Translate.vc / Francês → Turco / Moral
Moral tradutor Turco
4,556 parallel translation
C'est ce que vous pensez, chef? Bon pour le moral?
Moral olacağını mı düşünüyorsunuz Amirim?
Randy a appelé pour dire que tu avais le moral à zéro au sujet de papa.
Randy aradı ve babam hakkında endişelendiğini söyledi.
Énergisants, calmants, stabilisateurs d'humeur, pilules contre le déficit de l'attention.
Moral artırıcılar, düşürücüler, sakinleştiriciler dikkat eksikliği hapları.
Je veux dire, le fait qu'elle vienne ici va être un vrai booster pour leurs esprits.
Onun buraya gelişi öğrenciler için büyük moral olacak.
Tu avais des bonnes nouvelles, et.. et c'est... tu sais bien ce que ça fait à son moral, Deb.
Heyecan verici bir haber alırsın Ve bu sadece... Ona neyin iyi geldiğini biliyorsun, Deb.
Si je ne reste pas, qui va te remonter le moral?
Ben kalmazsam, seni kim zinde tutacak?
Il cherchait un moyen de contourner les centres de jugement moral du cerveau pour que les soldats puissent s'engager dans les horreurs de la guerre, laisser leur rage s'exprimer, et redevenir des citoyens normaux une fois à la maison.
Beyindeki ahlaki yargı merkezlerini birbirinden ayırmak için bir yol aradı. Böylece dehşetli savaşlar ortasında kalan bir askerin, tek bir tuşa basılarak, evine dönüp normal bir vatandaş olarak hayatına devam etmesi sağlanacaktı.
Ça devrait lui remonter le moral
Bu, onu mutlu edecektir.
Pour quoi, soutien moral ou tu peux vérifier sur moi?
Ne için, manevi yardım için mi yoksa beni kontrol edebilesin diye mi?
Soutien moral et peut-être juste une petite vérification pour être sûr que Silas n'est pas n'est pas entrain de jouer à un quelconque jeu avec ton esprit.
Manevi yardım ve bir de belki Silas'ın artık sana akıl oyunları oynamadığından emin olmak için ufacık bir kontrol.
Le moral dans les chaussettes.
Tam bir baş belasıydı.
Je croyais que l'on devait lui remonter le moral?
Onu neşelendirmemiz lazım sanıyordum.
- On pose pas de questions, on oublie sa morale, parce-que...
- Hiç soru sorulmaz, moral önemli değildir çünkü... - 752...
Espérons que cette fête aidera à te remonter le moral.
Umarım bu parti biraz olsun keyfini yerine getirir.
Ne pouvez-vous pas proposer votre aide sans avoir l'air d'un trompettiste qui veut soutenir le moral des troupes?
Etik değerlerini, bir trompetçi gibi herkese ilan etmeden yardım teklif edemez misin sen?
- Pourrions nous leur dire pour la sortie, pour qu'ils gardent le moral?
Neşelendirmek için tatilden mi bahsetsek?
Si tu essaies de me remonter le moral à cause de ces mecs qui s'en prennent à moi, c'est gentil mais oublie.
Eğer elemanların bana sırt çevirmesinden dolayı kendimi iyi hissetmemi sağlamaya çabalayacaksan, çok tatlısın ama deneme bile.
Besoin qu'on te remonte le moral?
Neşelenmek ister misin?
Donc arrête de me remonter le moral!
Bu yüzden beni neşelendirmeye çalışmaktan vazgeç!
Je t'ai acheté un petit quelque chose pour te remonter le moral.
Moralini düzeltmek için sana bir şey getirdim.
Me remonter le moral?
Moralimi düzeltmek için mi?
C'est précisément le discours d'encouragement dont j'avais besoin.
Evelyn, işte aradığım moral verici konuşma buydu.
Je sors avec Eeyore pour lui remonter le moral.
Bu sıpayı canlandırmaya götürüyorum.
Ah! merci pour le discours de motivation, papa.
Baba, moral verdiğin için teşekkürler.
Pas physiquement, mais, en tant que support moral...
Fiziksel olarak değil. Destek olarak.
Ça semble fait exprès pour embrouiller les esprits de tout le monde, c'est un petit casse-tête moral des plus exquis.
Anlaşılan, bunu herkesin aklıyla oynamak için yapıyor. Bizi bir çeşit ahlaki bir muammaya maruz bırakıyor.
Je pensais que je pourrais commencer par remonter le moral des enfants?
Çocukları sevindirerek başlarım diye düşünmüştüm.
Mais, encore, rien ne remonte plus le moral que la littérature.
Bir daha düşündüm de, okumak kadar eğlenceli bir şey yok.
Il a dit que cela allait booster le moral du bureau.
Ofisin moralini güçlendirmek içinmiş sözde.
J'ai tellement essayé de donner de l'espoir à Tyler, sans lui enlever son sens moral.
Tyler'a mantığını yok etmeden umut vermek için çok uğraştım.
Je booste le moral de tout le monde ici.
Burada moral saçıyorum resmen.
John est un ami, il veut me remonter le moral.
John bir arkadaşım. Beni neşelendirmek için çiçek yollamış.
Ecoute, j'apprécie la conversation entre potes, mais j'ai perdu tout espoir.
Bana moral vermen gerçekten hoş, ama tüm umudumu kaybettim.
Il pense que vous êtes triste, surprotectrice et déprimante.
Senin sürekli üzgün, aşırı korumacı, ve moral bozucu olduğunu düşünüyor.
Alors arrête avec tes discours d'encouragement, et arrête de me dire que tout va bien se passer parce que tu sais ce qu'ils veulent que je fasse ensuite?
O yüzden vazgeç. Bana yaptığın şu moral konuşmalarından ve her şeyin iyi olacağını söylemekten vazgeç çünkü daha sonra benden yapmamı isteyecekleri şeyi biliyor musun?
Est-ce possible que que quelqu'un d'autre t'ai remonté le moral?
Ruh halini bir başkası uçurmuş olabilir mi?
Du moral.
- Moral konusunda.
D'abord, concernant la CIA.
CIA'deki moral.
Le moral est bon.
Moralimiz yerinde.
Toujours ton sens moral.
Hep çok ahlâklısın.
Je sais ce qui vous remonterait le moral.
Tamam, sizi neyin neşelendireceğini biliyorum.
Les regarder me réconforte.
Onlara bakmak bana moral veriyor.
Il était brillant, mais il vivait dans son propre univers moral.
Çok zekiydi fakat kendi kurallarına göre yaşıyordu.
Quel genre d'exemple moral est ce tas d'ordures pour mon gamin?
Bu benim çocuğum için nasıl bir manevi çöplük?
Je pensais qu'une visite de ton vieux correspondant t'aurait remonté le moral.
Homie mektup arkadaşının ziyareti seni neşelendirir diye düşündüm.
Je lui ai demandé de te remonter le moral.
Seni neşelendirmesi için çağırdım.
L'emmener au mini-golf, pour lui remonter le moral.
Onu da mini golfe götürüp neşesini yerine getirelim.
La taille est un peu décevante mais..
Kulubelerin boyutu biraz moral bozucuydu ama...
Après avoir voyagé et, être venu de si loin, et tout ça... c'est plutôt décevant.
Seyahat ettikten ve, tüm bu yolu geldikten ve planladıktan sonra ve - ve tüm bunlar gerçekten moral bozucu.
Nos alliés seraient dans le pétrin et l'Amérique perdrait toute autorité moral à travers le monde
Müttefiklerimiz zor bir duruma düşer ve Amerika dünya çapında etik açıdan haklarını kaybeder.
Je suis là pour le soutien moral.
Manevi destek için buradayım.