept ans, quand Marshall et Lily se sont fiancés,
Yedi yıl önce Marshall ve Lily nişanlandığında Ted kalabalık bir yerde Robin'i gördü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]