English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Mince

Mince tradutor Turco

7,675 parallel translation
Je cherche le plus frais, le plus juteux, le plus tendre. intellectuel, sportif, très mince.
En tazesini, en sulusunu, tarım bakanlığı verilerinde en yumuşak olanı, a sınıfı, az yağlı, ultra incesini ararım.
Mince, tu aurais pu te faire sucer.
Dostum, kendine sakso çektirebilirdin.
plus mince que ces lapins des îles.
Adadaki tavşanlardan bile daha zayıfsın.
Mince, j'aimerais bien pouvoir rester. Ouais, je sors, aussi,
- Evet, ben de.
Non, plus mince.
Hayır, daha ince.
- Mince, laisse le en dehors d'elle!
- Nerede olduklarını sor! - Lanet olsun!
Mince!
Kahretsin!
Parfois la frontière est mince, mais elles ne vont pas renoncer à toi.
Arada çok ince bir çizgi vardır bazen, ama onlar senden vazgeçmeyecek, Savannah.
La pâte est très mince, cuite au bois
Hem ince hem de odun ateşinde yapıyorlar.
Oh, mince, vous savez quoi?
- Kahretsin. - Şu işe bak.
Et je pense que c'est très difficile compte-tenu que Mimi-Rose est une fille très fascinante, intéressante et mince avec un joli petit nez.
Mimi-Rose'un oldukça büyüleyici, ilginç, zayıf, küçük sıska burunlu biri olduğu düşünülürse oldukça zor.
Comment savez-vous qu'elle est mince avec un joli petit nez?
Zayıf ve küçük sıska burunlu olduğunu nereden biliyorsun?
Je l'imagine très séduisante, merveilleuse et mince.
Onu çok çekici, harikulade bir incelikte, zayıf bir insan olarak görüyorum.
Mince, je pensais que sa sièste durerait.
O kestirmenin uzun olacağını sanmıştım. Gelin.
Oh, mince!
Tüh ya!
Mince! Ce repas était bon.
Var ya ne güzeldi yemekler!
Aw, mince.
Tüh ya!
Mince. Je suis désolé.
Kahretsin, özür dilerim.
Mince, tes parents n'ont pas assuré un cachou avec toi.
Ailen cidden hiç efor sarf etmemiş var ya sana.
- Mince! - Tu sais...
- Anlıyorsun işte.
Mince.
Yeni. - Amanın ya.
- Mince!
- Tüh ya!
T'es plus grande et plus mince.
Daha uzun ve sıkısın.
Mince, je te vois dans les traces de brûlé. - Oui!
Vay anasını, şuradaki yanık izinde.
Mince alors!
- Aman Tanrım!
Mince alors!
Tanrım!
Mince alors.
Aman Tanrım.
Mince, tu n'envisages pas...
Aman Tanrım yoksa sen...
Mince, tu as peur.
Of ya, korkmuşsun.
Mince.
Tanrım.
Mince, il y a beaucoup de pages.
Tanrım, amma çok sayfa var.
Et la frontière entre moi et ce putain de tare est très mince
Beni hasta ruhlu sapık dostumuzdan ayıran ince çizgi de işte bu.
Tu étais bien plus mince.
Çok daha sıskaymışsın.
Mais... faire défiler une bande de prostituées dans l'hôpital pour un examen médical ne serait pas une mince affaire.
Ama bir sürü fahişeye kontrol için Knick'te geçit töreni yaptırmak küçük bir iyilikten fazlası olur.
L'homme mince n'avait pas faim aujourd'hui.
- Zayıf adam bugün aç değildi.
Peut-être est-ce pourquoi un homme est mince.
- Belki o yüzden zayıftır.
Un cadeau pour l'homme mince.
Zayıf adam için bir armağan.
T'es tellement mince, ça me dégoûte.
Çok zayıfsın. Midemi bulandırıyorsun.
Mince. Attends une seconde.
Hay aksi, bir saniye bekle.
Mince.
- Yuh ya. Hemen arayayım.
La frontière est mince entre le devoir et le meurtre.
Görev ve cinayet arasında ince bir çizgi vardır.
Mince alors, vous avez dit que vous m'attendriez pour garer la voiture louée.
Çocuklar, arabayı park etmemi bekleyeceğinizi söylemiştiniz!
Mince, et il a foiré le truc?
Kaçırmış seni elinden.
Mince.
Feci.
Oh, mince.
Of, kahretsin.
Construire le nouveau Knick... ne sera pas une mince affaire.
Yeni Knick'i yapmak biraz uğraştıracak.
Mince.
Kahretsin.
Mince!
- Tanrım!
Mince.
Vay be.
Mince.
Siktir!
Mince.
Siktir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]