Translate.vc / Francês → Turco / Mis
Mis tradutor Turco
46,183 parallel translation
Ils ont mis ces arrestations au centre de leur mouvement.
Gönüllü olarak tutuklanma merkezli bir hareket yarattılar.
MILITANT ET ANCIEN DÉTENU est bien plus préjudiciable que les précédentes. Il a mis en place l'infrastructure actuelle.
CRAIG DEROCHE HAPİS YATMIŞ AKTİVİST... seleflerinin yaptıklarından daha zararlı, çünkü bugün gördüğümüz altyapıyı inşa etti,
Le FBI a mis la militante Angela Davis sur sa liste des dix fugitifs les plus recherchés.
FBI siyah militan Angela Davis'i En Çok Aranan On Kaçak listesine koydu.
Cette loi qui a été votée en Floride a joué un rôle majeur dans le drame de Trayvon Martin qui a vraiment mis le feu aux poudres.
Florida'da yürürlüğe giren bu yasa Trayvon Martin trajedisinde önemli bir rol oynamıştı ve bugün gördüğümüz hareketi ateşleyen de bu oldu.
Les êtres humains ne sont pas faits pour être enfermés et mis en cage.
İnsanlar kilit altında ve parmaklıklar arkasında olmak için doğmazlar.
Les communautés afro-américaines étaient des territoires occupés, et les Noirs étaient vus comme des ennemis totalement privés de droits et qui pouvaient être interpellés, fouillés, arrêtés, mis en garde à vue, interrogés et tués en toute impunité.
Siyahların yaşadığı mahalleler işgal edilmiş bölgelere dönüştü ve siyahlar düşman savaşçılar gibi görülmeye başlandı. Bu kişilerin hakları yokmuş, durdurulmaları, üstlerinin aranması, tutuklanmaları, alıkonmaları, sorgulanmaları ve öldürülmeleri cezasız kalabilirmiş gibi.
Hé, crétin. C'est toi qui a mis mes tasses ici?
Çöp çubuğu, kupalarımın burada olmasından sen mi sorumlusun?
Mais ce que tu ne sais pas est qu'ils m'ont mis à l'isolement pendant 36h.
Bilmediğin şey ise beni 36 saatliğine hücre hapsine kapattıkları.
Ça me paraissait fou aussi au début, mais Harvey vit avec la culpabilité d'avoir mis Mike là-bas et Cahill était prêt à le faire, donc peux-tu le blâmer?
Bana da ilk öyle gelmişti ama Harvey, Mike'ı içeri sokmaktan kendini suçlu hissediyor. - Cahill de yapmaya niyetliydi, ona hak vermiyor musun?
Parce qu'il est incarcéré, et que vous allez être mis en examen, ce qui fait de lui votre talon d'Achille.
Çünkü o hapiste, sen de iddianameyle karşı karşıyasın bu da en zayıf noktamızı o yapıyor.
Je lui ai dit que j'informais sur lui et il s'est mis à me tabasser.
Sonra beni dövmeye başladı. Dalga mı geçiyorsun?
Ils pensaient avoir mis les dieux en colère en voyageant avec une femme.
Gemide bir kadınla seyahat ettikleri için deniz tanrılarını öfkelendiklerine inandılar.
Que, franchement, notre société patriarcale a mis de côté.
Yani, açıkçası ataerkillik bir kenara kaldırılmıştı.
On est plusieurs, et Sidney a mis... des caméras partout.
Daha çok kişiyiz ve Sidney evin her yerine kamera koydu.
Il a vu ce que la Bouchère faisait. Quand elle a mis une tête de porc sur un homme et l'a brûlé vivant.
Kasap'ın ne yaptığını görmüş, o adama domuz kafası takıp diri diri pişirdiğini.
J'ai cru que si je remettais les pendules à l'heure, si je descendais les voyous qui ont mis Gabe en fauteuil, il partirait. Pas de chance.
İntikamımı alıp, Gabe'i sakatlayan çeteyi yok edersem gider sandım ama gitmedi.
Et chaque fois qu'un atout bouge, c'est automatiquement mis à jour. - Ils l'ont trouvée grâce à ça.
Bir varlık ne zaman yer değiştirse, otomatik olarak güncelleniyor.
Je ne peux pas parler à la seule autre personne liée à cette affaire parce que tu l'as mis dans le coma.
Bu işle bağlantısı olan diğer adamla konuşamam çünkü onu komaya soktun.
Tu as déjà mis un pistolet sur ma tête. On s'occupe de ça ensemble maintenant.
Kafama bir silah doğrultmuştun zaten.
Que tu as mis une raclée à ton patron, qu'il le méritait.
Patronunu hak ettiği için dövdüğünü söyledin.
Il a mis son mari dans le coma, non?
- Kocasını komaya sokan oydu değil mi?
Il a mis sa vie de coté pour sauver celles des autres durant le bombardement de l'ONU à Vienne.
Viyana'daki bombalı saldırı sırasında insanların hayatını kurtarmak için kendini tehlikeye attı.
Il y a quelques années de cela deux frères des enfants traversaient leur quartier les Fous de la Cinquième Rue ont déboulé les ont criblés de balles ont mis le feu à leur voiture et les ont laissé pour mort.
Birkaç yıl önce iki erkek kardeş, daha çocuklar mahallenin çevresinde takılıyorlardı. Fifth street çılgınları gelip ikisine de kurşun yağdırdı. Arabayı ateşe verip, onları ölüme terk ettiler.
Elle a raccrochée, dites-moi que vous avez mis un traceur sur Simmons.
Yüzüme kapattı. Simmons'a izleme cihazı yerleştirdiğinizi söyleyin.
C'est ce qui a mis feu au hall d'entrée?
Koridoru ateşe veren şey o muydu?
Je suis désolé que le Directeur t'ait mis sous les projecteurs ainsi devant toute la presse.
Direktör seni basının önünde ön plana aldığı için üzgünüm.
Vous avez mis vos enfants dans un cellier?
Çocuklarını kilere mi kapattın?
J'ai seulement mis un mot de passe tournant sur le Wi-Fi.
Wi-fi şifresi koydum.
- J'ai mis ça vite fait.
- Uh-huh. Yani, ben sadece üstüme geçirdim.
Je suis content d'avoir mis un cadre en place.
Temeli attığımız için memnun oldum.
Jerry Ortega a mis un petit quelque chose dans votre montre.
Jerry Ortega saatine küçük bir şey koymuş.
Si ce sont des substituts de Lynelle et qu'elle n'a plus une hyper-sexualité grâce au traitement, pourquoi le suspect se serait mis soudain à tuer?
Kurbanlar Lynelle'i temsil ediyorsa ve tedavi sayesinde hiper cinsellik düzeldiyse şüpheli niye aniden cinayetlere başladı?
Le labo a mis à jour la liste des décès confirmés.
Adli Tıp, maktul listesini güncelledi.
Ce que vous avez mis en branle testera la patience des Américains.
Amerika halkının sabrını sınayacak bir süreci başlattın.
Sans hésitation, ni préparation, il a accepté et s'est mis en route.
Hiçbir hazırlık yapmadan evet dedi ve gitti.
Bonjour, écoutez... quelqu'un a mis le bazar et la porte est fermée.
Alo, günaydin, bakin biri ortaligi dagitmis, ayrica kilitli bir kapi var.
La police nous a tous mis dehors et a enfoncé la porte de Meredith.
Polis hepimizi evin disina çikardi. Meredith'in kapisini kirdi.
La presse nous a mis la pression, et nous nous devions donc de trouver une réponse très vite.
Medya üzerimizde baski olusturdu ve bunun sonucunda, derhal kesin bir cevap isteyen bir sehre karsi kendimizi sorumlu hissettik.
Elle lui avait mis le grappin dessus.
Ve Amanda... Ona kanca atti.
- Non. Mais ben Laden a mis des mois avant de revendiquer le 11 septembre...
Ama bin Ladin de İkiz Kuleler saldırısını aylar sonra üstlenmişti, yani...
Mais devrait-t-il être mis à l'écart?
Elbette. Ama, sahadan alınmalı mı?
Le gouvernement a mis le site en quarantaine en attendant le DOE.
NOB araştırmaya gidene kadar hükümet tüm alanı karantinaya aldı.
J'ai mis en place un programme pour nous alerter s'il y a déjà été déplacé de la réserve de L-Corp, et...
L'Corp'tan çıkartılacak olursa bizi uyaracak bir program kurmuştum.
Je me suis mis sur le front pendant 2 ans pour toi, et tu peux pas me dire pourquoi on m'a tiré dessus?
İki yıl. İki yıl boyunca senin için kendimi ateşe attım ve sen bana neden vurulduğumu söyleyemez misin?
J'ai mis un thermomètre et du Tylenol dans le sac de Raimy.
Raimy için termometre ve Tylenol hazırladım.
J'ai mis ça en place il y a près de quatre ans, et ne soumettez pas mon destin à votre approbation, ni...
Bu geceyi dört yıl önceden planladım ve... benim kaderimi onaylamaya kalkışma, ya da...
- Le gâteau? On l'avait mis juste ici.
Buraya koymuştuk.
Nous l'avons mis de ton côté du meuble et maintenant il a disparu.
Tezgâhta senin yerine koymuştuk ve pasta şimdi yerinde yok.
Ce qui se passe, c'est que nous aurons remonté la pente entretemps, donc au lieu de me blâmer pour la position dans laquelle Sutter t'a mis,
Olacak olan şey, o zamana kadar zaten yeniden toparlanmış olmak.
Tu l'as mis dans le coma.
Onu komaya soktun.
Comment ces types ont mis la main sur une technologie alien?
Bu adamlar uzaylı teknolojisini nasıl kullanabiliyor?