Translate.vc / Francês → Turco / Merlot
Merlot tradutor Turco
194 parallel translation
Vous connaissez déjà Merlot et Fougasse.
Merlot ve Fougasse'la tanışmıssınız zaten.
Mme Merlot, Berlicot et Tricard.
Bayan Merlot, Berlicot, Tricard.
Prenez cela, Merlot. Ouvrez-le.
Merlot, şunu aç bakayım.
Mr Merlot, il ne voulait pas nous laisser passer.
Üzgünüz Bay Merlot, ama kendisini geçmemize izin vermiyordu. - Geçişi engelleme.
- Refus de dépassement.
Anlıyorum. - Gerekeni yapın lütfen, Bay Merlot.
Qu'y-a-t'il? C'est Merlot.
- Merlot...
Fougasse, Merlot.
Fougasse, Merlot.
- Merlot, éloignez-vous.
- Merlot, sen de gidiyorsun.
Il est des exils provisoires, Merlot.
Gün olur sürgün edilenler geri döner, Merlot.
Merlot, ma voiture.
Merlot, arabam.
Mon fidèle Merlot.
Sadık Merlot'um benim.
C'est du merlot?
Willow Crest mi, Merlot mu?
Ce merlot vous plaît?
- Merlot'a ( Kırmızı şarap türü ) ne dersin?
Merlot?
- Merlot?
Elle sait ce que c'est...
Merlot'u duymuş.
Depuis qu'on est là, elle ne fait qu'écluser le vin.
Geldiğimizden beri Merlot'u dövüyorsun. Çok yardımcı oldun.
- J'aime le merlot.
- Ben Merlot isterim.
Je ne vis que pour le merlot.
- Ben Merlot uğruna ölürüm.
On n'a plus de merlot.
Malesef Merlotumuz kalmadı.
Merlot katarien, 2282.
O, Ktarian merlot, 2282.
Le bouquet est un peu trop robuste pour un merlot. Mais j'ai un faible pour le raisin californien.
Bir merlota göre aroması fazla yoğun ama ben daha yumuşak Kaliforniya üzümünden hoşlanıyorum, tabii.
- J'espère que t'aimes le Merlot.
- Umarım Merlot seversin.
On aime le même Merlot.
Aynı şarabı seviyoruz ha?
Un verre de merlot pour moi...
Bir bardak Merlot alacağım.
Je prends le merlot que Jack a volé au restaurant dont on l'a viré.
Pekala. Jack'in Cabernet şarabı çaldığı restorandan kovulunca... çaldığı Merlot'u alıyorum.
Un merlot 1 985, toujours un excellent choix.
Bir tane 1985 tarihli Merlot. Harika bir seçim.
Et un merlot 1 985... C'est aussi un excellent choix.
Ve uh yine 1985 tarihli Merlot.
- Ne dites rien. - Quoi? Je suis allée vous acheter une bouteille de merlot.
Sadece Gillette bütçesinin masanızda olduğunu söyleyecektim dün gece istediğiniz Merlot'u aldım.
Un merlot de France.
French Merlot.
- Vous dancez avec moi ce merlot?
Benimle French Merlot için dans eder misin?
- Excellent Merlot, Gretchen.
- Merlot ve Gretchen'in sıhhatine.
Un autre verre de Merlot.
Bana bir Merlot daha ver.
J'ai pris trop de merlot, je suis entré dans un poteau.
Çok fazla Merlot içtim, ve bir direğe çarptım.
Un Merlot 69, peut-être?
- 69 Merlot olabilir mi?
- Un Merlot.
- Ben bir merlot alırım.
N'oublie pas d'apporter du Merlot.
Ve kendi şarabını getirmeyi unutma.
Et une sauce à la crème et au vin blanc avec de l'Arugula, et un Merlot un peu acide.
Beyaz şarap ve Aragulalı krema. Biraz da komik ben.
Trois verres de Merlot.
Üç bardak şarap lütfen.
Si on allait s'acheter des pâtes chez Angelino et une bouteille de merlot?
Angelino'ya gidip makarna yemeye ne dersin? Biraz da şarap içeriz Ne diyorsun? - Canım cheeseburger istiyor
Emma est née d'une bouteille de merlot et d'une capote périmée.
Emma, bir şişe şarap ve beş yıllık bir prezervatifin ürünü.
- Un verre de Merlot, s'il vous plaît.
- Bir Merlot lütfen. - Peki efendim.
Il adore le Merlot.
17 numaraydı.
- Ce ne serait pas Peyton Sanders?
Merlot'yu seviyor.
Andrew, je peux avoir un verre de Merlot?
- Andrew, oradan bir kadeh Merlot alabilir miyim? - Elbette.
Ça m'est égal mais tu gâches beaucoup de ce Merlot robuste et corsé.
Kişisel olarak umrumda değil ama, en iyi kaliteden bir sürü Merlot şarabı harcıyorsun.
- Je peux vous en offrir un autre?
Bir merlot daha lütfen.
- Et un gendarme?
- Peki, jandarma nedir, Merlot?
- Merci, Mr Merlot.
- Memnuniyetle, küçükhanım.
- J'adore le merlot.
- Ben Merlot'ya bayılırım.
- J'en raffole.
- Ben Merlot için deli olurum.
Le nom de la fibre est "12-ounce Merlot-poly"
Söz konus madde için kullandıkları ad 12-Ounce Merlot Poly.